Samsun'a gitmek başka Samsun'a çıkmak başka..

Hasan Tahsin'in, harici bedhahlara, milleti adına ilk kurşunu sıktığı gün, o milletin varlığına göz dikmiş dahili bedhahın yasaklarını kaldır..

Aynı gün ekranlarda borazanların yine Öcalan güzellemelerine başlasın..

Sonra da, o Hasan Tahsin'in kurşunuyla kararı verilen Samsun'da 'Millicilik' oynamak üzere harekete geç..

Tabelalardan koşa koşa TC'yi kaldıran valiler de neşe içinde davetiyeler göndersin..

Adımı basarım, Çanakkale'de Mustafa Kemal'i yok sayan zihniyet, Samsun'da da kıyısından köşesinden dolanacak..

Peki nereden icap etti bu?

Hasan Tahsin'in ilk kurşunu sıktığı gün yaptığıyla siyasal kürtçülerin oylarına,

Samsun harekatıyla da milliyetçi oylara ışık yakıyor..

Hep yaptığı şeydi aslında..

Ama bu kez biraz alelacele oldu..

Zaman dar..

Kaybettiği İstanbul seçimini alabilmek için, yapmayacağı şey yok çünkü..

Dahili bedhah üzerinden bir kesime, Samsun üzerinden tam da aksi istikamete göz kırpıyor, hepsi bu..

**

Bu fakir, MHP'nin televizyonunu yönetirken, Yenikapı organizasyonu için şöyle demişti;

-Muhalefet dikkatli olmalı.. Sahibi belli bir senaryoda figüran olup, bundan sonra olabileceklere teşne olmamalı.. Özetle, muhalefet, Yenikapı'ya gitmeyerek, bu oyunun sahibini tek başına bırakıp, meşrulaşmasına izin vermemeli..

**

Aradan onca zaman geçti..

Dün, Yenikapı'da, yıllarca elele yürüdükleri bir hainliğin sorumlusuyken, milletin arkasına sığınıp yırtmaya kalktılar..

Bugün de ihtiyaç hasıl oldu ve "iki ayyaş" dedikleri kahramanların ardına sığınacaklar..

Bu gerçek ortadayken, muhalefetin, hiçbir şey için değilse, o "iki ayyaş"tan Samsun'a çıkan kahramanın hatırına, "Ben almayayım" demesi gerekiyordu..

Ama İYİ Parti Genel Başkanı'nın sıkça vurguladığı bir şey var; "Konforlu siyaset"

Dedim ya tüm gerçekler ortadayken, hiçbir şey olmamış gibi, davetlere icabet edip, sahneye süs olmak bir tercih.. Ancak ısrarla ve yüksek sesle söylüyorum ki, yanlış bir tercih..

"Samsun'u onlara bırakamayız" diyerek giderseniz, Samsun'u onlara bırakmış olursunuz..

Bugün göreceğiz.. Yazın bir kenara.. Şovunu yapacak ve gidenler de gittikleriyle kalacak..

"İki ayyaş" diyebilen dilin zerre samimi olmadığını bilerek orada oturmak, belki de Meral Akşener'in işaret ettiği o konforlu siyasetin bir gereği..

Onlar iktidar, benim de sistemim yürüyor, gerisi hikaye..

Hayata ve siyasete böyle bakmak da bir tercih..

Ama Samsun'a giderken herkesin kendine şunu sorması gerekir;

- Mustafa Kemal de işin konforunda olsaydı, Samsun'a çıkar mıydı?

**

19 Mayıs 2019'da, siyaseten ihtiyaç hasıl olduğu için Samsun'a gidebilirsiniz..

Ama emin olun, o kahraman gibi asla ama asla "Samsun'a çıkamazsınız"

BU KAFAYLA YARIŞILMAZ..

Dedi ki Binali Yıldırım;

- Birinin belediyenin kayıtlarını kopyalamakla kaybettiği zamanı Ak Parti telafi ediyor.. Ve suda, ulaşımda indirimler yapıyor..

O biri Ekrem İmamoğlu oluyor..

Mazbatasını aldıktan sonra o indirim tekliflerine belediye meclisine getiren Ekrem İmamoğlu..

Ve o indirim teklifleri, Ak Partili ve MHP'li üyeler tarafından reddedilen Ekrem İmamoğlu..

Daha iki hafta önce indirim teklifini reddeden, bugün sahiplenmekle kalmıyor, bir de dün yaptığını indirim isteyenin üzerine yapıştırıyor..

Hep söyledim; Bu kafaya karşı siyaset yapmak gerçekten zor.. Ne tarifi var ne izahı..

Nasıl bir fıtratsa artık, gerçeği yüzüne vurdukça yağmur yağdı sanıyor..

İYİ Kİ BENİM ATAMSIN

"Fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş" bir millete umut olmak, ateşe atılıp önder olmak her babayiğidin harcı değil elbet..

Her sıkıştığında milletin arkasına saklananları gördükçe,

Millet sıkıştığında önüne düşenin kıymetini daha iyi anlıyoruz..

Ruhun şad, mekanın Cennet olsun..

Ölümlerde doğar mı insan?

İyi ki doğdun ATAM!

 

Yazarın Diğer Yazıları