Fırat'ın doğusunda İsrail modeli garnizon devlet!

Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi sonrası yapılan basın toplantısında Tayyip Erdoğan, "Suriye'de siyasi çözüm umutlarını yeşertecek önemli kararlar aldık" dedi ama ortak bildiride de belirtilen "Suriye'nin toprak bütünlüğü"nün korunması sözü havada kaldı!

Zira Putin ve Ruhani, ABD'nin Fırat'ın doğusunda işgalci olduğunu söylediler ama Putin ilaveten, Trump'ın Suriye'den çekilme kararına atıf yaptı!

Fiili durum nedir peki?

ABD çekilmiyor, Fırat'ın doğusuna silâh yığınağı yapmaya devam ediyor. Bugüne kadar gönderdikleri silahlar 30 bin TIR civarında...

Peki burada kurdukları ordunun sayısı ne kadar?

Önceleri 60-70 bin deniliyordu. Sonra 100 bine çıktığı ve 10 bin kişinin daha eğitilmekte olduğu açıklandı!

Geri hizmette bulunanları çıkarırsanız, ortalama olarak üç PKK/PYD'liye bir TIR silah ve teçhizat düşüyor!

Peki bu silahlar çok fazla değil mi?

Nejat Eslen diyor ki "ABD burada, 'pre positioning' yani 'önceden depolama' uyguluyor. Soğuk savaş döneminde NATO ilkelerinde yaptıkları buydu. Gerekirse, kendi ordusu ile müdahale edebilmek için önceden silah ve teçhizat yığınağı yapmak. Bunu uyguluyorlar."

***

Rusya ise Suriye savaşını bitmiş görüyor. Savaş bitmişse, İdlib ve Fıtrat'ın doğusu ne olacak? Rusya, İdlib'e mutlaka müdahale edileceğini söyledi. Fırat'ın doğusunu ise Trump'ın kararına bıraktı. Böylece Rusya ile ABD arasında bir paylaşım anlaşması olduğu biraz daha netleşti.

Türkiye ise hala 30 kilometre derinlikte bir güvenli bölge oluşturmanın derdinde! Bu da, Fırat'ın doğusundaki PKK/PYD yapılanmasına dokunulmayacağının göstergesi. Erdoğan'ın "ABD ile iki hafta içinde anlaşma sağlanamazsa Türkiye, sınır boyunca güvenli bölgeyi oluşturacak" sözlerinden de bu anlaşılıyor. Fakat güvenli bölge, gerçekte ABD'nin göz yumması ile kurulursa bu durum zafer gibi sunulacak ve belki de bu havayla baskın seçime gidilecek! Böylece PKK/PYD devletine onay verilmiş olacak!

Zaten, Putin de Anayasa Komisyonu için Türkiye'nin bir kişiye itiraz ettiğini, sonra bu itirazı kaldırdığını ve anlaşma sağlandığını söyledi. Türkiye PYD'nin, Anayasa Komisyonu'na katılmasına karşı çıkıyordu. Şimdi itiraz kaldırılmışsa, bu PYD'yi tanımak anlamına mı geliyor?

***

Süleyman Soylu ise "700 PKK'lı kaldı", "600 PKK'lı kaldı" diye rakam veriyor. İyi de bu iş artık terörle mücadele boyutundan çıktı; PKK, Suriye'de 110 bin kişilik ordu haline geldi!

Hani terörle bir yere varılamazdı?

Bunu söyleyenler, İsrail'in terörle kurulmuş bir devlet olduğunu örtüyordu! Üstelik terörle devlet olan İsrail'in bu tecrübesi, önce Barzani devletine şimdi de Suriye'deki PKK/PYD yapılanmasına aktarıldı.

Türk halkı ise kendi sınırında 30 kilometrelik bir güvenli bölge kurulması ile avutuluyor. Üstelik o da kesin değil. Büyük ihtimalle, ABD, "PYD devletine dokunmayın biz de size güvenli bölge kurma fırsatı tanıyalım" diyor.

***

Sonuçta, ABD, önceden depolama yaptığı Fırat'ın doğusuna yerleşerek, yeni bir İsrail devleti daha kurmuş olacak.

Sonra da bu devleti istediği zaman Türkiye'ye ve bölge ülkelerine karşı bir garnizon devlet olarak kullanacak. 

Erdoğan, "Suriye'nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG/PYD'dir. Bu ülkedeki PKK, PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir" diyor ama uygulamada bu varlığı kabul etmiş olmuyor mu?

Hem de "Nihai hedefimiz Suriye'nin kuzeyinde bir barış koridoru tesis ederek ülkenin bölünmesini engellemektir" diyor. Güvenli bölge kurmak da Suriye'yi bölmek değil mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları