Yargılanacaklar

Yazdığım yazılar ve katıldığım programlar sonrası okuyuculardan ve izleyicilerden gelen geri dönüşleri çok önemsiyorum. Yaptığım hata var ise hatayı görmemi ve düzeltmemi, eksik olduğum konuda ise tamamlamamı sağlıyorlar.

Birçok konuda geri bildirim alıyorum.

İçlerinde sıkça gelenler ise "Biz bilsek ne olur", "Yazdın da ne oldu? Sanki yargılanacaklar!", "Sen neden devamlı bu konuları yazıyorsun?", "Sana bu evrakları kim servis ediyor?" soruları oluyor.

Birincisi kimse bana bir şey servis etmiyor araştırıyorum. Herhangi bir yazımda okuduğunuz en ufak detayı doğrulamak için saatlerce bazen günlerce uğraşıyorum.

Ama en önemlisi…

Değerli okuyucular sizler bilince çok şey oluyor. Siyaset artık hayatımızın her noktasına kadar ulaştı. Ev misafirliğine, kahve sohbetine, maç keyfine her alanda üç kelimeden birisi artık siyaset…

Tam da bu noktada yazdığım yazılar sizler tarafından kaynak gösteriliyor. İktidar partilerinin destekçileri dahil gerçek bilgi ve belgeye dayalı haberleri önemsiyorlar. Dikkate alıyorlar. Dinliyorlar.

"Yazdın da ne oldu? Sanki yargılanacaklar" diye soruyorsunuz ya…

Evet yargılanacaklar.

Ben tarihe not düşüyorum.

Haramileri, nüfuz ticareti ile zenginleşenleri yazıyorum. Yazmaya da devam edeceğim. Şu anda yargılanmamaları, yargılanmayacakları anlamı taşımamaktadır. Eninde sonunda bu milletin kuruşuna göz diken her kim olursa Türk adaleti hesabını soracaktır.

Buna tüm kalbimle inanıyorum.

"Sen neden devamlı bu konuları yazıyorsun? Eline ne geçiyor?" diye soruyorsunuz ya…

Ben gençlik yıllarımdan itibaren kolay bir hayat yaşamadım. Devamlı bir mücadele içerisindeydim. Sokaktan gelen ve daima sokakta olan bir gazeteciyim. Gençlik yıllarım ve sonrası Uğur Mumcu, Doğan Avcıoğlu ekolünü takip etmek ile geçti. Yön ve Devrim dergilerinin şu andaki düşüncelerimin mimarı olduğunu da açıkça söyleyebilirim.

Daha önce mücadelemi sokakta verdim. 'Biz Kaç Kişiyiz' sivil toplum platformunun kurucularından biri olarak şu anda yaşadıklarımızı ve yaşayacaklarımızı uyarmak için herkesi bilgilendirmek ve haberdar etmek için il il, ilçe ilçe gezdim. Sonunda kumpas davası olan Ergenekon davasının içine atıp susturmaya çalıştılar.

Yine susmadım bu sefer hem sivil toplum örgütünde hem de siyaset sahnesinde mücadele verdim. Şimdi ise yazıyorum ancak yine sokaktayım. Beni bir gün oylarımızı korurken görürsünüz, diğer gün haksızlığa uğramış yurttaşların yanında, bir gün EYT'lilerin mitinginde yetişebildiğim her mücadele içinde varım.

Çünkü batıyoruz.

Bu cennet vatanın tüm kazanımları yok ediliyor.

2002 yılından itibaren yaratılan sahte cennet yerini artık cehenneme bırakmak üzere. Ekonomi damada teslim edildi çöktü. Tarım konusunda kendi kendimize yeten ülke konumunda iken saman ithal eden ülke pozisyonuna düştük. Coğrafi konum gereği tehdit ve baskı altındayız. Komşu ülkeler ile sırt sırta olmamız gerekirken düşman olduk. Ateş çemberi içindeyiz. Ülke topraklarının dışı bu durumdayken üniformalı teröristleri askeriyenin içine soktular şimdi de temizlemek için şanlı orduyu bitirme noktasına getirdiler.

Mondros Ateşkesinden sonra en büyük asker terhisini yaptık.

Ülkemizin kaynakları Saray'a yakın bir avuç yağdanlıklara peşkeş çekiliyor. Bu yağdanlıklar menfi çıkarları için ülkenin geleceği veya vatandaşların yaşadığı zorlukları umursamaksızın beslendikleri kaynakları yağmalamaya devam ediyorlar. Bunları çoğunlukla nüfus ticareti yolu ile yapıyorlar. Parti üyesi, onun akrabası bunun okul arkadaşı, şunun yeğeni, bu vakıf şu vakıf...

Hepsi aynı zümre.

Biz 5 adım geri çekilmek zorundayız. Tabloya dışarıdan bir göz olarak bakmak zorundayız. Yeniden toparlanmak için, ayağa yeniden kalkmak için yapılanları bilmemiz, yağmayı ve yolsuzlukları engellememiz gerekiyor.

Nasıl yapacağız?

Vakıflara, derneklere, cemaatlere oluk oluk para akıtmayacağız. Vakıfların yönetimde bulunan iş adamı, hacı, hoca, akraba, partili her kim olursa olsun imtiyaz sağlanmasına engel olacağız.

Damatlara, çocuklara, akrabalara şirketler kurdurup araç kiralama, organizasyon gibi makyajlar ile belediye kaynaklarını yağmalatmayacağız.

Belediyenin içerisinde resmi statü ile çalıştığı halde kendisine şirket kuran, akrabasına, eşine, dünürüne, arkadaşına şirketler kurdurup belediyenin ihalelerine girip, haksız şekilde kaynakların yağmalamalarına izin vermeyeceğiz. Kaynakların ihale yöntemlerindeki açıklar ile adrese teslim edilmesini önleyeceğiz.

Parti ve kişi ayırt etmeksizin tam bu noktada bu yapılanları belgeleyip sizlere aktarmak benim boynumun borcudur.

Bitmeyecekler biliyorum.

Her dönem olacak.

Ben de her dönem ifşa edeceğim.

Bu soyguncu, yağmacı kitle bitene kadar devam edeceğim.

 

Yazarın Diğer Yazıları