Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

ABD'nin taktiği değişiyor hedefi değişmiyor: PKKistan

Suriye sahasında yeni ittifaklar ve planlar somutlaşırken, Türkiye cephesinden halen lafla karşılık veriliyor. Bunların hemen hemen hepsi de iç politikaya yönelik. Türkiye caydırıcılık gücünü de kaybetmiş durumda.

Buna ortam hazırlayan ana unsur ise Erdoğan yönetiminin takıntıları. Örneğin Esad gitsin, rejimi tanımıyoruz takıntısı. Suriye ile alt düzeyde politika yürütüldüğünü söyleyeceksiniz sonra da tanımıyoruz diyeceksiniz. Olmaz.

ABD/Batı, PKK/YPG'ye desteğini kesecek, Suriye'yi terk edip yerlerini Türkiye'ye teslim edecek takıntısı. Arazideki gelişmelere bakıyorsunuz bunun en küçük emaresi yok.

PYD'li A.Halil Vaşington'dan sonra şimdi Avrupa'da ikna ve destek turunda. Halil "Fransa, BM Güvenlik Konseyi'ne, bizim koruma altına alınmamız konusunda bizimle Türkler arasına uluslararası güç konuşlandırılmasını ve bu kapsamda hava sahamızın da korunmasını öneren bir karar tasarısı sunabilir" dedi. Muhtemelen Rusya'nın da kabulleneceği bir metin hazırlığı olabilir. Rusya veto ederse NATO seçeneği sahaya sürülecektir.

SDG, ABD çekildikten sonra koalisyonun 1500 askerle bölgede kalmasını ve güvenli bölgeyi yönetmesini istedi. WP gazetesinin yazdığı ve ABD Sav.Bak.Vek. ifade ettiği güvenli bölge senaryosuyla ne kadar da uyumlu.

IŞİD'in son mevzilerini de ortadan kaldırdığını açıklayan SDG, yeni hedef olarak Afrin'i gösterdi. ABD destekli SDG'nin bu açıklamasını ABD açıklaması olarak da görün. Son dönemde Afrin'de meydana gelen saldırıları bu bağlamda okuyun.

En son CENTCOM Komutanı Votel, Suriye kuzeyinde SDG'nin ayağına gitti sözde komutanıyla görüştü. Yeni taktik ABD'nin çektiği asker sayısı kadar koalisyon ülkelerinin asker vermesi, boşluğu doldurması.

Fransa Savunma Bakanı, "Bizim görevimiz, SDG'nin kurban edilmesini engellemek. Bizzat NATO'yu, Amerikalı ve Türk meslektaşlarımı uyardım" dedi. Sn. Akar; Fransız Bakan sizi uyardı mı? Siz ne cevap verdiniz?

ABD Sav.Bak.Vek. gazetecilere MSB Akar'ın Münih'teki görüşmede Soçi zirvesi hakkında kendilerine "rapor verdiğini" söylüyor. Rapor verme ağır bir ifade değil mi? Ben bir Türk Bakanın ABD'li Bakana rapor verdiğine inanmam ama bu ifade Pentagon'un sayfasında. Rapor verme doğru mu? Değilse bu ifade düzelttirilmeli.

ABD Bşk.Yrd. Pence'in dediği gibi hedefte değişiklik yok, taktik değişti. ABD tek başına değil. Avrupalı ortaklarını da dahil ederek Suriye kuzeyinde PKKistan'ı oluşturuyor.

ABD/Batı böyle de Rusya/Suriye farklı bir tavır mı sergiliyor? Hayır. Putin ve Lavrov'un söyledikleri ancak Erdoğan ve ekibinin anlamak istemediği Adana Mutabakatı'na atıf yapan Dışişleri Bak.Yrd. Verşinin, "Türkiye'nin güvenliği, Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ihlal edilmeden sağlanabilir" diyerek mutabakatın otomatik sınır ötesi operasyona izin vermediğini ve güvenli bölgeye karşı olduklarını ortaya koyuyor. Ve Türkiye'nin operasyon yapacağım dediği PYD'yi siyasi aktör olarak Şam ile diyalog kurmasını desteklediklerini ifade ediyor.

Adana Mutabakatı, Suriye'ye girme hakkı veriyor dedikçe, Rusya ve Suriye'den gelen açıklamalar sertleşiyor, Türkiye'ye yönelik kaygılar artıyor. Nitekim Esad'ın son açıklamaları ise çok sert. Putin'den habersiz bu sözleri söylemesi mümkün değil.

Esad, Türkiye'nin en başından bu yana Suriye'ye girmek istediğini belirtip, askerî operasyonlarına karşı çıktığı gibi anayasa komitesindeki muhaliflerin Suriye halkını değil Türkiye'nin görüşlerini yansıttığını belirtip siyasi alandaki Türk politikalarını da kabul etmediğini belirtiyor. Erdoğan'a yönelik suçlamalarını ise buraya yazmak mümkün değil.

ABD'li Bakanın güvenli bölge önerisini NATO toplantısına getirmesi anlamlı. Türkiye sadece iç politika hedefli laflarla karşı duruyormuş gibi yapıyor. Suriye kuzeyinde muhtemelen NATO liderliğinde bir gözlem gücü oluşturuluyor.

Seçime giden, ekonomik krizde olan ve dış ekonomik desteğe muhtaç Türkiye'de iktidar bu konuyu konuşmaktan, danışmaktan yana değil. Ama seçim meydanlarında iyi bir konu. Evet 16 Nisan anayasası savunma, güvenlik politikalarında tek kişiyi yetkili ve sorumlu yapıyor. Süreçler ve mekanizmalar kaldırıldı, kurumlar dışarıda bırakıldı. Ama tek akılla bunları çözmek mümkün değil. Öyle de oluyor.

Sürpriz mi? Hayır. IŞİD'le birlikte sahada somutlaşan ve 2015'ten bu yana, geliyor diye defalarca yazıp uyardığım senaryo.

Taktik değişiyor. Sayılar ve aktörlerin adı değişiyor. Hedef değişmiyor: KCK'nın Büyük Kürdistan'ına giden yolda Suriye kuzeyinde PKKistan.

Diğer yandan İdlib'de ok yaydan çıktı. Safhalı da olsa Rusya/Suriye operasyonu başladı sayılır. İdlib'deki kaos ABD'nin işine gelir. Çünkü Astana ortakları Fırat doğusuna odaklanamaz. Hâl böyle olunca Suriye kuzeyine yeni bir Çekiç Güç gelmesi an meselesi. Hem de Türkiye'ye konuşlanmış olarak. Gidişat bu yönde iken Türkiye'den hiç tepki yok.

Hatırlatma: Önceki gün İdlib kuzeyinde de güvenli bölge kurulacağını yazmıştım. Sonrasında benzer bir açıklama Lavrov'dan geldi. İlginç ama Fırat'ın her iki tarafındaki güvenli bölge girişimleri birbiriyle doğrudan bağlantılı.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları