Karantina kahvaltısı...

İstanbul Türkçesinde bazı hoş kelimeler üretilmiştir. Mesela akşamcının, meyhane çıkışından önce son kadehine yolluk denir.

Aklımda kalan diğer hoş kelimelerden biri "sigara altı." Evet, Türkçede kahvaltı gibi sigara altı...

Meşhur anıdır. Bizzat Tahsin Yazıcı'nın arkadaşına uzattığı bir peksimeti ikramındaki sözleri hatırlarım: "Kopar be kardeşim. Sigara altı yap. Mideye bir lokma ekmek girmezse adamı tütün çarpar."

Nereden nereye diyeceksiniz. Kahvaltıdan sigara altına.

Okul yıllarımda, yolumun üstündeki evleri çıkan kokulara göre değerlendirirdim. Yani ekonomik durumlarını böyle tayin ederdim. Bizden başlamak istiyorum. Tarihî evimizden gelen koku genelde yumurtalı ekmekti.

Tek tek

Benim kahvaltıda tercih ettiğim ilk gıda oydu. Eşşek kadar adam oldum, damak tadım değişmedi. İtiraz edilse de, kimi zaman zorla yaptırırım.

Aynı caddede, her evden farklı koku fışkırırdı. Kimilerine ev demek bile hataydı. Adeta bir konak yavrusu olanlar mevcuttu. Bunlara yaklaştıkça farklı dumanlara tanık olurdunuz. Mangalda, maşada kızartılan kırmızıbiberli kaşkaval peyniri, sahanda yumurtaları hatırlayan kaldı mı? Kızaran sucuk, pastırma ve böbreklerin kokusuyla "Pavlov'un şartlı refleksi"ni hissederdiniz.

Hani zile basıp sonra köpeğe yiyecek verilen deney. Hayvan hiçbir şey verilmese dahi zil sesini duyar duymaz salgılamaya başlar ya...

Özel ekmek

Bence hiçbir şartlı refleks Balat'taki Hamdi'nin fırınından çıkan envaiçeşit ekmeklerin yerini tutamazdı. Hamur işlerinin yeri, tadı ve kokusu çok farklıdır.

Tahin-pekmez

Epey zaman oldu ama yazmazsam çatlarım. Bir sabah Hüseyin Movit'i aradım. Cevap yok. Tuhafıma gitti. Uğraştım, didindim aile fertlerinden birini yakaladım. Sordum "nerede" diye. Aldığım cevap "hastanede" oldu.

Şaşırdım ama neden dediğimde kahvaltıda tahin-pekmezi fazla kaçırdı karşılığı verildi.

Bilgilendireyim. Movit'in inatçı şekeri vardır. Buna rağmen zaman içinde kendini frenleyemiyor.

Ağır tahrik

Gelsin de kahvaltıdaki pekmez bulamacını, petekli ve süzme balları görüp de dayansın.

Eski karantinalar

Merhum gazeteci Hikmet Feridun Es bir yazısında Habeşistan'dan (Etiyopya) Kahire'ye geçişini şöyle anlatır.

"Mısır'ın başkentine indiğimizde, sarı humma aşı kağıtlarımız yoktu. Karantinaya aldılar. Doğru Kahire Havaalanı karantinasına tıktılar. Yeryüzünde bir eşi daha bulunmayan yerdi.

On gün kaldık burada. Her sabah kahvaltısında karşımızda memleketimizden tahin helvası vardı. Devamla bir Mısırlı; bakla ezmesi.

Sonuncu olmazsa olmaz, bir Afrikalı taze hurma mevcuttu. Üçü de birbirinden güzel."

Şimdikiler

Bildiğiniz gibi Çin'den çıkan yeni baş cezası hastalık, karantinalı günleri hortlattı. Malum, vatandaşlarımızı almak için yolladığımız "ambulans uçak"tan çıkacaklarla epey uğraşacağız.

Ne verilecek yemekler, ne uygulanacak karantinanın süresini merak ediyorum. İçlerinden üç kişinin virüslü olduğunu bildikçe sadece acil şifalar dileyebiliyorum.

Reçetesiz ilaç

Pek meşhur ismiyle "erken sabah çayı"nın ne olduğunu bileniniz var mı? "İlk kahvaltı" diye de tanımlayabiliriz. Yanında da iki meyve, iki bisküvi. Sözünü ettiğim karpuz. Bu kadarla yetinmeyelim. Düşünün Avrupa'nın ortalarına kadar kavun-karpuz çekirdeklerini götürenler de bizdik.

Sadece o kadar mı? Beyaz ve kara dutlar. Bin bir çeşit üzüm. Ya pancara benzeyen rhubarb. Taa Moğolistan'dan taşıyıp Pasifik Adalarına kadar götürdüğümüz sebzeler. Düşünün kahvaltıda pancar turşusu. Sakın kızmayın, biz de bunları yiyenlerdeniz.

İlle de Hollanda

Yeryüzünde en çok gittiğim ülkelerin başında Hollanda gelmekte. Bu memleketin kahvaltılarına hastayım. En mütevazı pansiyonda en az 20-25 çeşit peynir servisi yapılır. En başta da gravyer türevi edamlar. Hangi birini tercih edeceğinizi şaşırırsınız.

Benim bir seyahatim çiçek festivaline denk gelmişti. Kaldığımız mekânın tam karşısında müthiş bir görüntü vardı; Kleopatra ve ekibi. Tamamı taze çiçeklerden yapılmış. Her halde birinci diye düşünürken, dördüncü olduğunu öğrenip şaşırdık. Bu defa birinciyi merak ettik. Aradık ve bulduk; Pamuk Prenses ve 7 Cüceler...

GÜNÜN SÖZÜ:

Borçsuz yoksulluk, özgürlüktür. İran Atasözü

Yazarın Diğer Yazıları