Kuzey Irak ve Pençe operasyonu

1980 de başlayan, 8 yıl süren Irak-İran Savaşı'nın ve ardından Kuveyt'in işgalinin birer Amerikan projesi olduğu ileri sürülüyor. Savaş sırasında Amerikalılar bölgedeki hedeflerine hizmet etmek amacıyla Irak'ın kuzeyinde otorite veya güç boşluğu oluşturmaya çalıştılar. Saddam, 1986-88 yılları arasında Irak'ın kuzeyindeki Kürt gruplarına İran'ın yanında yer aldıkları gerekçesiyle saldırılar başlatmıştır. En önemlisi 16 Mart 1988 de Halepçe'de Enfal Hareketi adlı isyanı bastırma operasyonunda hardal ve sinir gazı gibi sarin kimyasal kullanıldı ve bölgede otorite boşluğu daha da genişledi. Bazılarına göre, aynı gerekçelerle sözü edilen kimyasalın İran tarafından kullanıldığı da iddia edildi.

I. Körfez Savaşı'nın ardından 1991'de ABD, Irak'ta 36. paralelin kuzeyinde uçuş yasağı ve güvenli bölge ilan etmesiyle bölgeye hem PKK yerleşti, hem de günümüzdeki Kürt özerk bölge yapısı oluşturuldu. Kürt Yönetimi, 2003'teki II. Körfez Savaşı sonrasında daha da güçlendi ve 1 Mart tezkeresinin TBMM'den geçmemesi, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminin (IKBY) meşruiyet kazanmasına ve PKK'nın Kuzey Irak'ın bazı noktalarına yerleşmesine yol açtı. Türkiye bu çerçevede uzun yıllardan beri bölgede faaliyet gösteren terör örgütleri ile ilgili sürdürdüğü mücadele kapsamında hem Irak Hükümeti hem de iki bölgeye ayrılan IKBY'ye sunmuş olduğu teklifler cevapsız kalmıştır. Terör örgütlerinin bertaraf edilmesi için ne kendileri ne de Türkiye ile birlikte ortak hareket etmeye yanaşmamışlardır.

Son günlerde "Baghdad Today News" ajansı, bölge ile ilgili iki önemli haber yayınladı. İlkinde, ABD ve Almanya'nın öncülüğündeki uluslararası ittifak tarafından yapılan açıklamada, biri Erbil'de, diğeri Süleymaniye'de olan peşmerge güçlerinin tek çatı altında toplanmadıkları takdirde her türlü yardımların kesileceği yer almıştır. Buna ancak şu denir, kendi ayırdı, kendi birleştirmeye çalışıyor! İkincisi ise, adı açıklanmayan IKBY yetkilisinin aynı ajansa PKK'nın bölgedeki karargâhları hakkında vermiş olduğu bilgilere göre; PKK'nın en büyük karargâhının 1990 yılından beri Türkiye, İran ve Irak arasındaki sınır üçgeninde yer alan Kandil Dağıdır. Burada örgütün siyasi ve askeri komutanlığı bulunmakla birlikte hastane, alışveriş merkezleri gibi her türlü ihtiyaçları sağlanmaktadır. İkinci karargâh, Musul vilayetine bağlı Sincar ilçesi ve üçüncüsü ise, Musul'un doğusunda Mahmur ilçesindeki Karaçok Dağındadır. Öte yandan Erbil-Dohuk arasındaki Soran ve İmadiye ilçeleri yakınlarında PKK'nın silahlı güçleri yer almaktadır.

25 Eylül 2017 tarihinde Kürdistan Bölgesel Yönetiminin yapmış olduğu bağımsızlık referandumuna karşı harekete geçen Irak ordusu,16 Ekim 2017'de Kerkük, Diyala, Salahaddin'de bulunan ve çoğunluğu Türkmenlerden oluşan ihtilaflı bölgelerin merkezi hükümetin kontrolüne geçmesine rağmen, aynı bölgeler içerisinde yer alan ve PKK'nın ikinci önemli karargâhı olan Sincar'da kontrolü sağlayamamıştır. Bu durum hem Fırat'ın doğusu, hem de Türkiye'nin güney doğusu için sorun teşkil etmektedir.

Bu arada, Kürdistan Yurtsever Partisi (KYB) mensubu olan bir yetkilinin açıklamasına göre, PKK, Sincar'da güvenliğin korunması için üç binden fazla Yezidi savaşçıyı da askeri eğitime tabi tutmaktadır. Bilindiği gibi Sincar, Fırat'ın doğusuyla Kandil arasında lojistik ve stratejik bir nokta teşkil etmektedir. Irak Merkezi Hükümetinin ve IKBY'nin bilgileri dâhilinde göreve gelen Sincar Kaymakamı Muhammed Khalil'in 13 Ağustos 2019 da yapmış olduğu açıklamada, Sincar'ın PKK terör örgütünün kontrolünden kurtarılması ve ABD öncülüğünde Bağdat ve Erbil tarafından Sincar'da güvenli bölgenin oluşturulmasının gerekli olduğu bildirilmektedir. Kaymakam, ayrıca PKK'ya karşı Irak Merkezi Hükümetinin bölgede güvenliğin sağlanmasındaki rolünün de gerekli olduğunu vurgulamıştır. Böylece yerleşim bölgelerinden uzaklaştırılan Yezidilerin dönmeleri de teşvik edilecektir.

Bazı Arap medyasında,  Sincar'ın sadece Irak yasalarına saygı göstermeyen PKK'lılar için güvenli bölge olduğu ve teröristlerin haraç alma ve adam kaçırma gibi her türlü yasa dışı eylemler yaptıklarına dair haberler yayınlanmaktadır. Türkiye'nin uzun yıllardır PKK ile yaptığı mücadele kapsamında 1990'lı ve 2000'li yıllarda birkaç kez adı geçen terör örgütünün tamamen bertaraf edilmesi için fırsatlar yakalanmıştı. Gerçekleşmemesinin nedenlerini başka bir yazımda ele alacağım.

Son zamanlarda TSK'nın uzun soluklu Pençe operasyonlarından olumlu neticeler alınmaktadır. MİT ve TSK'nın ortak çalışma ve operasyonları sonucunda PKK'nın Kandil Dağında eğitim faaliyetleri için kullandığı bir binanın imha edildiği ve binada kırmızı bültenle aranan teröristlerin de bulunduğu bildirilmektedir. Fırat'ın doğusuna yapılacak yeni bir operasyonun başarısı, PKK'nın Sincar ile irtibatını tamamen kesecektir.

 

Yazarın Diğer Yazıları