Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Siyasi çıkar için ümmet bölmek!

Erdoğan, yeni parti kurma hazırlığında olan Ali Babacan'a "Ümmeti parçalamaya hakkınız yok... Dava terk edilmez" demiş.

Bu söylemlerdan çıkarılan sonuç; biz parti değil ümmetiz, o nedenle başka parti kurmak ümmeti parçalamak anlamına gelir. Ayrıca bu ifadeler bizi AK Parti'yi terk etmek de davayı terk etmek gibi bir sonuca götürür.

Bir partiden ayrılıp bir başka parti kurmak 'ümmeti böler' demenin doğal sonucu kendi partisi dışındakileri ümmetin dışında görmek demektir. Gerçekte bu söylemin bizzat 2001 yılında kurulan bir parti 'ümmet benim, dava benden ibaret' diyorsa AK Parti'den önce ümmetin nerede ve davanın da kimlerle olduğu da ortaya konulmalıdır. Aynı mantığın gereği olarak ümmeti ve davayı o zamanlar kimlerin terk ettiğinin de açıklanması gerekir.

Diğer yandan partideki ayrışmayı siyasetten çok dinî gerekçelere bağlanması da AK Parti'nin kuruluş ilkelerine tersdir. Nitekim o zamanlar "AK Parti, dinî bir teşekkül, İslâmcı bir parti değildir; böyle bir iddiamız yoktur." Diyenler de kendileriydi.

Ümmetin durumu!

Müslüman halklar kendi toplumları içinde mezhep mezhep, cemaat cemaat, tarikat tarikat bölünmüş ve ayrışmış durumdadır. İslam devletleri de uluslar arası arenada siyonistin yanında olup olmama ölçütüne göre ayrışmıştır. Arap dünyasında birçok devlet, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak ilan eden ABD'nin, Golan Tepelerini iltihak eden İsrail'in yanında olduklarını açıklamış durumdalar.

Hazreti Muhammet'in yolundan giden Müslümanların tümü ümmeti oluştururlar. Ancak müslüman siyasetçiler "ümmet" denildiğinde yalnız kendi mezhep/cemaat/tarikat mensuplarını anlamaktadır. Herkes kendi dini fraksiyonunun birliğine "ümmet" der haldedir. Birileri sözgelimi ümmetten yalnızca "İhvanı Müslim" mensuplarının birlikteliğini anlarken bir başkaları ümmetten DAEŞ'i anlamaktadır.

Bu yüzden ümmeti kendinden ibaret gören DAEŞ gibi unsurlar, Sisi gibi diktatörler, Prens Salman gibi Müslümanlar gerçekte ümmetin kendisinin dışındaki unsurlarına kafirlere bile yapılmayacak muameleyi yapmaktadırlar. 

Bugün Filistin'e karşı Mısır/BAE/Suudiler İsrail ve ABD'nin yanındadır. Kürenin üzerinde Trump'la birlikte el ele verenler bunun en müstesna örneğini vermektedirler. Fiilen ümmetin bir kısmı diğer kısmına karşı siyonistlerle el birliği yapmaktadır.

Halen bugün Yemen'de, Irak'ta, Suriye'de, Libya'da ümmetin bir kısmı diğer kısmına karşı savaşmakta ümmetin kanı sel gibi akmaktadır.

Ümmet arz üzerinde fiilen ve resmen darma dağınıktır. Herkesin ümmet algısı ve müslüman algısı kendine göre biçimlenmektedir. Müslümanların dünya üzerindeki hali pürmelali budur.

Müslümanların kendi dışındakiler bir yana kendi içlerindeki kavga, bölünmüşlük ve mücadele daha da büyüktür. Ümmet gerçek anlamda İslam düşmanlarıyla değil kendi ülkelerinde kendi aralarında mücadele etmektedir.

Müslüman ülkelerin tamamında siyasal İslam'ı temsil ettiğini iddia eden partiler, mezhepçiler, cemaatler ve tarikatlar birbirleriyle kanlı bıçaklılar. Birbirleriyle savaşan İslamcılar, birbirlerine kendi ülkelerini cehenneme çevirmektedirler. Sonuçta Sisi'lerin iktidarı için Mursi'ler mahkeme salonlarında ölmektedir.

Çünkü bu tür ülkelerde mantık şudur: Buralarda önce iktidar ümmettir sonra ümmet davadır daha sonra dava partidir en sonunda da parti, parti liderinden ibarettir. Parti, iktidar, dava kavramları sonuçta liderde tecessüm etmektedir. Bu durum lider eşittir ümmet sonucunu çıkarır.

Bir parti siyasi çıkarını ve iktidarını sürdürebilmek için ümmet, millet ve dava gibi kavramları kendi tekelinde ilan etmesi bu kavramları işlevsiz bırakır.

Partilerin kendi dışındaki siyasi oluşumları şeytanlaştırarak sonuç almaya çalışmalarından daha büyük siyasi yanlışlık yoktur.

Buna siyasi çıkar için ümmeti/milleti bölmek de dahildir.

Başka partilerin kötü olmasını kendi partilerinin iyi olmasının gerekçesi olarak gösterenler hem ahlak hem zeka hem de siyaset fukarasıdırlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları