"İhanetin bedeli" ve aklıselim…

Recep Tayyip Erdoğan, AKP Genel Başkanı olarak, İl Başkanları Toplantısı'nda, yeni parti iddiaları konusunda,  "Birileri parti kuruyormuş, hiç bunları kafanıza takmayın. Çok içimizden ayrılıp parti kuranları gördük. Şu anda sorsam adını sanını hatırlamazsınız. Bu işler böyledir. Bu tür ihanetlerin içerisinde olanlar bu işin bedelini de ağır öderler." dedi.

"İhanetin bedelini ağır öderler" sözünden "partiye ihanet" anlaşılıyor…

Öncelikle belirteyim ki Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül ve ekibi arasında tercih yapmak gerekse, yani başka hiçbir ihtimal bulunmasa, "Tayyip Erdoğan" derim ama işin doğrusu, "partiye ihanet" diye bir suç yoktur!

***

Gül ve arkadaşlarının başka bir suçu varsa, bunların parti kurmak istedikleri zaman gündeme getirilmesine itibar edilmez, çünkü her vatandaş, üye olduğu bir siyasi partiden istediği zaman ayrılabilir başka bir parti de kurabilir. Bu, bir anayasal haktır.

Yeter ki yeni siyasi parti, yabancılarla işbirliği içinde ve onların emelleri doğrultusunda kurulmasın! Böyle olsa bile bu konuda hüküm vermek yargının görevidir, siyasi rakiplerin değil. Tabii sadece yeni parti kuracaklar için değil AKP için de aynı iddia söz konusudur. AKP, ABD'den gönderilen gizli bir belgeyi program yaparak kurulmuş bir partidir.

Bir de şu var ki, Erdoğan, Abdullah Gül'ün, Cumhurbaşkanlığı'nda görev süresi dolmasına üç gün kala parti kurultayını topladı ki Gül genel başkanlığa aday olamasın. Yani arkadaşına yanlış yapan Erdoğan idi...

***

Gelelim asıl konuya…

Erdoğan, özetle "S-400'ler gelmeye devam ediyor. Nisan 2020'de bu sistemleri aktif olarak kullanmaya başlayabileceğiz. Rusya ile her türlü anlaşmamızı yaptık.  F-35 vermiyor musunuz? Peki... O konuda da tedbirlerimizi alırız başka yerlere döneriz. Artık kendimize ait sondaj gemilerimiz var. Orada aramaları yapan gemilerimiz var bize ait. Onlar bölgede çalışıyor. Biz iki bin yıllık tarihe sahip Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz.

Elbette eksiklerimiz, hatalarımız olabilir. Ama hiç kimse samimiyetimizden, gayretimizden şüphe edemez. ABD ile Suriye sınırları boyunca güvenli bölge oluşturmaya yönelik görüşmeler ne şekilde sonuçlanırsa sonuçlansın Fırat'ın doğusundaki terör koridorunu paramparça etmekte gayretliyiz.

Suriye'nin kuzeyindeki aklıselim sahiplerine sesleniyorum gelin bu PYD denen işbirlikçi zalim örgütü bir an önce tasfiye edelim." diye konuştu.

***

Bu konularda genel olarak Tayyip Erdoğan'ı her vatandaşın desteklemesi gerekir. Çünkü bunlar devlet politikasıdır. Yalnız Erdoğan, neden "hiç kimse samimiyetimizden, gayretimizden şüphe edemez" demek ihtiyacını hissetti?

Öyle ya Suriye sınırı boyunca güvenli bölge kurmak, PYD'yi 30 kilometre güneye iterek kabul etmek anlamına gelmez mi?

Ayrıca "Suriye'nin kuzeyindeki aklıselim sahipleri" kimdir, kim olabilir?

ABD mi, PYD mi, Özgür Suriye Ordusu mu, kim?

Türkiye-Suriye sınır boylarının daha iç savaş başlamadan bir İsrail firmasına 49 yıllığına devredilmek istenmesi de unutulmuş değildir!

Aklıselim, Suriye'nin kuzeyi konusunda Suriye devleti ile birlikte hareket etmeyi gerektirirdi.

***

Bu arada, Anadolu Ajansı, "İran Devrim Muhafızları Ordusu'na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, Suriye'nin Deyrizor ilini ziyaret etti. İran destekli yabancı terörist gruplarla görüşen Süleymani, 'ABD'ye karşı savaşa hazır olun' mesajı verdi." başlıklarıyla bir haber yayınladı.

Türkiye, devlet ajansının bu haberiyle, Suriye'nin kuzeyinde, ABD'yi desteklemiş olmuyor mu?

Yoksa İran, "Türkiye destekli terörist gruplar" dedi de ona mı cevap veriliyor?

Bu durumda aklıselim sahibi kim?

 

Yazarın Diğer Yazıları