Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

Depremi kartal gibi izlemek...

Bizim memlekette gündem bitmez...

"Bomba bir haberin" daha mürekkebi kurumadan bir başkasını konuşmaya başlarız...

Ancak sorumlu gazetecilik gereği bizler, herkesin gözünü kapadığı bazı gerçeklere dikkat çekmek zorundayız...

*

İki büyük depremi yaşamış ve hem Gölcük'ten hem Adapazarı'ndan aylarca canlı yayın yapmış bir gazeteci olarak Türkiye'nin deprem gerçeğini fırsat buldukça gündeme getiriyorum.

O korkunç günlerde, 10 katlı binaların çökerek nasıl kağıt gibi olduğuna, insanların büyük bir çaresizlik ve acı içinde yakınlarını kurtarmaya çalıştıklarına tanık oldum.

"Allah yeniden yaşatmasın" diye dua etmek yetmiyor...

Önlem almak gerekiyor.

Bakın, yakın zamanda uzmanlar uyardı, İstanbul'da bir deprem mutlaka olacak ve bu depremin büyüklüğü 7.2'den az olmayacak...

Evet, dua edelim elbette ancak bilime de kulak verelim! Gelişmiş ülkeler depreme karşı, bilime kulak vererek, bilimi ciddiye alarak, sorumlu davranıp en üst düzeyde önlemlerini alarak yurttaşlarının hayatlarını koruma altına alıyorlar...

Japonya bunun en çarpıcı örneği!

Türkiye ise depreme karşı üç maymunu oynuyor; gözünü, kulağını, ağzını kapatmış bekliyor!

*

Geçen hafta değerli dostum Nasuh Mahruki ile bir araya geldik...

İstanbul'un depreme hazırlıksız olduğunu konuşurken, Kartal Belediyesi'nin bir projesinden söz etti. Bu projeyi AKUT Vakfı ile Kartal Belediyesi iş birliği yaparak hayata geçiriyor.

Türkiye'ye örnek olacak projenin detayları için Kartal Belediye Başkanı Altınok Öz ile konuştum.

Kartal'ın 20 mahallesinin her birinde, olası afete karşı içinde her türlü kurtarma ve tıbbi yardım amaçlı malzemenin bulunduğu konteynerler var...

Bu konteynerlerden İstanbul'un başka ilçelerinde de var ancak Altınok Öz önemli bir gerçeğin altını çiziyor; "Afet durumunda konteynerler açıldığında içindeki malzemeyi kullanacak mahalleliyi de eğitmemiz şart, aksi halde tüm bunlar bir görüntüden ibaret" diyor.

Bir Türkiye gerçeği değil mi? Görüntü olsun diye, önlem alınmış gibi dursun diye tüm İstanbul'a bu konteynerlerden dağıtılmış ama yerini bilen yok! Hatta bazılarının soyulduğunu, bazılarının önüne kamyonların park ettiğini biliyoruz.

Nasuh Mahruki büyük depremlerde dünyanın öğrendiği bir bilgiyi paylaşıyor. Deprem sonrasında insanlar önce kendilerine ve yakınlarına bakıyorlar. Eğer durumları uygun ise hemen komşularının yardımına koşuyorlar...

Arama kurtarma ve acil tıbbi destek eğitimi alan yurttaşların binlerce hayat kurtardığı verilerle ortaya konulmuş...

AKUT Vakfı, Kartal'da işte bunu yapacak... Mahalleliyi eğitecek, olası depremde insanların nasıl davranacağı, uzman ekipler yetişinceye kadar kurtarma çalışmalarını kendilerinin nasıl yapacağı uygulamalı olarak anlatılacak...

Kartal Belediyesi bunun için geniş bir arazide düzenleme yaptı. Araziyi çeşitli afet durumlarının birer örneği olacak istasyonlara ayırdı. Gönüllüler, öğrenciler ve sivil savunma ekipleri bu alanda eğitimlerini alacak...

Düşünün; büyük afetlerde kurtarılan insanların yüzde 95-98'i kendi mahallelerindeki komşuları tarafından kurtarılan insanlar...

AKUT ile Kartal Belediyesi'nin insan hayatını temel alan bu çok önemli projesinin tüm Türkiye'ye örnek olması gerekir!

Her belediye kendi mahallelerini Kartal gibi organize edebilirse, Türkiye'de tüm mahalleler depreme hazırlıklı olur.

Elbette depreme hazırlık için deprem sonrasında yapılacak bu ilk müdahalelerin planlanmasının yanı sıra, mahallelerdeki yapıların, binaların depreme karşı güçlendirilmesi hayati önemde...

Başkan Altınok Öz'ün bu konudaki hassasiyeti Kartal'da yaşayanlar için büyük bir kazanç... Çünkü belediye; kentsel dönüşümü bina bazlı değil ada bazlı yapıyor... Yani aynı anda birden fazla sorunlu binayı yıkarak, o bölgeyi planlayıp güzelleştirerek dönüşümü gerçekleştiriyor...

Bu nedenle "Depreme Kartal gibi bakmak" başlığını kullandım...

AKUT Vakfı'nın deneyimi, bilgisi, Kartal Belediyesi'nde olduğu gibi toplumla buluşturulabilirse bir çok hayat kurtulabilir.

***

Kar Leoparı 50 yaşında...

Nasuh Mahruki ile deprem gerçeğini ve önlemleri konuşurken, yeni yaşını da kutladık...

21 Mayıs 1968 doğumlu... Yani 50'li yaşların ilk basamağına adımını attı Nasuh...

Millî sporcu, profesyonel dağcı, yazar...

Dağcılık, mağaracılık, motor sporları, yelken gibi çeşitli alanlarda kendini geliştirdi.

Türkiye'nin bir değeri oldu... 7 bin metreden yüksek beş tırmanışı tamamlayarak Türkiye'de tekrarı yapılmayan Kar Leoparı unvanını aldı.

Everest Dağı'na tırmanan ilk Türk ve dünyadaki ilk Müslüman dağcı... Burada sayamayacağım çok sayıda zorlu tırmanışı gerçekleştirdi...

"Gençliğimde bunları başardım" diyor Mahruki...

"Artık, gençlik demeye başladın, yaşlandığını mı hissediyorsun?" diye soruyorum, yanıtlıyor;

"Performansa dayalı sporları bıraktım. Yaşlılık hissetmiyorum ama gençlikte yapılacak sporları yapma hedefim yok. O alandaki hedeflerimi gerçekleştirdim. Çocuklarım; oğlum ve kızım için hedeflerim var artık, onlara güzel bir gelecek ve Türkiye bırakmak istiyorum..."

İyi ki doğdun Nasuh, Türkiye'nin senin deneyimine ihtiyacı var...

Yazarın Diğer Yazıları