Bağdadi gerçekten öldü mü?..

Konu vahşete varan eylem yöntemleri olunca, Irak'ta yaşananlar Suriye'dekilerin yanında çok sıradan kalıyordu...

Çünkü tarih, barbarlığı andıran ve "terör" denilen şiddet eylemlerinin girdabında vahşice olayları da yazdı;

İntihar saldırıları, cami baskınları ve suikastlar bir süre sonra şiddetin dayatılması konusunda çok hafif kaldı...

Ve cihatçı grupların barbarca eylemleri yalnızca Orta Doğu'nun kuşatılmasında kanlı bir kıskaç değil, aynı zamanda tüm dünyaya korku salmak için alınmış bir "ihale"nin mide bulandırıcı sonuçlarıydı...

Yüzlerce kişiyi aynı anda kurşuna dizmek, meydanlarda kafa-kol kesmek, boğazlanan insanları topluca nehirlere atmak, kurbanları kafesler içinde suda boğmak ve bazı Türk askerlerine de yapıldığı gibi, insanları canlı canlı yakmak!..

Peki; Tüm bunları yapan El Kaide, Irak'taki iç savaşta kullanılırken, Suriye'ye geldiğinde nasıl IŞİD'e dönüştü ve daha sonra nasıl enterne edilmeye başlandı?..

Ne oldu acaba; "taşeronlar", aldıkları ihaleyi mi bitirdi, emperyalizmin vurucu gücü tasfiye mi edildi, yoksa kışkırtıcı diplomasinin kolları yeni bir ahtapot mu yaratmaya çalışıyor?..

Cihat, terör, gaflet!..

Küresel terörün "kara" unsurlarıyla ilgili kafa kurcalayan olaylar devam ederken, "gelen gideni aratır" sözünü tersyüz eden gelişmeler de bitmiyor...

Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ne tuhaf ki her gün yeni bir olaya gebe!.. "Terörün şemsiyesi"nin telleri kırılıyor da, gidişat gerçekten nereye?..

Çünkü dinci terörün cihatçı unsurları kapkara tohumlarını öylesine derinlere ektiler ki, yerden biten şiddet unsurları kendilerini güçlendirecek bir ideoloji bulabiliyor, hem de onları besleyen-büyüten-kullanan bir müteahhit!..

Velhasıl konu tüm dünyayı etkileyen, teyakkuz halinde tutan ve toplumların da huzurunu önemli ölçüde kaçıran "terör" olunca, "Baş giderse gövde dağılır" özdeyişini de allak bullak eden olaylara bir yenisi daha eklendi...

ABD ve destekçileri, son günlerde işte bu yüzden heyecanlı... Sanki, Selefi cihatçılığın tasfiye edilen liderlerinin yerine yenileri gelmemiş gibi davranıyorlar!..

Evet; Türkiye'den Avrupa ülkelerine, Orta Doğu'dan Amerika'ya kadar kan dondurucu eylemsel yöntemlerle saldırılar düzenleyen cihatçı grupların kuşatılmasında şaşırtıcı sonuçlar alınırken, küresel kaygılar ne yazık giderilemiyor, giderilemeyecek...

Baksanıza; IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin bir CIA operasyonunda öldürülmesi ile birlikte, cihatçı terörün tamamen tasfiye olacağı şeklinde bir iddia da dolaşıyor ortalıkta...

Beyaz Saray'dan yürütülen propaganda ile zafer naraları atılırken, liderinin ölümüyle IŞİD tarihe mi karışacak?..

Konuya Türkiye'deki radikal dinci eylemlerin başlangıcından liderlerinin sonuna kadar geçen süreçten bakarsanız, yaşananlar sınırlarımızın dışındaki radikaller açısından beklenen sonucu verecek mi acaba?..

Örneğin; Türk Hizbullahı'na yönelik 17 Ocak 2000'de yapılan büyük operasyon "baş giderse gövde dağılır" düşüncesiyle başlatılmış ve Hüseyin Velioğlu'nun Beykoz'da öldürülmesinin ardından örgüt gerçekten dağılma yaşamış, ancak sonrasındaki olaylar dinciliğin şiddetine bulaşmış kanatların başıboş kalmayacağının işaretlerini vermişti...

İşte Bingöl kökenli Hizbullah ne tuhaf ki, Bingöl El Kaidesi'ni ortaya çıkarmış, Irak'taki iç savaş sırasında Türkiye'den kaçan Hizbullahçılara kucak açılmış, onların bir bölümü de El Kaide için savaşırken ABD saldırılarında yaşamlarını yitirmişti...

Dünyayı korkutan soru!..

Ürdünlü asker Ebu Musab Zerkavi, Irak El Kaidesi lideri sıfatıyla ABD askerlerine karşı saldırılar düzenlerken, "terörün şemsiyesi"ni açan Usame Bin Ladin örgütün lideri olarak dünyanın birçok bölgesindeki eylemleri organize ediyordu...

Zerkavi 2006'da öldürülünce örgütün yönetimi boş kalmadı... 2011 yılında öldürülene kadar Usame Bin Ladin, El Kaide için birçok ülkede yeni hücreler oluşturdu ve cihatçı terör dünyanın neredeyse her bölgesinde büyük kaoslara yol açtı...

El Kaide'yi şimdi Eymen el Zevahiri yönetirken, İkiz Kuleler saldırısının 18. yılında ABD hedeflerine taarruz talimatı verdi... Örgütün sadece 2018 yılında dünya genelinde 316 büyük eylem yaptığı da unutulmamalı...

On binlerce militanı ve onlarca üst düzey yöneticisi öldürülmesine rağmen El Kaide halen ayakta;

Örgüt Cezayir'de

İslami Magrib'deki El Kaide,

Yemen çevresinde Arap Körfezi'ndeki El Kaide,

Afganistan, Pakistan, Hindistan, Myanmar ve Bangladeş'te Hint alt kıtasındaki El Kaide, Mali ile Batı Afrika'da

İslam ve Müslümanlar Nusra Cemaati, Somali ve Güney Afrika'da Eş Şebab ve

Suriye'de ise Hayat Tahrir el Şam olarak faaliyet gösteriyor...

Mısır'da El Kaide ise Sina Yarımadası'nda örgütlenmesini koruyor...

Şimdi gelelim asıl meseleye...Selefi-Vehhabi çizgisinde olan cihatçı örgütlerin büyük bölümü farklı fraksiyonlarda görünmelerine karşın, olayın perde gerisinde rant ve egemenlik savaşı olduğu için tamamının El Kaide olarak tanımlanması kaçınılmaz...

Hele de nihai hedef, hilafeti geri getirerek Orta Doğu-Afrika coğrafyasında bir İslam devleti kurmak olduğu için, IŞİD ve benzerlerini El Kaide'den soyutlamak mümkün değil...

Evet; cihatçı çizginin liderleri öldürülmesine rağmen yerlerine geçenlerin şiddeti daha da yükselttiği ortadayken, Ebubekir El Bağdadi'nin öldürülmesi IŞİD'e bir darbe olarak algılanırken ve de El Kaide halen ayaktayken bir başka Selefi fraksiyonun enterne edilmesi dinci terörü ne kadar etkisiz hale getirebilecek acaba?..

Başlıktaki "Bağdadi gerçekten öldü mü" sorusu paradoksal bir ironi olabilir ama cihatçı terörden muzdarip olan tüm ülkelerin yukarıdaki soruya yanıt bulması kaçınılmaz... Yoksa dünya huzur bulamayacak...

 

Yazarın Diğer Yazıları