Kapsam dışı sendikacılık

AKP ile Türkiye'de sendikal faaliyetlerce ciddi bir gerileme yaşandı.

Güvenlik ve ekonomik istikrar gerekçe gösterilerek ertelenen grevler ve sendikal faaliyete katıldığı için tutuklanan işçiler.

Tüm bunlar AKP iktidarında oldu.

Sendikanın çağrısı ile greve gittiği için işten atılan ve mahkeme kararına rağmen geri döndürülmeyen THY çalışanlarını kim unutabilir ki?

Cumhurbaşkanının grevleri ertelemek için OHAL'i kullandığını iş adamlarına anlatışı dünyanın neresinde duyulup görülmüştür.

AKP'nin sendikal karnesi her anlamda kötü.

Alternatif sendika kurup, sendikal özgürlüklerin baltalanması da yine AKP iktidarında olmuştu.

İşte bu iktidarda bankacılık sektöründe sendikal haklar da bir bir yok olup gidiyor. Bankacılık sektöründe sendikal örgütlenme çok az.

Az olan bankalarda ise ilginç şeyler oluyor.

İlk kez bundan birkaç yıl önce yerli sermayeli bir bankanın sendikaya karşı başlattığı operasyon şeytanın bile aklına gelmeyecek türden.

Yaklaşık 15 bin kişilik bir personeli olan bu banka 3 binin üzerindeki çalışanını kriz gerekçesiyle çeşitli zamanlarda işten atıyor. Kalan personeline de sendikadan çıkması için baskı yapıyor. Baskıyla 2 bin kadar personelde sendikadan istifa ediyor.

Çalışanlar direniyor ve sendikanın güçlenmesini sağlıyorlar.

İşveren banka bu durum karşısında yeni bir plan geliştiriyor.

Bu planın adı kapsam dışı. Bankada yöneticiler sendikaya üye olsa bile kapsam dışı sayılıyor. Sendika onlar adına toplu iş sözleşme yetkisi alamıyor. 

Banka 2 yılda çalışanlarının yüzde 50'den fazlasını yönetici yapıyor. Yönetici derken öyle müdür veya üst düzey değil. Mesela bankada bireysel yönetmen olan bankacıya yönetici unvanı veriliyor ve bir anda sendikal kapsam dışına atılıyor.

Bugün bu yerli sermayeli bankada sendika bu operasyondan dolayı yetki alamaz duruma geldi. Belki de bir dahaki toplu iş sözleşmesinde yetki alamayacak ve banka sendikadan çıkmış olacak.

Bu sistem öyle çalıştı ki, bunu başka bankalarda yapmaya başladı. Hatta Türkiye'nin en büyük ailelerinden birine ait banka, sırf bu yüzden o bankadan genel müdür yardımcısı transfer etti.

Yine dışardan alınan ve adı mobbingci İK müdürü olarak geçen kişi genel müdür yardımcısı olarak alındı.

Bugüne kadar huzurlu çalışma ortamı ile tanınan bankada bugünlerde huzursuzluk almış başını gidiyor. Geçtiğimiz hafta toplu iş sözleşmesi imzalayan banka, sendikasızlaştırma için de düğmeye basmış durumda.

Banka genel müdürlük ve bölge çalışanlarını kapsam dışı bırakmak istiyor. 17 bin çalışanı olan bankada bu gerçekleşirse sendikanın üye sayısı bir anda 4-5 bin kişi düşecek. Bu kişiler sendikaya üye kalsa bile hiçbir haktan faydalanamayacak.

Sendika şu an için direnmeye çalışıyor. Ne kadar başarılı olur onu bilemiyorum.

Çünkü karşılarında sadece bir banka ve holding yok bir de sendikal faaliyetlere soğuk bakan bir iktidar var.

Kapsam dışı operasyonu eğer bu bankada da başarılı olursa sendikal örgütlenme tüm Türkiye'de biter. Çünkü aynı sistemi yarın otomobil fabrikasında çalışan sendikalılar için de yapacaklardır.

"Sen bant yöneticisisin, sen boya yöneticisisin" diyerek sendikayı devre dışı bırakabilir.

Mantık olarak çok saçma. Böyle bir şey olur mu diyebilirsiniz ama maalesef Türkiye'de bu oluyor.

Bunu bir banka başardı diğeri ise başarmak için gayret gösteriyor.

Bu konuda başta Türk-İş olmak üzere tüm sendikalar ayaklanmalı ve tepki göstermeli.  Çünkü bugün bana yarın sana sözü kendilerinin de başına gelebilir.

 

Yazarın Diğer Yazıları