Nerede eski balıklar

Salı günü balık almaya gittim. Adını taşıyan pazarda üç satıcı kaldı. Az ama çeşidi bol yerde bu kez hayal kırıklığına uğradım. Avuç içi kadar o da çiftlik çipuralarının tanesi 13 liraydı. Bir kişi 3-4 tanesini rahat yer. Bir aileye maliyetini düşünün. Çingene palamutunu sormayın. Bırakın çiftini teki bile yoktu.

Genelde alışveriş  ettiğim balıkçıya sordum; "Abi almamız mümkün değil, el yakıyor" dedi.

Bizimkiler hamsici. Önce onların arzusunu yerine getirdim, sonra da benim tercihimi gerçekleştirdim. Tekir aldım, biraz iriceydi. Yanına kırmızı turp, kıvırcık ve roka ilave edince herkes mutlu oldu. Bu ekibe bölgenin kedilerini de dahil ettik.

Sözde en ucuz tarifeden gittik. Ekmek hariç 80 TL'ye çıktı. Merak ettiğinizi tahmin ettiğim için tekir ve Karadeniz hamsisinin kiloları 20'şer liraydı. Marmara hamsiler ise 15 liraydı, ancak lezzetleri yoktur.

Benim gençliğim Balık Pazarı ve Mısır Çarşısı arasında geçtiğinden yokluğa alışamadım. Nerede o kalkanlar, üstelik erkek olacak. Yani içinde düğmeden eser bulunmayacak.

-Kaybolanlar-

Sıra midye, istiridye ya da kalamar ve ahtapota gelince, kayıplardalar. Zaten bunları bir yerlerde bulsak da kim pişirebilir.

Lakerda yemek istiyorsanız artık Kumkapı ve Beyoğlu'na uğrayacaksınız. "Yıllar yorgun, ben yorgun"... Aile fertleri içinde bu işi yapacak kimse kalmadı.

-Hediye paketleri-

Geçenlerde bir kardeşim Kastamonu'dan Taşköprü sarımsağı getirdi. Yanında da çekme helva... Onu da başka şarkıyla karşıladık; "Hayat Bayram olsa"... Helva anında yok edildi. Sarımsak o kadar muhteşem ki, asıldığı yerden tek taş pırlanta gibi koparıyoruz.

Bu ara esas sürprizi Gaziantep'ten bir tıp profesörü Oğuzhan Saygılı yaptı. Yolladığı  kargodan baklava çıktı. Yokedilme riski de Ahmet Yabuloğlu kardeşimin eline geçmesiyle kaldırılmış oldu.

-Hoşuma gidiyor-

Homini gırtlak muhabbetleri benim de hoşuma gidiyor. Yemesi kadar yazması da güzel. Bu konuda en önemli kaynağım Kenan Işık'tı. Memleketi Malatya'dan neler gelirdi neler... Kayısı ile bademin koalisyon yaptığı kutular ki, bunların en önemli özelliği çok iyi süslenmesiydi. Sizi bilmem ama ben kayısıda günkurusunu tercih ederim. Ondan yapılan helva da başkadır. Hatırlatayım, Malatya kayısı üretiminde dünya rekortmenidir. Tıpkı Karadeniz fındığında olduğu gibi.

Balıkla başladık, önem verdiğimiz her türlü yiyeceğe daldık. Bir de geçmişten hatırlatma yapacağım. Almanlar 2. Dünya Harbi'ne kazırlanırken bizde kuru üzüm ve fındık bırakmadılar. Amaçları askerlerine uzun süre dayanacak ve enerjisi bol gıda teminiydi.

-Açın kapıyı-

Savaş dedik de Mehmetçiklerimizi de unutmayalım. Dualarımız onlarla.

Amerikalılar yetmiyor gibi başını Fransa'nın çektiği AB ülkeleri de melanet peşinde. Aslında bunlara verilecek cevap hazır. Erdoğan'ın dediği gibi "kapıları açmalıyız". Bakalım o zaman ne halt edecekler.

51 yıllık zafer

Fenerbahçe'nin İngiltere şampiyonu Manchester City'i eleyişinin üstünden yarım asır geçti. 51. yıl önceki bu muhteşem olay Orhan Ayhan'la programında işlendi. Bu maçın benim için özel tarafından biri Mithatpaşa'daki maçı tribünden izlemiş olmamdı.

-Müthiş futbol-

Kaleci Yavuz Şimşek'in her iki maçta oynadığı futbolu bugün gibi hatırlıyorum. İngiltere'de gol yemedi. İstanbul'da arkadaşı Ercan Aktuna'nın kurbanı oldu. Devreyi 1-0 yenik kapattık. 2. yarıda attığımız gollerle tur atladık. Hem de Şampiyon Kulüpler Kupası'nda.

-Esin Hanım'ın kehaneti-

Orhan Ayhan'la programının en ilginç yanı dramatik bir bölümdü. Ogün Altıparmak eşi hakkında ilgi çekici bir anısını anlattı. O sırada Amerika'da olan Esin Hanım'da müthiş hiss-i kable'l vuku (önsezi-altıncı his) var. Nitekim İstanbul'daki maçın ilk yarısının yenik kapatılacağını söylüyor. 2. yarıda maçın 2-1'e getirilip tur atlanacağını ifade ediyor. Hem de 2. golü kocası Ogün'ün atacağını belirtiyor... Ogün Altıparmak bunları anlatırken hüngür hüngür ağladı. Rahmetli eşinin milli voleybolcu ve tenis şampiyonu olduğunu ifade etmeyi de unutmadı.

GÜNÜN SÖZÜ

Hedef yaklaştıkça, zorluklar artar Goethe

 

Yazarın Diğer Yazıları