Satacak bir şey kalmayınca halkın cebine göz diktiler

16 yıllık AKP iktidarında kamuya ait neredeyse tüm fabrikalar, arsalar ve kullanım hakları özelleştirme adı altında satıldı.

Neler satılmadı ki? Türk Telekom'dan tutunda TÜPRAŞ'a, PETKİM'e kadar en önemli tesislerimiz birkaç yıllık karı karşılığında satıldı. Gerçi Telekom'u da doğru dürüst satmayı beceremediler ama sonuçta devletten çıktı.

Yıl 2019 ve devletin kasası bomboş. Bütçe her ay açık veriyor.

Nedeni belli harcamalar gelirlerden daha fazla.

Eskiden bu açık bir şeyler satarak karşılanıyordu. En son evdeki gümüşler de satıldı misali elde avuçta bir şey kalmadı.

Bol bol borçta bulunamıyor. Türkiye'nin kredi notu neredeyse tüm derecelendirme kuruluşları tarafından düşürüldü.

AKP kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimini yok hükmünde görüyor.

Sen yok sayıyorsun ama sana borç verenler saymıyor. Türkiye gibi ülkelere emeklilik fonlarının yatırım yapması çok önemli. Onların da şartları belli. Belirli kredi notuna sahip olmayan ülkelere paramızı yatırma diyor.

Anladınız mı kredi notu neden önemliymiş.

Sen kalkıp yok hükmünde görüyorsun! Bu saçma düşünceyi şöyle bir örnekle açıklayayım.

Bankaların kendi aralarında kurdukları bir kredi sistemi var. Adına KKB diyorlar. Türkiye'de cebinde kartı ve banka ile işi olan herkese not veriyor bu kuruluş. KKB notun senin bankalardaki itibarın aynı zamanda.

KKB notu iyi olana banka tüm kapıları açıyor. Kredi mi al, kart mı ve daha birçok şeyi hemen sana sunuyor.

Kredi notu kötü olanları ise kapıdan çeviriyor.

Şöyle bir soru sorayım: Şimdi kredi isteyen ve notu düşük olan bir şahıs Kredi Kayıt Bürosu (KKB)'ye rest çekip "notu benim nazarımda yok hükmünde" diyebilir mi?

Tabii ki der ama kendi kendine söyler. Çünkü ihtiyacı olan krediyi alamaz.

Türkiye'nin kredi derecelendirme kuruluşlarıyla sorunu böyle.

VATANDAŞI CEBİ

AKP iktidarı çarkı döndüremiyor. Hani Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir sözü vardı ya tulumbaya su koymak. İşte o tulumbaya konulacak kadar bile su yok. Borç alınamıyor. Ne yapılması lazım?

Vatandaşın cebine el atılmaya başlandı.

Vatandaşta da doğru dürüst para yok. Elinde üç beş kuruşu olanlara yüklenmeye devam.

Yurtdışına çıkış harcı 15 TL'den 50 liraya çıkartıldı. Bu cumhurbaşkanının yetkisiyle 150 liraya kadar çıkacak. Yine yurtdışından getirilen cep telefonu harcı dün 1500 liraya çıkartıldı. Bu harç yılbaşında 150 liraydı.

Yine yurtdışıdan internet üzerinden yapılan alışverişlere vergi kondu. 17 Euro olan muafiyet kalktı. 1 dolarlık bir şey alsanız dahi ona vergi ödeyeceksiniz.

Sigara ve alkole yine ek vergi konuldu.

Daha bunun gibi onlarca şeyden üç beş toplamaya çalışılıyor.

Bunlarla ekonomi ne kadar dönebilir ki?

Elbette bunlarda yetmeyecek.

Yakında daha farklı vergiler icat edilip getirilecektir.

Bana göre iktidarın hedefinde bankada yatan yabancı paralar var ve onlara ciddi bir vergi getirilebilinir.

Sonuç olarak her şeyi satıp tüketen bir iktidar sonunda elini vatandaşın cebine atmaya başladı.

 

Yazarın Diğer Yazıları