Mülteciler ne olacak?

2011 yılında Suriye'de başlayan ve halen devam etmekte olan iç savaşla birlikte Türkiye için bir güvenlik tehdidi olmasının yanı sıra 5 Milyona yaklaşan Suriyeli mülteci sorunu ile de karşı karşıyadır. Başlangıçta fazla önemsenmeyen mülteci akını, geçen zaman içerisinde derin boyutlara ulaşmış ve neredeyse içinden çıkılamaz bir durum almasıyla farklı yorumların yapılmasına sebep olmuştur. Son günlerde Türkiye ile ABD heyetleri arasında gerek güvenli bölgenin nasıl ve ne şekilde ihdas edileceği, gerekse Rus yapısı S-400 füzeleriyle ilgili görüşmeler ardı ardına devam ederken Türkiye'de bulunan Suriyeli mülteciler hakkında herhangi bir gündemin yer almaması ve yeni yaptırımlar gelebilir açıklamaları da düşündürücüdür.

Suriye'den Türkiye'ye mülteci göçünün artmasında hem ABD'nin, hem de Rusya'nın payı vardır. ABD Suriye'nin kuzeyinde illegal bir nüfus kaydırılmasını hedeflerken, Rusya ise Afganistan deneyiminden yararlanarak Suriye krizinin çözümü arayışlarında şartlarını kabul ettirmeye çalışmaktadır. Nitekim hâlihazırda Rusya'nın,  İdlib'in yerine Fırat'ın doğusunda üs kurmak için Türkiye'ye bir nevi takas önerisinde bulunduğu ileri sürülmektedir. Çeşitli kuruluşlar tarafından yapılan araştırmalara göre ve tarafımca göçmenlerden edindiğim bilgiler çerçevesinde, hâlihazırda Türkiye'de 3,7 Milyon kayıtlı Suriyeli göçmeni vardır. Kayıt dışı göçmenler de eklendiğinde sayının 4,5 - 4,7 Milyon arasında olduğu hatta 5 Milyona yaklaştığı tahmin edilmektedir. Bu sayı ile beraber dünyada açık ara en çok Suriyeli mülteci kabul eden ülke konumundayız. Limak Holding desteğiyle Avrupa Parlamentosu Türkiye Forumu Genel Sekreteri Laura Batalla ve Penn State Harrisburg Üniversitesi tarafından hazırlanan rapora göre Türkiye'de 2011-2018 yılları arasında doğan Suriyeli çocuk sayısı 350 bin olduğuna göre ortalama günde 150 Suriyeli çocuk doğmaktadır. Bu kayıtlı olan rakamdır. Yaş ortalaması 10-15 olan Suriyelilerin yarısı eğitim alamamaktadır. Bu rakamlar dikkate alındığında 10 yıl sonra nüfusumuzun hatırı sayılır bir bölümünün Suriyeli olacağı aşikardır.

Çeşitli vesilelerle Suriyeli mülteciler ile yapmış olduğum görüşmeler sırasında büyük bir bölümü ülkelerine bir daha dönmeyi düşünmediklerini ifade etmişlerdir. Bu durumun ortaya çıkardığı sıkıntılar ülkemiz açısından başta demografik olmak üzere, sosyolojik, kültürel ve ekonomik yönlerden daha da büyüyerek devam edecektir. Öncelikle mültecilerin kalış süresinin belirsizliği ve uzaması toplumda ciddi bir rahatsızlığın başlamasına sebep olmuştur.  Türkiye Sosyal-Siyasal Eğilimler Araştırması (TSSEA) anketlerine göre, katılanların büyük bir bölümü göçmen kabulüne tamamen son verilmeli, diğer bir bölümü ise sayıya bir sınır getirilmeli görüşleri yer alsa da acilen mültecilerin geri dönüş planları yapılmalıdır. Aksi takdirde istenmeyen bazı davranışlar sonucunda hem toplum içerisinde gerilim tırmanabilir, hem de ekonomimizi olumsuz yönde etkileyecek oranda vasıfsız, eğitimsiz Suriyeli işsizler oluşur. Bu bağlamda yoğun göç alan illerimizin bazı semtleri aynen Suriye'deki bir mahalleyi andırmakta ve aralarında Arapça konuşmaktadır. Bu bölgelerde yüzyıllardan beri yaşayan Türk vatandaşları kendilerini yabancı hissetmeye başlamışlardır. Genç kadınlar erken evliliğe zorlanabiliyor, gruplar halinde saldırılabiliyor, bazıları ise yasadışı suç örgütlere de katılabiliyor.

Bazı yorumcular ise entegrasyondan söz etmektedirler. Mültecilerin büyük bir bölümü Arapça eğitim görmeyi tercih ederken entegrasyon nasıl mümkün olacaktır. Diğer taraftan yakın tarihe kadar Suriye hükümeti ve halkı tarafından Hatay Suriye sınırları içerisinde gösterilmedi mi?

AB'nin Türkiye Temsilcisi Christian Berger, Londra mahreçli Asharq Al-Awsat gazetesinin 7 Mart tarihli sayısına verdiği demeçte, Suriye krizinin çözümünün askeri yönde değil masa başında olduğunu söylemiştir. Berger Mart ayı içerisinde Brüksel'de yapılacak toplantıda BM'nin nasıl ve ne şekilde katkı sağlayacağının yanı sıra zarar gören ülkelerin desteklenmesi ve bu ülkeler arasında sadece Türkiye değil, Lübnan ve Ürdün'ün de yer alması gerektiğini sözlerine eklemiştir.

Türkiye Brüksel'de yapılacak olan bu toplantıda mülteci sorununu detaylı bir şekilde masaya yatırmalı ve Amerikalılarla yapılacak toplantılarda da ana gündem maddesi olarak yer almasını sağlamalıdır. Aslında mülteci sorunu dahil Suriye krizi Şam yönetimi ile ortaklaşa alınacak tedbirlerle çözülebilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları