Dilimiz kısırlaşırsa…

Bir gazetede "Bütçe örüşmeleri 'hayal' satarak başladı" başlığını görünce, ilk anda yeni bir kelime uydurmuşlar. Kim bilir hangi bilinen kelimenin yerine kullanıyorlar, diye bir an düşündüm, sonra "g" düşmüş. "Görüşmeler" olacak, dedim. İçeride "görüşmeler" yazılıydı.

O kadar çok kelime uyduruyorlar ki... Bilen bilmeyen, kafasına göre "icat"a kalkışıyor. Türkçemiz kuruyor, çölleşiyor.

Uydurulan kelimeler nerede nasıl kullanılacağı, yerine oturup oturmadığı bilinmeden rastgele serpiştiriliyor.

Bir makaleyi okuyordum. Önemsediğim bir makale. Şöyle bir cümle geçiyor: "O, modern çağın bilimi putlaştıran yaklaşımına karşı, aynı yöntem ve teknikleri kullanarak başarılı bir iman savunusu ortaya koymaktadır."

"Putlaştıran yaklaşımı" ne demek?!  "İman savunusu" ne demek? "Putlaştırmasına", "iman savunması" denemez mi?

 İlmî çalışmalar, hakemli dergilerde yer bulur. Makale incelenir ve ilmî kriterlere uyup uymadığı dikkate alınır. Bence yayınlanması istenen ilmî makaleleri bir de Türk dili kürsüleri de incelemelidir.

Benim en küçük yeni üniversiteye başladı. Tamamen İngilizce ders görüyorlar. Bölümü itibarıyla da gerekli. Ayrıca, birinci sınıfta, hem İngilizce matematik dersi alıyor, hem Türk dili ve edebiyatı dersi. Tek Türkçe ders bu. Bütün üniversitelerde var mı, yok mu bilmiyorum. Ama sağlam bir Türkçe nasıl öğretilecek? Asıl mesele bu.

R. T. Erdoğan, bir ara Nihad Sâmi Banarlı'nın "Türkçenin Sırları" kitabını tavsiye etmişti. Buna da şükür demiştik. (Yalnız, Banarlı ismini "Nihat Sami" değil; "Nihad Sâmi" yazar. Arapçadan Farsçadan gelmiş, Türkçenin malı olmuş kelimeleri olabildiğince aslına uygun kullanır. Kelimeler şapka ("^") doludur. Birçok kelime, ayın ve hemzeyi göstermek için kesmelidir. Patlamalı (sadalı), patlamasız (sadasız) sesler özensizdir. Kubbealtı Akademi'nin, Banarlı'nın nezaretinde yayınladığı Yahya Kemal'in kitaplarına bakarsanız, Türkçenin nasıl zorlaştırıldığını görürsünüz.) 

R. T. Erdoğan'ın konuşmalarını hazırlayanlar arasında Türk diline emek vermiş isimler var mı acaba? Hiç olmazsa metinleri "Türkçenin sırlarını" bilen bir başdanışman okusa!

Hüseyin Movit, Türkçenin âşığıdır. Kelimenin yanlış kullanılmasını, cümlenin yanlış kurulmasını asla affetmez.

"Yetişkinler İçin Türkçenin Doğrusu ve..." kitabı önümde. (Zinde Yayıncılık. 185 s.). Yazan, okuyan herkesin önünde olması gereken bir kitap. Örnekler vereceğim:

"Yanlış: Yunus balığı izleyenlere keyifli anlar yaşattı. / Doğru: Yunus, izleyenlere keyifli anlar yaşattı."

("İzlemek" kelimesi yanlış olarak "seyretmek" yerine kullanılıyor. A.T.)

"Yanlış: Bu herkese şamildir. / Doğru: Bu herkesi şamildir."

(Neden "herkesi"? "Şâmil", "kaplamayı, içine almayı" ifade ettiği için.  A.T.)

"Yanlış: Hırkai Şerif, özel muhafazasına konacak. / Doğru: Hırkai Şerif, özel mahfazasına konacak."

("Hırka-i Şerif" terkiptir; "hırka-i Şerif" şeklinde de yazılır. Muhafaza, koruma; "mahfaza" ise saklanan, korunan yerdir. A.T.)

"Yanlış: Âdeme mahkûm edilecek. / Doğru: Ademe mahkûm edilecek."

Âdem, Hz. Âdem'in adı. "A" medli elifle yazılır. "Adam" kelimesi buradan gelir. "Adem"de "a" ayınla yazılır; yok, yokluk demektir. A.T.)

Dilimiz kısırlaşırsa düşüncemiz de kısırlaşır.

 

Yazarın Diğer Yazıları