ABD ve İhvan Müslimin Hareketi

1928 yılında Mısır çıkışlı olan "İhvan Müslimin Hareketi"nin Türkçe karşılığı "Müslüman Kardeşler"dir. İhvan veya Müslüman Kardeşler hareketi, Arap dünyasının en eski olmakle birlikte 2012'deki kısa süreli Mısır örneği hariç birçok Arap ülkesinde gizli veya açık bir şekilde muhalif konumunda olmuştur.

Ancak hareket 1970'lerden itibaren Arap dünyasında şiddetle reddedilmiştir. Hareketin ana amacı, İslam ülkelerinde sosyal ve siyasi yaşamda islami emirlerin uygulanmasını sağlamaktır. Hareketin yetkilileri her ne kadar zaman zaman şiddete başvurmadıklarını ifade etseler de islami prensiplere aşırı bağlılıkları dolayısıyla konuşmaları çeşitli yorumlara yol açmaktadır. Kurulduğundan günümüze kadar geçen zaman içerisinde Arap ve İslam dünyasında milyonlarca müridi olan İhvan Hareketi'nin bazı ülkeler tarafından terör listesine alınması tartışma konusu olmuştur. 

New York Times gazetesi, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin 9 Nisan tarihinde Beyaz Saray'da Başkan Trump ile yaptığı özel görüşmede İhvan'ın 2013 yılında Mısır'da terör listesine alındığını, Amerika'nın da aynı kararı alması yönünde talepte bulunduğunu yazdı.

Amerika Birleşik Devletleri'nde Obama döneminde İhvan Hareketi defalarca gündem konusu olmasına rağmen, ancak birkaç gün önce Başkan Trump'ın ulusal güvenlik ve diplomatik danışmanlarına hareketin terör listesine alınması için çalışma başlatılması talimatını verdiği Beyaz Saray sözcüsü Sarah Sanders tarafından bildirilmiştir.

Londra çıkışlı Sharq Al Awsat gazetesine göre Trump'ın bu hamlesi ABD yönetimi içerisinde ciddi tartışmalara yol açtı. Başkan Trump'ın ısrarla öne sürdüğü bu talep, ABD ulusal müsteşarı John Bolton ve Dışişleri Bakanı Mike Pompeo tarafından desteklenirken Savunma Bakanlığı (Pentagon), bazı güvenlik yetkilileri ve diplomatlar olası sonuçlardan rahatsızlık duyarak böyle bir adıma karşı çıkmaktadırlar.

Aslında ABD'de herhangi bir örgütün terör listesine girmesi için Göç ve Uyruk Yasası'nın 219. maddesinde yer alan üç kriterin dikkate alınması gerekmektedir. Bunlar; örgütün yabancı kaynaklı olması, terör faaliyetinde bulunması ve ABD vatandaşlarının güvenliğini tehdit etmesidir.

İhvan'ın terör listesine alınması halinde, örgüt üyelerine ABD'ye giriş yasağı, ekonomik kısıtlamalar, bankacılık faaliyetlerinin durdurulması, ABD vatandaşlarıyla iş yapmalarının engellenmesi, İhvan ile işbirliği yapan göçmenlerin sınır dışı edilmeleri söz konusudur. 

Öte yandan batılı medyada yer alan haberlere göre harekete mensup bazı kişilerin belirli ülkelerde gerek hükümette gerekse parlamento da görevli olanlarının CIA ile yakın ilişkide bulunmaları düşündürücüdür.

Aynı kaynaklara göre konuyla ilgili olarak diğer bir boyut da Ankara -Washington arasında ortaya çıkabilecek durumdur. Bazılarına göre İhvan Hareketi'nden çeşitli sebeplerden ayrılanların Selefilik, Cihatçı, El Tekfir, El Cemaat-ül İslamiyye gibi farklı hiziplere katıldıkları görülmektedir. Bu hizipler İhvan başta olmak üzere kendi aralarında diğer hiziplerle ciddi boyutlarda fikir ayrılığı içerisindedirler. Aşağıdaki tabloda ihvan hareketini terör örgütü olarak ilan eden ülkeler yer almaktadır.


ihvan-hereketi-tablo.jpg

Amerikalı muhalifler İhvan Hareketi'nin terör listesine alınmaması için lobi faaliyetleri yapmakta, aynı zamanda çeşitli gazetelerde haber yayınlamakta, Amerikan araştırma merkezlerinde yoğun bir propaganda ile hareketin 1928'de kurulduğunu, 70 ülkede şubeleri olduğunu, faaliyetlerinin sosyal ve siyasi olduğunu, milyonlarca destekçisinin bulunduğuna işaret etmektedirler.

Amerikan Kongresi'nde Cumhuriyetçiler dâhil bazı Temsilciler Meclisi üyeleri ise, İhvan'ın uluslararası bir tehdit olmasının yanı sıra bu hareket üyelerinin Hamas ve El Kaide gibi terör örgütlerini finans ettiğini ve desteklediklerini ileri sürmektedirler. Böylece bu görüşü savunanlara göre İhvan Hareketi'nin Amerika'da ulusal güvenlik stratejilerini tehdit ettiği için terör örgütü olarak tanımlanmasını ileri sürmektedirler.

Bize göre; İhvan yani Müslüman Kardeşler Hareketi yekpare ve aynı sosyal dokuyu taşımamaktadır. Söz konusu harekette ılımlı görüş, pragmatik düşünce, İslam ile demokratik uzlaşı olduğu kadar geleneksel anlayışa sahip olanlar ve hatta radikal görüşü savunanlar geniş bir yelpaze içerisinde yer almaktadırlar.

Ülkemize gelince Türkiye bu ve buna benzer konuları Mustafa Kemal Atatürk'ün 1937'de Anayasaya ilave edilen Laiklik Prensibi ve demokratik yönetime sahip olmasıyla  çoktan aşmıştır.

 

Yazarın Diğer Yazıları