1 Mart Tezkeresi 16. yılını doldurdu

ABD'nin 2003 de yapılan Irak işgalinin ana hedefi Saddam rejiminin değiştirilmesi idi. Bu proje IKBY başta olmak üzere Irak'ın neredeyse tamamı tarafından desteklenmiştir. Bu bağlamda ABD çeşitli ülkelerden yandaş topladı ve uluslararası hukuk çerçevesinde gerekçeler uydurabildi. Konu ile ilgili Türkiye'de zamanın hükümeti tarafından TBMM'ye sunulan "Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması" için yetki verilmesine ilişkin tezkere yoğun tartışmalara sebep olmuştur. ABD ile Türk heyetleri arasında 2002 yılı ortalarında başlayan çetin ve gergin görüşmeler esnasında Türkiye'de siyasetçiler arasında hararetli tartışmalar yaşanırken tezkerenin geçmesinden yana olan veya olmayanların bir bölümü, 1 Mart 2003 tezkeresinin reddedilmesinden sonra yanlış yaptıklarını ifade etmişlerdir. Tezkerenin reddedilmesini savunan siyasetçiler yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de yerleşmeyecek olması ve dolayısıyla Türkiye'den cephe açılmaması savaş karşıtlarını memnun ederken, başka bir kesim ise Türkiye'nin tarihi bir fırsatı kaçırdığı inancında idiler. Her iki görüş halen devam etmekte ve tartışılmaktadır.    

Aslında ABD'nin kerhen kabul ettiği mutabakat zaptı dışında Türkiye'den sakladığı B planı kapsamında Irak'a yapılacak müdahalenin kuzey cephesi yerine güneyden yapılmasını ve Türkiye'nin de devre dışı bırakılması planlanmıştı. Yani tezkerenin mecliste reddedilmesini savunan milletvekilleri bilerek veya bilmeyerek ABD ile Barzani'nin projesini desteklemiş oldular. Bu projenin ipuçları 29 Mart 2003 de Irak Türkmen Cephesi (ITC) temsilcisi olarak Davos Ekonomik Toplantısına katılmam sırasında NATO eski komutanı Wesley Clark'ın sunduğu brifingte verilmişti. Nitekim müdahale 1 Mart tarihinden iki ay önce Clark'ın dediği gibi gerçekleşmiştir. İkinci önemli husus, 2003 yılının Şubat ayında ITC'yi temsilen katıldığım Kuzey Irak'taki Selahaddin kentinde yapılan Irak muhalifleri toplantısı sırasında Barzani ile görüştüğümde tezkerenin 1 Mart'ta geçmeyeceğini iddia etmişti. Nitekim öyle de oldu ve 3 Martta Erbil'de Türkiye aleyhine gösteriler düzenlenerek Türk bayrağı yakıldı.

Tezkere ile ilgili ABD yetkilileri ile görüşmeleri büyük bir başarı ile yürüten dönemin Dışişleri müsteşarı Uğur Ziyal ve deneyimli diplomat Deniz Bölükbaşı tarafından bütün inceliklerin kullanıldığı 13 maddeden oluşan mutabakat zaptında (Memorandum of Understanding) Kerkük ve Musul'un konumu başta olmak üzere Türkmenlerin 3. unsur olarak kabul edilmeleri dahil Türkiye'nin Kuzey Irak'taki tüm kırmızıçizgileri korunmuştu. Tezkere eğer TBMM'den geçebilmiş olsaydı anlaşma yürürlüğe girecek ve Kuzey Irak Türkiye tarafından kontrol edilecekti. Neticede 1 Mart' ta iktidar partisinin grup kararı olmamasına rağmen yapılan oylamada tezkere 264 kabul, 250 ret ve 19 çekimser oy kullanılmıştır. Ancak Anayasanın 96. maddesinde öngörülen 267 salt çoğunluğa ulaşılamamış ve bu durumda üç oy farkla kabul edilmemiştir. 

ABD böylece arzu ettiği sonuca ulaşmasına rağmen Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak için hayal kırıklığına ve hüsrana uğradıklarını ileri sürmeye başladı.

ABD ile Türkiye arasında gerginleşen ilişkilerin düzelmesi için 18 Mart 2003 tarihinde Ankara Devlet Konukevinde yapılan toplantılar sırasında Kürt liderlerinin Kerkük'e girmeyeceklerine dair verdiği taahhütler de yerine getirilmemiştir. Genel Kurmay Başkanlığına davet edilen Kürt liderleri ve ITC temsilcilerinin katıldığı toplantıda Türk ordusunun koalisyona katılma önerisi Barzani tarafından reddedildi.  Diğer taraftan 19 Mart 2003 tarihinde saat 23.00 civarında Bakanlar Kurulu yeni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ABD'nin talebiyle Türk hava sahasının ABD uçaklarına açılması ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin Irak'a gönderilmesiyle ilgili yeni bir teskere TBMM'den geçmiştir.  Buna rağmen ABD ile ilişkiler onarılamamıştır.

25 Nisan 2003 tarihinde yapılan Bağdat toplantısında Türkmenler siyasi denklemin dışına itildiler ve Türkiye'nin ABD ile ilişkileri çuval geçirme ile sonuçlandı. 1 Mart tezkeresinin TBMM'den geçmemesinin arkasında gizli ellerin olduğu daha sonra devletin en üst katında bile ifade edildi.

1 Mart tezkeresinin 10 yıllık gizlilik süresinin üzerinden 6 yıl geçmesine rağmen halen tutanaklar açılmamıştır.

Tezkerenin reddini savunanlar eğer konuya tüm yönleri ile vakıf olsalardı tezkere konusunda farklı sonuçlar alınabilir ve Amerikan projesi de çökertilebilirdi.

Günümüzde Suriye'de benzer bir Amerikan projesi var ve mutlaka çökertilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları