Trabzonspor Başkanı Ahmet Ağaoğlu'nun görevi sadece ve sadece kamuoyunu aktarmak olan (daha doğrusu olması gereken) basına "Medya sağ olsun" diye teşekkür etmesi (!) ister istemez "Gel de yazma bakayım" dedirtmedi değil!

Nasıl dedirtmesin ki!

Spor medyasına, ille de gazetelerin spor sayfalarına göz atıldığında, sanki futbolda kulüplerin transfer haberlerini değil de, 2M'nin, yani Menajerler ile Medya'nın ortak pazarlarını okuyorsunuz!

Şeytanın avukatlığına soyunmaya gerek yok! Maalesef bu işbirliğinin, bilinen, uygulanmış yol ve yöntemleri var.

Mesela birisi şu:

Kulübün talip olduğu futbolcu için yöneticilerin menajerlerle özellikle fiyat konusunda görüşme yapıp, üç aşağı beş yukarı prensipte anlaşma sağlaması (ama henüz imza atılmaması) üzerine yöntem devreye giriyor.

Menajer bu işlerle haşır-neşir olan basın mensubunu arayıp, söz konusu kulübün futbolcuya talip olduğunu yazdırıp, başkalarının da talip olarak piyasasını arttırması için düğmeye basıyor.

Nasıl mı?

Ahmet Ağaoğlu'nun, "Medya sağ olsun. 300 bin Euro ile başlayan Rotterdam kulübü, 2 milyona çıktı. Halil Dervişoğlu aşağı, Halil Dervişoğlu yukarı, Sparta Rotterdam'a karşı bizim vermiş olduğumuz görüntü bu" demesi yanlış mı?

Şimdi, bu tamamen bir 2M arasındaki akçeleri içeren hesap işi olmayabilir. Bazı basın mensupları, "Herkesten önce haberi ben verdim. Atlatma yaptım" hesabıyla haberi servis etmiş de olabilirler. Birçok kez de böyle olması muhtemeldir.

Ancak, ama öyle, amacı böyle sonuç iyi bir kadro için doğru tercihler yapmak ve bunu da asgari bedelle gerçekleştirmek isteyen kulüp için (Trabzonspor örneğinde olduğu gibi) sonuç hüsranla bitmektedir.

Ahmet Ağaoğlu'nun önce; "Ne pahasına olursa olsun bu oyuncuyu alacaklar, izlenimi verildi. Hollandalı yöneticilerle  pazarlığa oturmak dünyanın en zor işi. 300 bin ile 500 bin arasında bedel düşündükleri oyuncu için bir anda 2 milyona çıktılar" diyerek ardına eklediği sonuçtaki gerçek gibi:

"Bizim öyle bir para verme şansımız yok. Orada teşekkür edip, masadan kalktık."

O ki, Ahmet Ağaoğlu'nun, bana göre haddini ve hududunu bilmeyen bugünkü medyayı tarifi üzerinden yola çıktık; "Bu kadar etkin ve yetkin iseniz, Abdulkadir, Yusuf'un da, ismini sirküle ederek, bunların değerlerini Avrupa da yükseltelim" şeklinde çağrısı yapması ben diyeyim "gücünüz buna da yetsin", siz söyleyin "biraz da kulüplere, Türk futbolcularına çalışın" demek değil de nedir?

Ez cümle:

Basın kamu, yani bütünün tamamı adına görev yapar. Genel de birilerinin, futbolun transfer döneminde de menajerlerin adına değil.

Yaparlarsa ne diyeceksiniz? Denebilecek bir şey yok. Yazanı ile gazeteye, internete ya da televizyona koyanı ile bir beklentinin, bir hesabın, bir parçasıdırlar vesselâm.

Tabii, "sözüm meclisten dışarı" ya da, "istisnalar kaideyi bozmaz" diyerektir bu yaptığımız eleştiri. Ancak maalesef böylesine kötü bir tezgâhın da görüntüsü basında yer almıyor değil!

Trabzonspor başkanı Ahmet Ağaoğlu'nun, Halil Dervişoğlu transfer çalışması üzerinden yaptığı, "Anlayana sivrisinek saz" babından eleştirisi de, benim "2M ortaklığı" başlığını attığım bu görüntünün dolaylı olarak bir tarifidir!