Başka söze hacet yok. En iyi tespiti O yaptı. 15 Temmuz gazisi Fatih Eryılmaz diyor ki: "Dünyada terörist başının demeç verebildiği ve bu demecin devletin resmî ajansı tarafından yayınlanabildiği tek ülke maalesef bizim ülkemiz."

Yoruma gerek var mı?

Bu tespit, her şeyi açıklıyor.

Burada Fatih Portakal gibi bizim de sormamız gereken soru şu: "Hani beka meselesi" 31 Mart seçimlerinin vaz geçilmezi idi ve millet ittifakı edinilen ekip Kandil'den emir alıyordu?

Hani "PKK, Millet ittifakının en yakın dostuydu?"

Hani "Kandil'den emir alıyorlardı?"

Ne oldu?

Söyleyeyim: Kandil'in kurucusu terörist başı bizzat siyasete dâhil edildi.

Başka?

Yüzlerce insanımızın katliam emrini veren ve bu sebeple müebbet (aslında idam) cezasına çarptırılan, bunun da ötesinde Kandil denilen dağ merkezini kuran, bebek katilinin bizzat kendisi, devletin ajansı aracılığı ile Cumhur ittifakına destek veren mektup yayınladı.

Ne demek bu?

Şu demek: Cumhur ittifakı teröristlerden herkesin gözü önünde destek istiyor ve bunun için de terörist başından ricacı oluyor.

Ne acı bir durum…

Ne hüzün verici bir hâl.

Düşünebiliyor musunuz? Sırf seçimi kazanmak uğruna terörist basından, bir terör suçlusundan yardım isteniyor. Böylece seçimin kaderini değiştirecek rol üstlenmesi sağlanıyor.

Yani terörist bir mahkûm, bizzat siyasi aktör olarak İstanbul seçimlerinin parçası haline getiriliyor. Sağa sola talimat veriyor. Oy akışını yönlendirmeğe çalışıyor. "seçime hiç katılmayın. Etkisiz eleman gibi olun. Boykot edin" diyor.

Kimin sayesinde oluyor bu?

Öncelikle iktidar sayesinde.

Sonra?

Cumhur ittifakının sağa sola ateş püsküren ortağı Bahçeli sayesinde.

Peki, bunu gören vatanseverler ne yapacak?

Özellikle AKP seçmeni içinde bu politikaları beğenmeyen kitlenin davranışları asıl şimdi büyük önem taşıyor.

Aynı zamanda asıl şimdi Davutoğlu konuşacaksa buyursun böyle zamanda konuşsun.

Asıl şimdi Abdullah Gül ne diyecekse söylesin.

Babacan varlığını ve etkisini gösterecekse şimdi göstersin...

Yoksa?

Yoksa iktidarın yürüttüğü siyasetin ortağı olmaya devam edeceklerdir.

Ha, bir de içeriden ara sıra ses veren Arınç var. O da eğer kaldıysa milli bir hassasiyet onu işte şimdi itiraza dönüştürsün…

Büyük ihtimalle susacaklardır.

Bakalım halkımız kendi kaderini nasıl tayin edecek ve nasıl konuşacak. Asıl olan budur.