Milletin parasına göz dikmek!..

Bu konuyu bu köşede o kadar çok yazdım ki!

Defalarca yazdım yine yazacağım.

Bazı bankalar milletin parasını çalıyor.

Evet! Açık ve net bir şekilde.

Kendine güvenip gelen mevduat sahiplerinin parasını bildiğiniz çalıyor.

Bu hırsızlığa da vadesiz adını veriyorlar.

En büyük hırsızlık bu ay oldu.

Hem Kurban Bayramı hem de 30 Ağustos Zafer Bayramı tatili nedeniyle vatandaşın parasını çaldılar.

Kurban Bayramı tatili cuma günü başladı.

Kendini bilmez banka bölge müdürleri çalışanlarına önce tatlı bir mesaj attı:

Cuma candır! Siz anladınız!

Cuma'nın can olduğunu anlayıp da bölge müdürünün gerçek fikrini anlamayanlara ikinci elektronik posta geldi.

Bu kez dil daha tehditkâr: Cuma'nın önemini yerine getirmeyeni bir kenara not edeceğiz!

Sanırsınız ki, Cuma gününün kutsallığından ve namazdan bahsediyor.

Bahsettiği kaç müşterini kandırıp sana güvendiği ve emanet ettiği parasını vadesizde yani boşta tuttuğu.

Bazı bankalar bunu yapıyor. Müşterilerin birkaç günlük tatil olan dönemlerde parasını vadesizde tutuyor.

Bunun yaparken de müşteriyi aldatma yöntemine başvuruyor. Bu yöntemler arasında vade tarihini bayram dönüşü başlatıyor. Buna valörlü atlama deniliyor. Müşteri başladı sanıyor.

Bir başka yöntem ve en çok kullanılan ise pazartesi daha yüksek oran vereceği. Ortada daha yüksek bir oran yok. Olsa dahi 4 gün paranın boşta kalması nedeniyle müşteri zarar ediyor.

Geçen ay bir yazımda bir bankacı bayanın elinde 5 milyon vadesiz yazan kâğıt ile oynayıp göbek attığı videoyu yazmıştım.

Bu mu sizin bankacılığınız?

Faizlerin yüzde 20'ye yaklaştığı bir dönemde vatandaşın parasını bir iki gün bedava kullanmayı kar bilen basiretsiz yöneticiler var.

Gerçekten çok yazık. İnsanları aldatarak, kırk yalanı uç uça ekleyerek elde edilen üç kuruş kar ve bunun sonunda gelen başarı.

Türk bankacılığı buna mı kaldı?

Çoluğunuza çocuğunuza helal kazanç yedirin. İnsanları aldatarak parasını tırtıklayarak sağlanan bir başarı(!) ile elde edilen maaş ya da primden hayır göreceğinizi mi sanıyorsunuz?

Türkiye'nin yaşadığı zorlu süreçte gerçekten büyük çaba sarf ettiğine inandığımız BDDK nerede?

Neden buna müdahale etmiyor?

Belirli bir miktarın üzerinde hesapta duran paraların fonda işletilmesini zorunlu kılabilir. Bu kadar basit! Bunu bazı bankalar kendiliğinden yapıyor. 2 bin liranın üzerindeki tüm paralara faiz işletiyor. Faizi günah sayıp istemeyen almaz. O kadar basit! Zaten faiz hassasiyeti olanlar genelde katılım bankalarına yöneliyor.

Türkiye Bankalar Birliği ne yapıyor? Kendini bilmez birkaç yöneticinin başlattığı "Cuma Candır", "Cuma to Pazartesi" ad verilen ahlaksız yöntemlere neden müdahale etmiyor. Bankaların itibarı yerle bir olurken, hani şu bizim boynumuzda Demokles'in kılıcı gibi duran bankaların şan ve şöhretlerini koruyan o maddeyi neden bu hırsızlar için devreye sokmuyorsunuz.

Bunlar bankaların ve bankacılığın itibarını bozuyor. Vatandaş bu insanların varlığı yüzünden banka şubelerine girmeye korkuyor. Bankacıyı tehlikeli insan olarak görüyor.

Bu işi namusuyla yapan banka ve bankacıların ne günahı var?

Son olarak bu iki yerli sermayeli bankanın ana hissedarlarına sesleniyorum:

Konuyu takip etmeye devam edeceğim.

 

Yazarın Diğer Yazıları