Bir el Türkiye'yi yeniden kurguluyor!

Müebbed hapse mahkûm edilmiş, Ahmet Altan ve Nazlı Ilıcak yeniden yargılanıyor ve tahliye edilmelerini sağlayacak yeni bir kararla serbest bırakılıyorlar... Ahmet Altan'ı cezaevi kapısında karşılayanlardan biri, uzun süredir kendisini unutturmuş olan, "çözüm süreci"nin etkili isimlerinden Yasemin Çongar!

Bu kişi, aynı zamanda Afganistan'daki CIA operasyonlarında görev yapmasıyla bilinen Chris Mason'un da eşi oluyor!

Cem Küçük; Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş hatta, Mehmet Baransu, Ali Fuat Yılmazer ve ekibi hakkında da benzer kararlar verileceğini yazdı. 

"Ergenekon ve Balyoz davalarının savcısıyım" diyen, Genelkurmay Başkanı'nın bile hapsedilmesine onay veren siyasi irade, bugün davalar yeniden görülürken İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yeniden yargılanmasına izin vermiyor.

Ergenekon ve Balyoz davalarında haksız, hukuksuz yargılama yapan ve birçok kişinin de ölümüne sebep olan hâkimler ve savcılar ise bu yaptıklarından dolayı hiçbir ceza almadı!

***

Bütün bunlardan ne anlaşılıyor? Türkiye'de siyaset yeniden kurgulanacak da bunun alt yapısı hazırlanıyor.

Bu süreç, Bülent Arınç'ın "KHK bir faciadır" demesiyle başladı. Eski AKP milletvekili ve Star yazarı Mehmet Metiner ise "KHK uygulamaları, bizzat Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a aittir. 'KHK faciadır!' demek, hem Reis, hem de 15 Temmuz şanlı direnişimizle hesaplaşmanın adıdır." dedi.

Buna rağmen, Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç'ın bu tavrına karşılık, gazetecilerin sorusu üzerine sadece "esefle karşılıyorum" dedi. Erdoğan bu sözlerden sonra "Yüksek İstişare Kurulu"nu topladı ve Arınç'ın tavsiyelerini dinledi. Arınç'ın toplantıda oturma yerinin değiştirilmesinin bir ceza olduğunu düşünmek ise komiktir.

Bülent Arınç, damadı da FETÖ'den tahliye edildikten sonra, Tayyip Erdoğan'a rağmen böyle bir süreç başlatabilir miydi?

Nitekim Sabahattin Önkibar, "Arınç, Tayyip Erdoğan'dan cemaate yeni bir şans verilmesini istedi" diye bir kulis söylentisini yazdı.

***

Sürecin önemli aktörlerinden Devlet Bahçeli, bu konularda ılımlı bir tavır takındı. Bahçeli şöyle dedi:

"Bazı FETÖ davalarıyla ilgili kamuoyuna açıklanan kararlar milli vicdanı oldukça rahatsız etmektedir.

FETÖ'yle mücadelenin sulandırılmasının yanı sıra, KHK faciadır değerlendirmesiyle birlikte mağdur edebiyatına bel bağlanması 15 Temmuz şehitlerine ve gazilerine büyük bir haksızlık ve hadsizliktir.

FETÖ'nün siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmaması da ister istemez kafalarda soru işaretlerine neden olmaktadır. FETÖ'yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen, arkası olan, destekçileri bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması, hatta savsaklanması ciddi bir sorun olarak karşımızdadır."

Bahçeli, bir taraftan da "15 Temmuz sorgulanmamalıdır" dedi.

Ne olur 15 Temmuz sorgulanırsa?

15 Temmuz'u Allah'ın lütfu olarak görerek, Türkiye'nin yönetim sistemini değiştirenlerin yaptıkları da sorgulanır!

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, "Hükümet sistemi değişikliği meselesi, 15 Temmuz'da gerçekleşen o direnişin dışında, ondan bağımsız bir şey olarak değerlendirilemez. Ve o Türkiye'yi bu hükümet  sistemi değişikliğine getirmiştir. Bu paradigma değişikliğinin tescili noktasına getirmiştir." demişti ya şimdi o paradigma bir daha değişiyor!

***

Arınç'ın işaret fişeğinden sonra alınan kararlar, Türkiye'de siyasetin yeniden kurgulandığını gösteriyor. Tabii bütün bunlar, ABD Kongresi'nde Tayyip Erdoğan'ın mal varlığının araştırılması kararı verilmesi, Halk Bank ile ilgili ikinci bir dava açılması, Erdoğan'ın kendisine ağır bir mektup yazmış Trump ile görüşmeye gitmek için karar vermesi ve Suriye meselesiyle doğrudan ilgili.

Yazarın Diğer Yazıları