"İddia"

Sırf, iktidar partisinin iç güdüleri "bir şeyler var" dediği için İstanbul seçimlerinin -böyle bir karar çıkacağını sanmıyorum ama- iptali gündeme geldi.

Sırf, iktidar partisi "öyle hissettiği için", koca koca hukukçular günlerce "ne olacağı"nı tartıştı durdu. Hukuken tartışılacak hiçbir şey olmadığı halde hem de!

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal edelim ama itiraz ettiğimiz aynı kısıtlı seçmenlerin, aynı KHK'lı seçmenlerin oy kullandığı, itiraz ettiğimiz aynı sandık kurullarının sayım yaptığı ilçe belediye başkanlıkları seçimleri, belediye meclis üyelikleri seçimi, muhtar seçimlerini iptal etmeyelim" gibi bir ucube talebin, hiçbir hukuk devletinde karşılığı olamayacağı halde, sırf, iktidar partisi "öyle olduğuna inanıyor diye" günlerce, ilmek ilmek bir kaos örüldü başımıza.

Ortada somut hiçbir delilin olmadığı "olağanüstü seçim usulsüzlüğü" meselesi, sadece ama sadece "iktidar partisinin sezgisi"ne dayalı olarak haftalardır memleketin "en büyük meselesi" muamelesi görür iken, onlarca kameranın, "Uğurcuğum(!)" hangi açıdan oynatırsa oynatsın açık olarak tespit edilebilecek şekilde kaydettiği, binlerce şahidi bulunan, "devlet"in bizzat tanık olduğu "Kemal Kılıçdaroğlu'na yumruk atılması" olayı, "iddia" oldu iyi mi!

Devletin resmi haber ajansı, "CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı iddia edilen kişi…" diye tanımladı önce gözaltına alınıp, sonra salıverilen, yetmezmiş gibi "yumruk atan elleri öpülen" provakatör beyi(!)

Hadi bu saptırma, bu kayırma diyelim ki bir "siyasi alerji"nin, tarafgirliğin, yandaşlığın, kraldan çok kralcılığın neticesi…

Ee, 4,5 yaşındaki bir çocuk, uğradığı hunharlığın sonucu yoğun bakımda yaşam mücadelesi verirken, onun başına geleni "iddia"laştırmak, "ihtimal"leştirmek ne peki?

Yeri yerinden oynatmak gerekirken, kızılca kıyameti koparmak gerekirken o çocuğun atamadığı bütün çığlıkları atmak, haykıramadığı bütün acıyı haykırmak, soramadığı bütün hesapları sormak lazım gelirken olayı böyle "muallaklaştırmak" ne? Bu, kimden/neden taraf olmasının göstergesi?

Şu tabloya bakıp da benim öne sürebildiğim tek "iddia" kaldı hakkımızda;

Toptan deliriyoruz galiba!

TEŞHİR EDEREK KORUYAMAZSINIZ

Her çocuk istismarı, çocuğa şiddet vakasından sonra takındığı tutuma göre üçe ayrılıyor toplum:

1. Mağdurun ve saldırganın kimliğine göre pozisyon alan, duruma göre işi  sapığı/sapkını korumaya kadar vardıran vicdansızlar.

2. Sağıra yatan, yok sayan duyarsızlar.

3. Kampanyalar başlatan, protestolar düzenleyen, kendilerini toplumda bu konuda bir farkındalık yaratmaya adayan aşırı duyarlılar.

Ve anlaşılmaz şekilde en sorumsuzca davrananlar, aslında en duyarsız davrananlar "aşırı duyarlı" olanlar;

Sonrasını düşünmeden, o çocukların adlarını paylaşıyorlar, fotoğraflarını paylaşıyorlar ve onları yeniden hedef yapıyorlar…

Hem bedenlerini, hem psikolojilerini bambaşka saldırılara açıyorlar…

Yapmayın.

Bu insanlık dışı olayları o çocukları teşhir ederek önleyemezsiniz, o çocukların yaşadıklarını en küçük detayına kadar teşhir ederek engelleyemezsiniz, aksine başka sapıkları özendirir, teşvik eder, yol gösterirsiniz.

***

Bu manada bir eleştirim de aileye "geçmiş olsun" ziyaretine giden siyasilere, yerel/genel yöneticilere vs:

Geçmeyecek!

O insanların acılarını paylaşmak, yalnız olmadıklarını hissettirmek, güç vermek isteyebilirsiniz, verin de zaten… Kolu kanadı kırılmış bu insanların kolu kanadı olmak isteyebilirsiniz, olun da zaten.

Ama bunu kameraların huzurunda, patlayan flaşlar altında yapmak zorunda mısınız?

Sizin, bu suçlarla kameralar önünde savaşacağız yer o çocukların evi, odası değil, Meclis kürsüsü, mahkeme salonu, adliye koridoru…

MÜREKKEBİ KURUMADAN...

Ankara'da, belediye otobüslerinin birkaç haftadır, durmak zorunda oldukları duraklarda durmadıkları, bekleyen yolcu olduğu halde transit geçtiklerine dönük şikâyetleri ve bir anda artan bu şikâyetlerin, toplumda Mansur Yavaş aleyhine bir algı oluşturmakla ilgili olabileceği yönündeki şüpheleri yazmamın üzerinden sadece bir gün geçmişti ki, bir Özel Halk Otobüsü şoförünün durakta bekleyen yolcuyu darp haberi patladı.

Olayın ardından, şoför, Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş'ın talimatıyla EGO Disiplin Kurulu'na sevk edilmiş, buradan çıkan karar uyarınca da toplu ulaşımdan men edilmişti.

Ankaralı okurlardan gelen yorumlar, şoförlerinkine benzer hizmete sabote edici davranışların belediyenin başka birimlerinde de yaşanmasının an meselesi olduğu yönünde; ilgilisine arz ederim.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları