ABD, yeniden DEAŞ'ı mı kullanıyor !

Kutsal  Ramazan ayına girerken, ne yazık ki "İslam Dünyası"nın huzurunu bozan eylemlerin devam edeceği anlaşılıyor.

Özellikle, Silahlı Kuvvetlerimize karşı "sinsi" pusular kurulurken, Kahraman askerlerimiz şehit oluyor.

Dikkat edilirse, ABD  gücünün bir bölümünü Irak'a doğru kaydırırken, Türk askerine karşı da, eylemler hatta karakollarımıza, üslerimize saldırılar yapılıyor.

Nitekim, beş yıldan beri DEAŞ'ın sözde lideri Ebubekir El Bağdadi televizyondan mesaj yayınlayarak Türkiye'ye karşı aklı sıra tehdit savuruyor olması yeni bir hareketlenmeyi gözler önüne seriyor.

Ne var ki, ABD'nin El Bağdadi'nin başına 25 milyon dolar ödül koymasına rağmen, televizyonda olsa bile yeniden görünmesi yeni bir stratejinin izleri olarak değerlendiriliyor.

İki terör örgütü DEAŞ ile PKK arasında "karşılıklı yarar sağlama" ilişkisinin devam ettiği de biliniyor.

Yani, dolaylı bir ABD-DEAŞ teması da zihinlere takılıyor.

Bu arada, Türkiye'nin bir takım örgütlerle hatta, Suriye ile dolaylı temas kurduğu, resmen teyit edilmemekle  birlikte öne sürülüyor.

Defalarca belirttiğimiz üzere; uzun yıllardan beri kim"Başkan"olursa olsun ABD'nin Orta Doğuda'ki asıl hedefi, petrol ve İsrail'in güvenliğini korumakla özetleniyor.

Kaldı ki Trump gibi; öncelikle sözünde durmayan, dengesiz kısacası "muhteris" bir ABD Başkanı'nın özellikle Orta Doğu'da çok tehlikeli ve insanlık onuruna yakışmayan oyunları bitip tükenmiyor.

Her ne kadar, ABD Ankara'da yine bir toplantıda bir sürü söz vermişse bile, her zamanki gibi işlerin yolunda gideceği sanılmıyor.

Gerçekten de, Afganistan'ı "kule" gibi kullanan ABD, petrol ve enerji yollarının denetimininin yanı sıra İsrail'in güvenliği için her türlü siyasi ve askeri planı devreye sokmaktan asla vazgeçmiyor.

Tabii ki, ister müttefiği ister NATO üyesi olsun Türkiye'yi bu uğurda daima feda etmeye hazır bir ABD pervasızca planlarını zaman zaman uyguluyor. Hatta terörist örgütleri bile yanına alarak daha doğrusu kullanarak bölgeyi kana bulamaktan çekinmiyor.

Oysa, sözde "Arap Baharı"nın proje babaları ne demişti, ne oldu ve neler oluyor.

Friedman'ın "korkunç hayali" ve Brzezinski'nin "Büyük Satranç Tahtası" safsatası aslında tarihin seyrini bozmaya devam ediyor.

Pentagon'un stratejilerini belirleyen Stratfor'un kurucusu ve "Gölge CIA" lakaplı George Friedman Büyük Orta Doğu Projesi'nin tartışıldığı yıllarda yani 2009'larda, Türkiye'ye yol haritası olarak İslam ülkelerinin liderliğini çiziyordu.

İslam ülkelerinin liderliği modeli için Suudi Arabistan'ın üzerinde duruluyor.

Görülüyor ki, ABD'nin radikal güçleri, Başkanı ve yönetimi ile denetleme hamlesi, Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor.

Öte yandan, bütün Orta Doğu'nun ister istemez GOP projenin etkisine artık girmiş olması dikkatlerden kaçmıyor.

Üstelik projenin yeni boyutları da gün geçtikçe kendini gösteriyor.

ABD'nin her ne pahasına olursa olsun İsrail'i koruma ve kollama "derin" planlarını bir yana bırakırsak karşımıza Orta Doğu'da "petrol ve Kürt belası" çıkıyor.

Orta Doğu'da yaşanmakta olan kanlı gelişmeler, petrolün bütün dünya için bir "baş belası" olduğunu adeta yeniden ispatlıyor.

Üstüne bir de, gerek korsan addedilen Peşmerge devletçiği, gerek terörist örgütleriyle, Kürt oluşumlar, bölgedeki yangını sürekli alevlendiriyor.

Enerji ve yollarının güveni için başta Kürtler olmak üzere çeşitli terör örgütleri Batı tarafından hem kuruluyor hem finanse ediliyor hem ikmalleri yapılıyor hem de istenildiğinde bir "koz" olarak sancılı bölgeye salınıyor.

Bilindiği üzere, dünyaya muhtaç olduğu enerjinin büyük bir bölümünü sağlayan, Orta Doğu ve Avrasya bölgeleri daima tehlikenin odağı halinde olması, hepimizi hem düşündürüyor hem de endişelendiriyor.

Bir bakıma; enerji kaynağı sahibi olmak ve onu pazarına ulaştırmak daima ya sorun oluyor ya da olmaya namzet sayılıyor.

Orta Doğu'yu çoğu zaman buhrana sokan bu stratejik değerin en büyük unsurlarından birinin de Türkiye olduğu kabul ediliyor.

Zaten, küresel güç ve sermayenin, Orta Doğu'dan beklentisi ve istemi, enerji kaynakları ve enerji yollarının güveni ile özetleniyor.

Bir yerde İsrail'in mutlak güvendiği için; Suriye ve Irak'ın Kuzeyi'nin üzerinde tehlikeli planlar ve operasyonlar sürerken, Irak ve Suriye'nin parçalanması Türkiye'yi tehdit İran'a askeri müdahale gündemden kalkmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları