A-normal bir maçtı!

2 yıldır bordo-mavili forma giyenlerin galibiyet yüzü göremediği Kadıköy'deki FB-TS maçı için, 3 gün öncesinde; "Normal olarak Trabzonspor kazanır. Ama bu maçlar anormal bir atmosferde zuhur eder. Sonuç ortada kalır" diye tahminde bulunmuştur.

Sonuç ortada.

Trabzonspor kağıt üzerinde güçlü olduğunu sahada hissettirip, normal sonucu elde etmek için gereğini yaptı. Ama 60 dakika için.

Fenerbahçe, anormal sonucu elde etmek için bir kişi eksik olmasına rağmen son yarım saat de Valbuena ile gerekenleri yaptı. Ama; tam "22 yıl sonra ilk defa kaybettik" diyecek iken, FB'nin sahada futbol adına ayakta kalan tek ismi Valbuena, sahanın en başarılı isimlerinden Uğurcan'ın bir anlık gafleti ile golü bularak normal ile anormal arasındaki sonucu elde etti.

Ve bu elde ediş, benim Fenerbahçe tarihinde, hem de Kadıköy'de sarı kanaryalar adına tanıklık eylediğim en büyük sevinç gösterilerinden birinin sergilenmesini sağladı. Sanırım, FB Kadıköy'de beraberliğe hiçbir dönemde bu kadar sevinmemiştir.

FB'nin bu denli sevinmesini sağlayan Valbuena'ya oyunda kaldığı 30 dakikalık süre içinde gereken kilidi takamayan TS, 22 yıllık özlemini de böylelikle yine giderememiş oldu. Sanırım bu giderememe de, sahaya adımı attığı andan itibaren oyunun gidişatını değiştiren Valbuena'ya gereken kelepçeyi takmayı ihmal eden Ünal Karaman'ın yanlışı etkili olmuştur. Zaten rakip 10 kişi idi. Gördüğü sarı kart nedeniyle gelecek hafta cezalı duruma düşen Abdulkadir Parmak'da sahada idi. "Bu futbolcuyu Valbuena'ya takıp, oyunu bozsa idi, sonuç böylesine tesadüfi şans golüne bile kalmaz idi" diye düşünüp yorum yapılmasının da önüne geçebilirdi.

Evet, başta da ifade ettiğimiz gibi normal şartlarda Trabzonspor'un, anormal halde ise Fenerbahçe'nin galip gelebileceği bir maç, her ikisinin ortasında tecelli eyledi. TS sevinmedi, FB çok sevindi.

Birkaç satır başı ile, TS7de Yusuf ile Abdulkadir'in "gedikli değişimciler" haline getirilip, bu maçta da aynı akıbete uğratılmaları, Calbuena'ya kilit vurulmaması kadar yanlış idi. Volkan'ın, "aç tavuk kendini darı ambarında sanıp, cürmü kadar yer yakar" babından sarf eylediği sözler de bu kadar kaale alınmamalıydı. Tıpkı yan hakemin gayr-i ihtiyarı bir şekilde topa dokunması gibi.

"Neden?" derseniz; "Büyükler fikirlerle, ortalar olaylarla, küçükler adamlarla meşgul olurlar" gerçeği ortada olduğu için" derim.

 

Yazarın Diğer Yazıları