Bir hayalim var!

AK Parti'nin seçilememiş ve seçtirilmesi için seçim iptal edilmiş adayı Binali Yıldırım, çıkıp doğrudan "Ben çekiliyorum arkadaş"  dese bu kadar etkili olmazdı!

Samimiyetle itiraf etse, "Zaten beni bu işe zorla soktular, bütün hatalarını bana yıktılar sonra da yalnız bıraktılar, ben seçilmek filan istemiyorum arkadaş" dese bu denli güçlü bir karşılık bulmazdı!

***

'Böyle yaparsam, mazallah benim duygusal milletim, "Ay yazııııııık" deyip de sahiplenmeye filan kalkar' diye mi düşünüyor nedir, seçilmemek için girmediği dolambaçlı yol kalmadı Binali Bey'in; ağzından çıkanlar böyle düşündürüyor.

Bir gün Diyarbakır'da "Kürdistan" açılımı yapmasını, "Lazistan" filan diyerek eyalet modelini, federasyonu kaşımasını, "Dersim" üzerinden bir dönem Başbakan olarak yönetiminde yer aldığı "devlet"le karşı karşıya gelmesini, başka bir gün İstanbul'da "Ekümeniklik" açılımı yaparak "Bizans"a, "Constantinople"e, "Helen Megali İdeası"na selam çakmasını, üstelik de bunları rakibinin "HDP'lilerden oy istiyor diye" neredeyse lince uğratıldığı, "terörle, teröristle işbirliği"yle karalanmaya çalışıldığı, "Pontusçuluk" iftiralarına maruz kaldığı bir sürecin devamında yapmasını başka türlü izah etmek zor.

Hayır bir şey değil, Rusya Ortodoks Kilisesini, dolayısıyla da Putin'i hoplatacak durduk yere; biz Shanahan'ın mektubundan huylanırken Binali Bey'in seçilmeme çabası baltalayacak S-400'lerin alımını!

***

AK Parti Genel Başkanı'nın, 5 "koskoca devletin başı kalkmış muhalefetin Belediye Başkan Adayıyla rekabet ediyor" görüntüsünün yarattığı antipati, toplumun ayrışmasına, kamplaşmasına yol açan dilin sandığı olumsuz etkilemesi dolayısıyla kendisini geri çekmesini anlarım…

İstanbul'un salt MHP'nin kurumsal desteğiyle kazanılamayacağı, HDP'den oy kaydırmanın şart olduğu anlaşıldığına göre, MHP Genel Başkanı'nın geri çekilmesini anlarım…

O sert "beka" söyleminden ve buna bağlı olarak toplumun farklı kesimlerini avaz avaz "terör örgütü" diye, "darbeci" diye, "işbirlikçi" diye itham etmekten vazgeçilmiş olmasını anlarım…

Nedir bunun alternatifi?

Toplumu, etnik yahut dinsel kimlikler, ideolojiler, yaşam tarzları veya temel insan hak ve hürriyetleri dahilindeki herhangi başka bir başlık ekseninde bölmeyen, bir kesimi diğerine karşı bilemeyen bir dildir değil mi?

Binali Bey öyle mi yapıyor peki?

'Bakın burası çok önemli (!)', aynı anda hem MHP hem de HDP seçmeninin oyunu kazanmak durumunda olan bir adayın, iktidarın İmralı'daki caninin sesini açtığı, Dışişleri Bakanı'nın Irak'ın kuzeyinde, Barzani'yi tebrik için gittiği törende "Kürdistan şehitleri (!) için saygı duruşuna katıldığı" bir fonun önünde, adeta HDP adayıymış gibi davranmaya başlamasını anlayamam!

***

Binali Bey, HDP'nin İstanbul oyu MHP'den yüksek diye, 31 Mart'ta MHP'den gelmesini umduğu oyları gözden çıkardıysa, bunu HDP'lilerin misliyle telafi edeceğine inanıyorsa, bir hesap hatası yapıyor;

Bir: HDP'ye oy verenlerin tamamı "bir Kürtçü ayaklanma çıkarmak yoluyla Türk vatanını bölmek"le ilgili hesap sahibi değil; entelektüeller alınmasın özellikle İstanbul'da, kimi semtlerde kümelenmiş haldeki "entel"lerden, ultra liberallere, çeşitli "dezavantajlı gruplar"a kadar geniş bir yelpazede destekçileri var.

İki: HDP'ye oy verenlerle aynı bakışa, aynı niyete, aynı hedefe sahip olmamak onları "akılsız" varsaymayı gerektirmez; ağır Stockholm Sendromu nöbeti geçirmeyen herhangi bir HDP'linin, iradesini, Binali Bey isterse Habur otobüsünün üzerine çıkıp Öcalan'la ortak miting yapsın/ağzıyla kuş tutsun yani, seçimin iptali kesinleşene kadar kendilerine toptancı bir bakışla "örgüt üyesi" muamelesi çekmiş bir zihniyete emanet edeceğini sanmam.

***

Öyle değil de, Binali Bey, "Cumhur İttifakı"na güveniyor, "MHP'liler nasıl olsa cepte" hesabıyla bu "açılım"ları yapıyorsa; o kadar da değil! İki parti arasında değil zaten içe sindirilmeyen bir ittifak, şahitli, imzalı siyasi nikah kıyılmış olsa kâr etmez. "Beka" korkutmasıyla, iktidar partisine "mecbur olunduğu" zannıyla kerhen Binali Bey'e oy atmak başka, "beka" mevzunu rafa kaldırıp 31 Mart'a kadar "beka için tehdit" sayılan bütün sembollere göz kırpan Binali Bey'e oy vermek başka. Benim kişisel tarihim, "Kürdistan"a, "Lazistan"a, "Dersim"e, İstanbul'u "Vatikanlaştıracak" bir yaklaşıma oy verecek bir Türk Milliyetçisi'ni, ülkücüyü kaydetmemiştir!

***

Son tahlilde…

Kara kaplı siyaset defterinde, yaldızlı harflerle not edilmiş hoş bir seda bırakmak varken ne gerek var hem kendini, hem bizi bu kadar yormaya…

Ümit fakirin ekmeği işte;

Hiçbir şey için geç değil. Binali Bey, Lütfü Kırdar'daki tarihi yayında şu tarihi hamleyi yaparsa hâlâ adı tarihe altın harflerle yazılabilir;

"Başkanlık, ananın ak sütü gibi helalindir Ekrem kardeşim!"

Yazarın Diğer Yazıları