Bazı yazılarımda ekonomik istikrar için sınırlı devlet müdahalesi dediğimde, endişe duyduklarını belirten okuyucularım oldu. Aslında devletçilik uygulması ile devletin piyasanın ve rekabetin önünü açması farklıdır.
Biz ve bizim gibi piyasa ekonomisi uygulayan bir çok ülkede, devletin piyasayı bozacağı anlayışı hakimdir. Aslında bu ekonomilerde eğer bir istikrar sorunu varsa, nedenlerin başında devletin dışlanması geliyor.
Gerçekte devletin, bazı durumlarda geçici olarak piyasaya müdahalesi gerekiyor. Söz gelimi sermayenin tabana yayılmasında devlet geçici olarak yatırım yapmalı ve zaman içinde bunu çalışanlara veya halka devretmelidir.
Yine geçici devlet müdahalesi için bir örnek verecek olursak … Türkiye'de et pahalıdır. Devlet fiyat dengesi oluşuncaya kadar, geçici olarak et ithal etmeli ve bunu halka maliyet altında süvansiyonlu olarak satmalıdır.
Öte yandan bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, piyasanın başarısız olduğu alanlarda da devletin piyasada olması gerekir.
Piyasa bas¸arısızlıgˆı, eksik rekabet, dıs¸sallıklar, kamu malları ve asimetrik bilgi akıs¸ı yu¨zu¨nden piyasa is¸leyis¸inin aksamasıdır. (I·ng. market failure) Asimetrik bilgi akıs¸ı, piyasada bir tarafın digˆerine go¨re daha iyi veya daha fazla bilgi sahibi olmasıdır. Bilgi Asimetrisi, istedigˆinin tersine bir sec¸im, ahlaki risk ve temsil sorunu gibi sorunlar yaratabilir. Eksik bilgi sahibi olanlar yanlıs¸ kararlar verebilir. Haksız rekabet olus¸ur.
Refah ekonomisi yaklas¸ımına go¨re, piyasada rekabet s¸artlarının iyi is¸lemesi ve fiyat mekanizmasının iyi c¸alıs¸ması halinde piyasada bireyler kendi c¸ıkarlarını maksimize edecektir. Bu durumda toplumsal refah ta maksimize edilmis¸ olacaktır.
Yine refah teorisine go¨re, piyasada aksama olursa, devlet mu¨dahalesi ile bu aksaklık du¨zeltilebilir. Ferdi ve toplumsal refahı artırmak ic¸in devletin piyasaların is¸lemesini sagˆlayacak mu¨dahaleleri yapmak, gerekirse piyasa dıs¸ı o¨nlemler alması gerekir.
Piyasanın etkin c¸alıs¸ması ic¸in, marjinal sosyal faydanın marjinal sosyal maliyetin u¨stu¨nde olması veya es¸it olması gerekir. Negatif dıs¸sallıkların olmaması gerekir.
Uygulamada ise, oligopol piyasa yapıları, monopolles¸me ve tekelles¸me'nin olması ve kurumsal yapıların yetersiz olması nedeniyle piyasa etkinligˆi gerc¸ekles¸miyor. Devletin dıs¸landıgˆı ve tamamıyla piyasa kurallarına bırakıldığı ekonomilerde, so¨yledigˆimiz nedenlerden dolayı kaynak kullanımında etkinlik sagˆlanamıyor.
Prensip olarak Savunma hizmeti gibi tam kamusal malları devlet üretir. Devletin ve özel sektörün ürettiği, hem özel hem de sosyal faydası olan, eğitim ve sağlık gibi yarı kamusal malların üretiminde, piyasa bu malların özel faydasını dikkate alarak kaynak ayırır. Sosyal faydasını dikkate almaz.
Özellikle ABD' deki gibi yerleşmiş bir vakıf kültürünün olmadığı gelişmekte olan ülkelerde bu nedenle özel sektör kârını maksimize edinceye kadar üretim yapar veya maliyeti daha yüksek olduğu için kaliteli üretim yapmaz, yaparsa da çok pahalı satar. Bunun içindir ki Gelişmekte olan ülkelerde eğitim hizmeti ya devlet tarafından yapılması veya devletin müdahale etmesi gerekir.
Enerji, ulaştırma ve haberleşme sektörler, tüm ülkeye yayılan altyapı yatırımları gerektirir. Ayrıca bu yatırımlar tekel niteliğinde olur. Bu tür büyük ölçekli yatırımlar için piyasa ekonomisi yeterli kaynak ayırmakta zorlanabilir. Bunun içindir ki Türkiye de, kamu-özel iş birliği yoluyla bu yatırımlar yapıldı. Devlet özel sektör borcuna kefil oldu. Yine yatırım maliyetinin bir kısmını devlet talep garantisi vererek karşılıyor. Üstelik yatırım maliyetleri de yüksek oldu. Devlet doğrudan bu yatırımları yapsaydı, yatırım gelirleri kendi borcunu öderdi.
Türkiye altyapı yatırımlarında çok önemli sorunlar yaşamaktadır. Söz gelimi Telekom altyapısı özelleştirildi. Tüketici, internet gibi araçları daha zor ve daha pahalı kullanıyor. Yine Kağıt üretimi Seka özelleştirildi. Özel sektör, 2012 yılına kadar aşırı değer kazanmış olan TL nedeniyle üretim yerine ithalatı tercih etti. 2018 ve önceki birkaç yıl öncesinden başlayarak, TL değer kaybedince bu defa ithalat pahalı geldi ve Türkiye kağıt kıtlığı yaşadı.
Piyasa bas¸arısızlıgˆını en aza indirmek ic¸in, devletin piyasaya rekabet altyapısı sagˆlaması ve kurumsal yapıyı gelis¸tirmesi gerekiyor.
Ku¨reselles¸me su¨recinde, devletin zayıflaması ve speku¨lasyonun ha^kim oldugˆu bas¸ıbos¸ piyasaya, du¨nyada kriz ekonomik kriz aralıgˆının sıklas¸masına, kriz maliyetlerini fakir halkın ve c¸alıs¸anların yu¨klenmesine neden olmus¸tur.
1997 yılında Dogˆu Asya'da yas¸anan ekonomik krizlerin nedeni, devlet mu¨dahalelerinin c¸ok yetersiz olmasıydı. 2001 krizinde Arjantin krizinde yabancı bankaların bir gecede 31 milyar dolar transferi, devlet kontrolu¨nu¨n yetersiz olması konvertibiliteyi kuralları dıs¸ına c¸ıkarmıs¸ olmasıydı.