Dünya hâli…

"Dünyanın bin türlü hâli var.", "Dünya bir kararda durmaz.", "Dünyanın işine akıl ermez." gibi sözler, her an her şeyin olabileceğini, yarının ne getirip ne götüreceğinden hiç kimsenin emin olmadığını gösterir. Bağdatlı Rûhî'nin (ö. 1605) dediği gibi dünya bir kararda dursa zevk ehli için çok rahat bir yer olurdu:

"Hoş-gûşe-i zevk idi safâ ehline âlem//Bir hâl ile sürseydi eğer ömrünü âdem."

Ama öyle olmuyor işte… Gülen ağlıyor, ağlayan gülüyor. Düşen kalkıyor, kalkan düşüyor. Gelen gidiyor, giden gelmiyor. Dünyanın bu bin bir türlü hâlinin neden böyle olduğu da pek anlaşılamıyor.

Dünyanın bu akıl almaz ahvâli üzerine birçok münevver gibi Hersekli Ârif Hikmet (ö. 1859) de kafa yormuş ve vardığı sonucu şöyle dile getirmiştir:

"Tasavvur eyledim ahvâlini çok kerre dünyânın//Nihâyet sûret-i huz mâ-safâ da' mâ-keder buldum." (bk. Hersekli Ârif Hikmet Bey, Külliyât-ı Âsâr -I- DÎVÂN, Matbaa-i Âmire, İst. 1334, s. 99)

İ. Hilmi Soykut (ö. 1974) "Unutulmaz Mısralar" (Sönmez Neşriyat, İst. 1968) adlı eserinde bu beyti şöyle açıklar:

"Dünyanın ahvâlini birçok defalar düşündüm ve en sonunda keşfettiğim hakikat şu oldu: Dünya; da' mâ-keder huz mâ-safâ formülü dâhilinde dönüp durmaktadır.

İkinci mısradaki Arapça ifade kelâm-ı kibardandır ki al safâyı ver cefâyı, safâ gelir keder gider, el için yanma nâra yak çubuğunu safânı ara gibi söz ve mesellerin mânâlarını ifade eder." (s. 661)

Aslında Hilmi Soykut'un bu açıklaması Divan şiiri geleneğine uygundur. Eski şairlerimiz genellikle zevk ehli insanlardı. Hayat felsefeleri "kederi bırak, eğlenceye bak" şeklinde özetlenebilir. Nitekim Mahmut Nedim Paşa (ö. 1883) bir beytinde şöyle der:

"Tefekkür etmeli de bu cihâna bir gelişi//Gidermeli kederi, bakmalı safâya kişi."

(İnsan bu dünyaya nasıl geldiğini düşünmeli ve kederi bırakıp eğlenmeye bakmalı.)

Hersekli Ârif Hikmet'in kişiliği ve söz konusu ettiğimiz beytin yer aldığı şiirin bütünü dikkate alındığında şairin yukarıda zikrettiğimiz beytiyle ilgili olarak İ. Hilmi Soykut'un yaptığı açıklamanın pek de isabetli olmadığı görülür. Ârif Hikmet Bey'in şeyhülislâm olduğunu hatırlattıktan sonra adı geçen 23 beyitlik "manzume"den birkaç beyit sunalım:

"Edânîye temelluk âriyet bir ömr için değmez//Bu sûretle ta'ayyüş fikrini pek nâ-becâ buldum." (Hersekli Ârif Hikmet Bey, age. s. 99)

(Gelip geçici bir ömür için alçaklara dalkavukluk etme, değmez. Bu şekilde [dalkavukluk yaparak] yaşamayı çok yersiz buldum.)

"Nedir cürm-i fazîlet kim anın erbâbını yâ Rab//Perîşanhâl ü mahzûn u hakîr ü bînevâ buldum." (age. s. 99/100)

(Allah'ım, fazilet sahiplerinin günahı nedir ki onları hep perişan, üzgün, hakir ve fakir buldum.)

"Eğer maksûd ise Hikmet nizâm-ı âlem-i dünyâ//Buna kâfî vü kâfil şer'-i pâk-i Mustafâ buldum." (age. s. 100)

(Eğer gâye dünya barışını sağlamaksa, buna Hz. Peygamber şeriatını kâfi buldum.)

Bu ve benzeri beyitler Ârif Hikmet Bey'in zevkusefa ehli bir şahsiyet olmadığını, aksine dinine diyanetine bağlı mütedeyyin bir zat olduğunu gösterir. Dolayısıyla şairin bahse konu:

"Tasavvur eyledim ahvâlini çok kerre dünyânın//Nihâyet sûret-i huz mâ-safâ da' mâ-keder buldum."

beytini "Dünyanın ahvâli üzerinde çok düşündüm, sonunda yararlı olanı almayı, zararlı olanı bırakmayı uygun buldum" şeklinde anlamak sanırım daha doğru olacaktır.

Nitekim Şeyh Sâdî de (ö.2121) "Bostan" adlı eserinde "Huz mâ-safâ da' mâ-keder" sözünü bu anlamda kullanmıştır:

"Yekî râ ki akl est ü ferheng ü rây//Gereş pây-ı ismet be-hîzed zi-cây//Be yek hürde mepsend be-rûy-ı cefâ//Büzürgân çi güftend? Huz mâ-safâ//Buved hâr u gül bâhem ey hûşmend//Çi derbend hârî tu gül deste bend." (bk. Sâdî, Bostân-ı Sâdî [Tashih ve tavzih:Gulam Hüseyin Yusufî] Tahran 1359/1980, Bâb-ı Heftüm, s. 166)

(Fazilet, terbiye, izan sahibi olan bir adamın ayağı itibardan kayarsa, bu bir tek kusur için onu cefaya layık görmemelisin. Nitekim büyükler "Safayı al, kederi bırak; iyisini al, kötüsünü bırak" dediler. Ey akıl sahibi, gül ile diken beraberdir. Niçin dikenle uğraşıyorsun? Sen gül toplamaya bak.) [bk. Sâdî, Bostan, Çeviren: Hikmet İlaydın, MEB Yayınları, İst. 2001, s.284]

Kısacası; dünyanın bin bir hâli var, doğru… Lakin bahtımız yaver gitmiyor diye feleğe küsmek yahut dikeni var diye gülü sevmemek olmaz. Olanda hayır vardır deyip dürüstlük mücadelesini sürdüreceğiz. Dikeni de olsa gülü sevmekten vazgeçmeyeceğiz. Beğensek de beğenmesek de dünyanın hâli bu…

***

ACZİMİN GİRYESE:

Her şey insan içindir, iyi de kötü de.

Hüner, görebilmektir iyiyi kötüde…

(Li-Müellifihî)

 

Yazarın Diğer Yazıları