"Yasal ama meşru değil"

Başlığa çıktığım bu laf Prof. Dr. Mithat Baydur'a ait. Anlamışsınızdır, kayyım atamalarıyla ilgili. Yani görevden almalarla. Bu durum üç ilin belediye başkanlarıyla kalmadı.

Medyamızın satır aralarında kaynattığı, ve de tamamen sansür uyguladığı işlemler devam etmekte. HDP'li bazı belediye meclis üyeleri de birer birer kapının önüne konmakta.

Kurban tabiriyle bunlar "büyükbaş olmadığından" yerlerine ikame yapılmıyor.

Hangisi doğru

Bu arada ekranlarda yeni bir akımın doğduğunu fark ediyoruz. Öncülük iktidar yanlılarında. Bunların gerçek fikri olduğuna inanmıyorum. Emir-komuta zinciri. Bir zamanlar meslektaşım Mustafa Dolu'nun dediği gibi, bunlara "eller kalkacak" denmesi yeterli. Hepsi hazır kıta. 18 yıldır aynı sistemle yönetiliyorlar.

Bunlara yakın dönemde katılanlar da var. Örneğin Emre Cemil Ayvalı. Bu gencin bir başka özelliği karşıt görüşlüleri konuşturmaması. Diğer tarafı söylenenleri çarpıtması. CHP'nin 26. dönem milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, "Yahu ben öyle laf etmedim" dese de Ayvalı'nın umurunda değil. İşine geleni söylemeyi sürdürüyor.

Sakalına alışmıştık

Emre Cemil ayrıca biraz da hakaretamiz. Yaşı küçük ama egosu fazla şişkin. Pek çok sinir bozanı solladı gitti.

Aynı tartışmada Prof. Dr. Atıcı'yı tanımakta güçlük çektik. Göbeğine kadar uzattığı sakalını kesmişti. Ancak görüntü olarak yadırgadığımı söyleyeyim. Sakal-bıyıksız bir ailenin ferdiyim. Genelde her gün tıraş olmayı prensip edinmişimdir. Tüm aile fertlerinde de böyleydi.

Gençlerimizde durum değişti. Saç uzatan, sakal bırakanların sayısı ikiye çıktı.

Netice

Gelelim Mithat Baydur hocanın müthiş yorumuna; "Yasal ama, meşru değil." Bildiğiniz gibi görevden almaların dayanağına kulp taktı. Bunların azledilmelerine cevaz veren kanun maddesi yok. Sadece KHK'ya -Kanun Hükmünde Kararname- dayanılmakta.

KHK da tek adam kökenli. Yani Erdoğan'ın ağzından çıkan bir "emir demiri keser"den ibaret.

Dikkat edin, üç başkanın görevden alınmaları için "haksızlık yapıldı" demiyorum. Daha doğrusu diyemiyorum. Çünkü, haklarında kesinleşmiş tek dava bulunmuyor.

Mithat Baydur'un serzenişi bu yüzden. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz; "Adli mekanizmayı hızlandırmak şart. buna mecburuz..."

***

İklimciler

++++

Uzman kabul edilenlerin durumu ilginç. Yıllar yılı baş tacı yapılanlar jeologlar sınıfındandı. Deprem hattında olan ülkedeyiz. Bu nedenle, bu takımın önemi fazla değişmiyor.

Şimdi yeni bir meslek grubu revaçta. Mesela Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu ve meslektaşlarını fazla görür hale geldik. Genelde iklim değişikliğini anlatıyorlar.

Bire bir

Şimdi sözünü edeceklerim tamamen gözlemlerime dayanmakta. En düşünülecek yanımız suyu biriktirmeyi hiç akıl etmememiz. Çocukluğumun ve ilk gençliğimin geçtiği evde hem terkos hem tulumba sistemi vardı. O asırlık mesken hâlâ ayakta. Ve iki kaynağı da kullanılmakta.

Eski evlerde sadece kuyu yoktu. Bahçelerinde çeşit çeşit ağaçları da mevcuttu.

Kuleler

Washington DC. günlerimde bir ara Florida'ya da gittim. Otobüs yola devam ederken ilk dikkatimi çeken otobandaki sayısız "su kulesi" oldu. Amerikalı uzun yıllar önce bu işi akıl etmişti.

Kullanılan özel sistemle sadece yağmur suları toplanıyordu. Bizde ise Güven İslamoğlu her gün feryat ediyor; "Akan sularımızı kirletmeyin, aşırı tüketmeyin." Dinleyen var mı?

Doğal kaynaklar

Bana göre en lezzetli kaynak suları Türkiye'de. Karadeniz ve Bursa yöresi en faydalıları.

Kişisel olarak "tek geçtiğim" Munzur suyu. CarrefourSA'da yıllar yılı satıldı ve ben de aldım. Birdenbire piyasadan çekildi. Teröre bağlıdır. Oysa bölge insanının geçim kaynağıydı. Yöre TIR'larına da iş sahasıydı.

Geleceğin savaşları

Pek çok kişinin hemfikir olduğu konu, geleceğin savaş sebeplerinin başını su çekecek. Hatırlayın, bölgemiz şu andaki kaosa girmeden önce yapılanları. Bir yandan Saddam Hüseyin diğer taraftan Hafız Esad bizi tehdit ediyorlardı; "baraj kapaklarını açın" diye.

Teklif

Mikdat Kadıoğlu'nun bir önerisini mutlaka yazacağım; "Bir an önce şehir meteorolojisini geliştirmek mecburiyetindeyiz." Gün gelecek, o su kulelerine ve göletlere gerçekten ihtiyacımız olacak...

...

GÜNÜN SÖZÜ

En çok anlamak yoruyor bizi. Fernando Pessoa

 

Yazarın Diğer Yazıları