Sanayimiz kan kaybediyor

Sanayi üretim endeksi 2015 temel yılına göre hesap ediliyor. 2015 yılı 100 olarak alınıyor. 2005 yılından beri sanayi üretim endeksinin en yüksek olduğu dönem, 2017 yılının ikinci dönemi olmuştu. Endeks değeri  Ekimde 125.9 ve Aralıkta 130.2 ye çıkmıştı. 2017 yılında GSYH da üçüncü çeyrek yüzde 10.3 ve dördüncü çeyrek  yüzde 6.2 büyümüştü.

Aralık 2018 ayından  tibaren son üç ay içinde sanayi üretim endeksi düşüyor. Şimdi 2019 şubat ayı sanayi üretim endeksi 100 olarak açıklandı. Demek ki üretim beş yıl öncesine döndü ve  2015 seviyesine geriledi.

Bu son üç ayda perakende satış hacim endeksi de aynı şekilde hızlı düştü. Sanayide düşmenin nedenlerinden birisi , satışların düşmesidir. Satılmayan malı üreterek depoda tutmak maliyetleri artırır. Aşağıdaki grafikte satış hacim endeksi ve sanayi üretim endeksi yer alıyor.
dfghj.jpg

Perakende satış hacim endeksinin daha fazla düşmesi bundan sonra  tüketici ihtiyaçları açısından daha zor görünüyor.

Aslında 2018 son çeyreğinde hane halkı tüketim harcamaları da yüzde eksi 8.9 oldu. Bu Toplam talebin düşmesi üretimde arzın daralmasına yol açtı.

Halen TL kuru döviz sepeti karşısında yüzde 30 dolayında daha düşük değerdedir. Bu  sonuç Üretimde kullanılan ithal aramalı ve hammadde fiyatlarının da TL cinsinden aynı oranda artması demektir. Üretim maliyetleri artınca üretici malını satmakta zorlanıyor ve üretimi düşürüyor.

Üretimde aramalı ve hammadde girdi oranı yüksektir. Bazı sektörlerde yüzde elliyi geçiyor. Kur artışı ithalatın finansman maliyetlerini artırdı. Aynı zamanda Türkiye de risklerin artması, dış borçlanma maliyetlerini artırdı. 12 Nisan Cuma günü Türkiye'nin beş yıllık tahvillerinde risk primini gösteren CDS oranı 449.75 baz puana çıktı. Bu demektir ki Türkiye daha yüksek faizle dış borç alıyor. Kaldı ki hem uluslar arası sermaye hareketlerinin yavaşlaması, hem de ülke riskinin artması nedeniyle, özel sektör ithal girdiyi finanse etmek için yeni dış borç bulamıyor. Bu nedenle de ithal girdi girişi yavaşladı ve üretimde gerileme oldu.

Bunların dışında, sanayide sektörel sorunlar var…  Türkiye' nin planlamayı kaldırması ile belirsizlik arttı ve bu da sanayi yatırımları için olumsuz etki yaptı. Sanayi öncelikli sektör olmaktan çıktı. Türkiye sanayiden uzaklaşarak inşaat, ticaret ve hizmet sektörlerine yöneldi.

Planlama kalkınca Sanayide teşvik sistemi de sık değişti ve etkinliğini kaybetti. Doğu ve Güney Doğuya yüksek teşviklere rağmen de  terörden dolayı yatırım yapılmadı. KOBİ  teşvikleri de yine seçim odaklı yapıldığı için üretimi desteklemedi.

Bankaların yüksek kar marjları nedeni ile sanayide yatırım ve işletme finansman maliyetleri arttı.

2016 yılında TOBB Sanayi Odaları Konsey Toplantısı'nda  sanayi sektörü konuşulmuştu. Baktım; Sanayiciler ve bakanlar sanayide sorunlar ve çözümler dışında her şeyi konuşmuşlar. Topu küresel piyasalara atmışlar. Kimse sanayinin sorunlarını konuşmamış. 2009 öncesi de yüksek reel faizler nedeniyle sanayiciler yatırım yapmadılar, paralarını faizde değerlendirdiler. Bu olay o zaman tartışılmıştı.

Yazarın Diğer Yazıları