Kravatla bağlı zat-ı istisnalar!

Turistin biri çölde susuz bir şekilde sürünüyormuş.

Birden dükkân gibi bir yer görmüş ve oraya giderek; "Su… Lütfen bir yudum su" diye yalvarmış.

Adam; "Beyefendi maalesef suyumuz yok. Ama isterseniz kravat verebiliriz" demiş!

Turist; "Ben ne yapayım kravatı? Susuzluktan geberiyorum" der.

Adam da ona 2 kilometre güneyde bir yer olduğunu ve oraya gitmesini söyler.

Turist güç bela oraya varır ve; "Su… birazcık suuu!" diye yakarır.

Köşe başını tutmuş işyeri sahibinin söylemi ilginçtir: "Maalesef beyefendi. Buraya kravatsız giremezsiniz!"

***

Şimdi soracaksınız ki; "Ortada fol yok, yumurta yok. Burası da magazin değil, spor sayfası. Nerden çıktı bu kravat kıssası?"

Cevabım hazır: "Ben nerden bileyim! Spor sayfalarına, köşe yazılarına ben taşımadım ki! Sanırım bir zamanlar, hani Türkiye'nin futbolda Dünya 3'üncüsü olduğu 2002 yılında da, horoz misali kendileri öttüğü için bu başarının elde edildiğini sananlar vardı ya! Hah işte ya onların, ya da torunlarının Şenol Güneş ben diyeyim antipatisi, siz söyleyin hastalığı depreşti de ondandır!"

Şimdi de diyeceksiniz ki; "2002'deki horoz kıssasını bir daha hatırlatsana!"

***

Hadi onu da yapalım.

Tarih Şenol Güneş'in teknik direktörlüğünde Milli Takım Kore ile 3'üncülük maçına çıkmadan önceki ilk Brezilya maçında rakibini yenemeyince kendilerini futbol uleması sananlar, "Ben olsaydım öyle yapardım, şöyle oynatırdım. Bu Şenol Güneş iyi değil. Bununla bir yere varamayız" diye ötmüşlerdi.

Sonrası malum; Şenol Hocalı Milli Takım Dünya üçüncüsü olmuştu.

Ama bu kez de keramet sahibi (!) ulemalar yine sahne almış ve "Biz dedik de oldu" diye çarşaf çarşaf yazılar kaleme alıp, ekranlarda da saatlerce konuşmuşlardı.

Biz de bu gibileri tarif için bu sütunlarda, "Horoz kendi öttüğü için güneşin doğduğunu sanırmış" sözünü hatırlatmıştık.

***

İşte böylesi bir öküzün altında buzağı aramakla meşgul olan keramet (!) sahibi bir kısım futbol medyasının bugünkü türevlerinin eseridir "Şenol Güneş'in kravatı" garabeti!

Sanki Şenol Güneş'in Trabzon da doğması hata, oynaması suç, bordo-mavi kravat takması kötü bir mesajmış gibi!

Hiç uzatmaya, bu zat-ı beyhudeler gibi olmaya gerek yok.

Tablo ortada 2002'de Dünya üçüncüsü olan takımın başında Şenol Güneş vardı. Bugün grupta lider olan takımın başında da Şenol Güneş var.

Şenol hoca ve talebeleri futbol ile gelen başarıyı sunuyor, bu hüsrandan beslenenler ise kravat ile iştigal etmeyi kamuoyu adına bir görev sayıyorlar.

Aslında ben Şenol Hoca'nın yerinde olsam, kravatı bordo-mavi, pantolonu sarı, ceketi lacivert, gömleği kırmızı, ayakkabıları siyah, çorapları beyaz bir takım yaptırıp, kafaları da bir yerlere bağlı olan bu zat-ı istisnalara göndertirdim.

Eyy büyük Allah'ım! Dünya nelerle uğraşıyor? Bunlar nelerden dem vuruyorlar?

 

Yazarın Diğer Yazıları