Erdoğan tökezlerse Türkiye tökezler mi?

AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Kocaeli Üniversitesi'nde, "Türkiye Söyleşileri" programında konuştu ve önemli mesajlar verdi. Kurtulmuş, "Venezuela'da halkın seçtiği birisi iktidara geldi, bunun iktidardan gitmesinin yolu da sandıktır. Sandıkları kurarsınız, halk iktidarı istemiyorsa baş göz üstüne ama halkın iktidardan indirmediği, seçilmiş birisini sokaklarda silahlı çetelerle, darbelerle indirmek maalesef o ülkelere yapılacak en büyük zarardır." dedi.

Ne kadar doğru değil mi? İstanbul'da iktidar partisi, elindeki devlet imkânlarını kullanarak seçilmiş bir kişiyi, makamından indirmek için elinden ne geliyorsa yapıyor. Seçimin sonucunu hazmedememek, seçilmiş birini, uydurma soruşturmalarla yerinden etmeye çalışmak, böylece seçimlere, hukuk sistemine, kısacası devlete olan güveni sarsmak Türkiye'ye yapılacak en büyük zarar değil midir?

***

Kurtulmuş, dünyada kurulu düzenin eleştirisini yaparken de "Hayatımız boyunca uğraşacağımız, yeni dönemdeki en önemli fırsatlarımızdan bir tanesi, yeni bir para sistemine geçmek ve millî paralar üzerinden yapılacak ticaretle dolarizasyonun, yani dolara bağımlılığın azaltılmasını temin etmek." dedi.

Kurtulmuş, "Bizim millet varlığımız, sırtını okyanusa yaslamış olan Kurtuba Camisi'nden, Mostar Köprüsü'nden, Orhun Abideleri'ne kadar uzanan geniş bir coğrafyada yer almaktadır." sözleriyle "Adil bir dünya sisteminin kurulabilmesi için gayret sarf edeceğiz." mesajını verdi.

Neden olmasın? Fakat unutulmamalı ki, Saddam, Kaddafi ve Maduro'nun ABD tarafından hedef alınmasının sebebi, Dolara dayalı sistemden çıkmak istemeleriydi. Bu sebeple tedbirli olmak gerekir!

Üstelik Kurtulmuş böyle konuşurken, Hazine Bakanı Berat Albayrak, ABD Başkanı Trump'ı Türkiye'nin ekonomisini mahvetmemesi için ikna etmeye çalışıyordu. Kurtulmuş'un bahsettiği coğrafya, ABD'nin Büyük Orta Doğu Projesi kapsamına aldığı Türk-İslam ülkeleridir. ABD, bu coğrafyadaki 22 ülkenin haritasını değiştireceğini ilan etmiştir. 2004 Yılında ABD Başkanı Bush, Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan'a bu projenin eş başkanlığını teklif etmiş o da kabul etmiştir!

AKP iktidarı, Irak, Libya ve Suriye'de ABD projelerini uygulamış ve bu ülkelerin parçalanmasına hizmet etmiştir.

***

Gerçi şimdi Tayyip Erdoğan, iktidarını kastederek, "Biz tökezlersek Avrupa'dan Amerika'ya kadar tüm Batı'da yükselişe geçen İslam düşmanları adeta zincirlerinden boşalmışa döner. Biz tökezlersek coğrafyamızdaki tüm insanları birbirlerine kırdırmak için her gün yeni oyunlar çevirenler bayram eder" diyor. Hatta "Biz Mısır'da ve tüm Kuzey Afrika'da oynanan oyunu gördük ve karşı çıktık. Biz Irak'ta oynanan oyunu gördük ve ağırlığımızı koyduk, bozduk. Biz Suriye'de oynanan oyunu gördük ve sahaya girerek işin gidişatını değiştirdik." diyor.

Oysa Arap Baharı, 2005 yılında İstanbul'da tezgâhlanmıştır. Mursi'yi iktidara getiren organizasyonun arkasında Türkiye vardır. ABD, Mursi'den desteğini çekip darbe yaptırdı, Erdoğan ise Mursi'ye destek noktasında kaldı. Öyle ki devletin ajansı, Mursi için "Yedi Ramazan'dır cezaevinde" başlıklı haberler yayınlıyor. Libya'ya askeri müdahalenin arkasında Türkiye'ye yöneten kadro vardır. Suriye'de de Rus uçağı düşürülene kadar Amerikan projesi uygulandı. Son anda devlet aklı devreye girdi de Türkiye, Rusya ile savaşın eşiğine gelmedi. 

***

Erdoğan ayrıca, "Biz Doğu Akdeniz'de, Karadeniz'de, Balkanlar'da oynanan oyunlar karşısında da ilkeli bir duruş sergiliyoruz. Çomak soktuğumuz bu kovanlarda sahnelenen senaryolar birer birer çıkmaza girdikçe, bize karşı husumet de büyüyor. Bize işte bunun bedelini ödetmek istiyorlar." diyor.

Böyle olsaydı, 7'den 70'e bütün Türkiye, Erdoğan'a tam destek verirdi. Aksine Türkiye, Ege'deki adalarını ve kıta sahanlığını teslim etmiş ve ABD tarafından üslerle kuşatılmış durumdadır.

İstanbul'u AKP'nin İstanbul'u kaybetmesi, Türkiye için değil Erdoğan için tökezlemek olarak görülebilir. En azından Erdoğan böyle görüyor ve bu yüzden vermek istemiyor!

 

Yazarın Diğer Yazıları