Rusya gaz kaçırınca YSK ne yapar!?..

Zaman dilimleri farklı, tartışmaların konu başlıkları farklı gibi görünebilir ancak her şey birbiri ile iç içe... Ekonomik kriz, İstanbul,YSK, Rusya, Amerika...

Damat Berat Albayrak, dün yeni ekonomi programını açıkladı. Adı "yeni" ama bu kaçıncı?.. Sayısını biz de unuttuk!. Uzman olmanıza gerek yok. "Yeni" paketin içine bakıldığında tüm maddelerin Maliye Bakanlığı'nın genelgesiyle halledebileceği işler olduğunu görürsünüz.Yani, normal hükümet gidişatında rutinde yapılabilecek şeyler. Dün açıklanan programda "cek", "cak" dan başka ne vardı?..

Rusya'ya gidildi.  Gündemde S-400'ler var diye biliyorduk. Putin'in açıklamalarında bir yerlerde gaz kaçacağı olduğu ortaya çıktı!.. Ne diyordu Putin;

"Doğal gaz fiyatları önemli bir konu ancak önemli olan Rusya'dan Türkiye'ye yapılan gaz sevkiyatının istikrarlı olması. Rusya, doğal gaz konusunda taahhütlerini yerine getiriyor."

Türk kamuoyu S-400'lere şartlandırıldığı için Putin'in bu sert çıkışı pek dikkate alınmadı. Saltanat uçağında yerleşik kabin ekibi gazeteciler de ellerine tutuşturulanların dışında soru soramayacakları için bu gaz kaçağının neden meydana geldiği anlaşılamadı. Merak ettim!.. Geziye katılan teknik heyetten Putin'in sert diplomatik fırçasının perde arkasını öğrendim. Dediler ki; "Rusya'dan doğal gaz fiyatları konusunda indirim istedik. Şiddetle reddettiler. Bir de üstüne azar işittik". Rus lider Putin, kapalı kapılar arkasında şunları söylemiş;

"Doğal gazın aksamadan Türkiye'ye gelmesi konusunda size garanti veriyoruz. Ödemelerinizde ara sıra olan istikrarsızlıkları da idare ediyoruz. Fiyatlarımız dünya standardında. Fiyat konusunda taviz istemeyin. Bir daha benim önüme getirmeyin. Böyle konuları siyasi konular seviyesine getirmeyin. Sizin alıcı firmalar gitsin Gazprom ile konuşsun."

***

Damat Berat Albayrak'ın para bulmak için ABD'ye gideceğini bir kez daha buraya not ettikten sonra geçelim iç dünyamıza.

Geride bıraktığımız Pazartesi günü, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i ziyaret etti. Aradan 1 gün geçti, Akşener, Kemal Kılıçdaroğlu'na ziyarete gitti. Sonrasında tarafların yaptığı açıklamalar çok önemli. Karşılıklı ziyaretler seçim sonrasının rutin trafiği olarak görülebilir. Ancak, YSK üzerindeki baskılar ve İstanbul'da oy kavgası, iktidarın İstanbul seçimlerini yenileme zorbalığı devam ederken iki liderin verdiği birliktelik fotoğrafı her şeyden daha önemli. Türkiye'nin istikrarı, kaosa girmemesi için çok çok önemli. O zaman, 31 Mart gecesinin ilerleyen saatlerine dönelim. Mansur Yavaş'ın, Ankara'yı, Ekrem İmamoğlu'nun İstanbul'u kazandığı gece, CHP'nin önüne konuşmasını yapmak için seçim otobüsü çekilmişti. Genel beklenti, Kılıçdaroğlu'nun seçim otobüsü üzerine çıkıp coşkulu bir zafer konuşması yapacağı yönündeydi. Ancak, Kemal Kılıçdaroğlu, CHP basın toplantısı salonunda ilk açıklamayı yapmayı tercih etti. Daha soğukkanlı ve coşku seviyesi beklenilenin daha altında bir açıklamaydı. "Seçim günü bu ne anlama geliyor, bu cümlelerin bu konuşmada işi ne" diye sorulan şu sözleri sarf etti;

"Biz 11 Ağustos 2018'de Türkiye bu ekonomik krizden nasıl çıkar diye 13 madde halinde açıkladık. Eksiktir diyebilirlerdi, eleştirebilirlerdi de ama 13 maddenin hiçbirisi uygulanmadı ve Türkiye seçimden sonra iktidarın alacağı daha sert önlemlerle mutfaktaki yangının dozunu artıracaktır, bunu hepimiz biliyoruz. İktidar sahipleri de bunu biliyor. En büyük endişemiz de gidip yine IMF'nin kapısını çalmalarıdır. Bunun da bütün göstergeleri var. Biz yine sorumluluğu bilen, sorumluluğunun bilincinde olan bir parti olarak ekonomik krizin aşılması konusunda bize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız. Bir daha söylüyorum, iyi ki ekonomik kriz oldu diye özel bir fırsatçılığa takılmak istemiyoruz. Tam tersine bir ekonomik kriz var, mutfakta yangın var ve bunun aşılması için siyaseten ne gerekiyorsa biz her türlü fedakarlıkta bulunmaya hazırız."

Bu konuşmanın ardından Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul kavgası devam ederken geri planda kalmayı tercih etti. Pek ortalıklarda görünmedi. Siyasi kulislerde bu da bazı soru işaretlerine sebep oldu... YSK, İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verir mi diye papatya falına bakılırken dün başkentin derin kulisleri bazı ilginç iddialarla çalkalanıyordu. Karşılıklı teyidini tam manada alamadığım için bu iddiaları tekrarlamayacağım. Sadece bazı soruları gündeme taşımakla yetineceğim;

1- R.Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu arasında arka kapı köprüsü kuruldu mu?..

2- Erdoğan, İstanbul'u ve YSK'yı, almak zorunda olduğu bazı sert ekonomik kararlar karşılığında kullanıyor mu?..

3- Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ekonomik acı reçeteye destek vermesi veya en azından sert muhalefet yapmaması için pazarlık yapmaya mı çalışıyor?..

4- Kaba tabiriyle, Erdoğan, "Al İstanbul'u bir süre düş yakamızdan" pazarlığı mı yapıyor?..

5- YSK kararını açıkladıktan sonra, ekonominin başına Berat Albayrak'ın yerine kim gelir?..

Biliyoruz ki; 1 Nisan sabahından bugüne İstanbul'da yapılan tüm zorbalıkların arkasında Berat Albayrak'a bağlı pelikancılar ve onlara bağlı bulunan menfaat grupları var. Bu yüzden, AKP içinde ağırlıklı kesimlerin rahatsızlıkları söz konusu. Doğru bulunmuyor, yapılanlar, edilenler... Berat Albayrak, dün yaptığı açıklamalar ve vücut diliyle, uzun süre ekonomin patronu ben olacağım havası yaymaya çalıştı ama... Bu hafta sonuna kadar çok enteresan gelişmeler olabilir!..

 

Yazarın Diğer Yazıları