Yalnız ve güzel açık hava tımarhanem!

Çok uzun zamandır aynı şeyi düşünüyorum; zaman zaman da kâh adlı adınca, kâh ima yoluyla yazıyorum:

Bizim, her şeyden önce "rehabilitasyon"a ihtiyacımız var.

Hem, manik, depresif, fobik, histerik, paranoid her neyse arazı baş gösteren, o halden kurtulmak ve iyileşmek zorundayız.

Hem de, vicdanı arındırmakta kullanılacak bir deterjan icat edilmesini beklemeden, "iyi"leşmek zorundayız.

Çıktığımız "insan"lığa dönmek zorundayız.

***

İktidarı ne için eleştiriyoruz?

Kaşlarını gözlerini beğenmediğimiz için mi!

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine aykırı bir tutum sergiledikleri için, kurucu değerleri tahrip ettikleri için, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına "rağmen" faili oldukları haksızlıklar, hukuksuzluklar için… Rejimi değiştirmeye soyundukları için… Vatan toprağını satışa çıkardıkları için… Üretimi durma noktasına getirdikleri; bu canım ülkenin taşına, toprağına, havasına, suyuna, deresine, vadisine, tepesine, gölüne, ormanına, bağına, bahçesine bakarken gözlerinde beliren o "dolar"lar çıplak gözle görülür hale geldiği için… Cerattepe için… Kıyıköy için… Zeytinlikler için… Tank Palet fabrikası için… SEKA için… TEKEL için… Şeker Fabrikaları için… Samanı bile ithal eder hale geldiğimiz için… Soğanı bile Mısır'dan almak durumunda kaldığımız için…

Çuval için… Mehmetçiği Coni'ye kalkan yaptıkları için… Çözüm süreci için… Federasyona dönük adımları için… Türk bayrağını bir "tahrik unsuru" saydıkları için, "Nutuk"u "suç delili" saydıkları için… Türk ordusunun içini boşalttıkları için…

Atatürk'le olan kavgaları için…

Fikirleri hür, vicdanları hür, irfanları hür davranamadıkları için, bir gözleri hep "dışarıda" olduğu için… Kendilerini hep "dışarıya" göre hizaladıkları için… Egemenliğimizi önce Türk düşmanı bir Papa heykeli altında Avrupalılara, sonra NATO kumpasçılarına devrettikleri için…

Üslupları için; kendilerinden olmayanlara hakaretleri, aşağılamaları, tehditleri için…

Allah ile aldattıkları için…

Türk devletini, en küçük, en derin hücresine kadar emperyalist bir çetenin maşa organizasyonun paralel yapılanmasına açık hale getirdikleri için… Ankara "Alamut"laştığı için…

***

Bunlardan bir tanesini bile kendisini muhalif olarak tanımlayan herhangi biri yaparsa onu niye eleştirmeyelim, niye ikaz etmeyelim?

Tribün mü burası; alkış duymak için mi okuyorsunuz siz bizi?

***

Benim sıkça, en son dün İzmirlilerin "KHK'lı öğretmenleri zabıta yapalım" açılımına gösterdikleri tepkiyi "naklettiğim için" başıma gelen tahammülsüzlüğün kıyaslanamayacak derecede, misliyle beterini Kıraç yaşıyor günlerden beri.

Çünkü, Türkiye'de, "Eğitim dili Türkçe olmalı" dedi!

Büyük suç.

Kıyamet alameti.

On büyük günahtan biri.

Ha bir de Orhan Pamuk'u eleştirdi, ki Anayasa'nın ilk 4 maddesinden bile daha dokunulmazdır kendileri, hemen bir kendine demokratlar ordusu tarafından kuşatıldı Kıraç'ın sosyal medya profili.

Sorsanız hepsi liberal, hepsi özgürlükçü, hepsi baskıcı rejimlere karşı, ama ne farkları var "hayat tarzları" için tehdit gördüklerinden Allah aşkına; ilk ihtilafta, kendi egemenlik sahalarında onlar da bir tür OHAL ilan etmedi mi? KHK'ları aratmayan ihraç/afaroz talimatnameleri yürürlüğe girmedi mi;

İrademdir, Kıraç dışlana!

Kişi kendinden bilir ya, "İktidara yaranma çabası"na yoruldu sözleri!

"Sanatçı(!)"lar, "gazeteci(!)"ler, "yazar(!)"lar, "aydın(!)"lar; ortalamanın üzerinde bir genel kültüre, seviyeye sahip olması beklenenler, aman Tanrım bir anda nasıl terbiyesizleştiler, nasıl düştü maskeler, nasıl kayıplara karıştı "hanımefendi"likler, "beyefendi"likler ve nasıl çıktı gün yüzüne pespayelikler!

Kimi "hıyar" dedi, kimi "rakçı türkücü" diye sözüm ona ezdiğini zannetti… Eski Türk filmlerinde, fakir ama gururlu genci aşağılarken çukurlaşan, zavallılaşan zengin züppe tiplemeleri vardır ya; büyük bölümü hık demiş onların burnundan düşmüş gibiydi…

***

Niye Kıraç'ın tezine karşı doğru veya yanlış, edeplice kendi tezini savunmak gibi bir ihtimalleri de olduğu halde bunca insan böylesine bir kin, nefret, öfke, kompleks kusma ayini tertiplemeyi tercih etti?

Aslında ne dediğini anlamaya bile çalışmadan hem de…

***

Başa dönüyorum;

Her şeyden önce "iyi"leşmek zorundayız.

"Kendimiz"le barışmak zorundayız.

Aksi halde…

Bu ülkenin "insani" varlığındaki "yozlaşma" tedavi edilmediği müddetçe sıranın gelmesi çok zor "milli" varlıklarımız/değerlerimiz için mücadeleye!

 

Yazarın Diğer Yazıları