​​​​​​​Şehitler, dürüstlük ve milliyetçilik...

Son dakika haberi ile başlayayım. İdlib'de yine şehitler var. Türkiye, Suriye politikasını acilen gözden geçirmelidir. Bu olayların sebebi, Mehmetçiğin teröristlerle Suriye ordusu arasına sokulmasıdır. Askeri gözlem noktaları uygulaması yanlıştır. Derhal son verilmesi gereken bu uygulamayla göz göre göre Türk askerinin hayatı hiçe sayılmıştır.

***

Milli Savunma Bakanlığı'nın şehitlerle ilgili açıklamasından önce Dışişleri Bakanlığı açıklaması ile meşguldüm…

KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, Guardian  gazetesinin "Rusya'nın Kırım'da yaptığı gibi Türkiye'nin KKTC'yi ilhak etmesi mümkün mü?" şeklindeki sorusuna,  "korkunç olur" diye cevap vermesi, Hatay'ın ilhakının hatırlatılması üzerinede Hatay Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen'in Türkiye'ye katılma kararına öncülük etmesini kastederek "İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım" demesi, AKP iktidarı tarafından tepkiyle karşılandı..

Oysa AKP, ilk yıllarında, KKTC'yi yok eden Annan Planı'nı kabul ettirmek için çalışmış ve Tayyip Erdoğan, Kıbrıs davasını anlatmak için 2004 yılı Nisan ayında, Türkiye'de mitingler yapan Rauf Denktaş'a "Ne anlatacaksan Kıbrıs'ta anlat. Ama Türkiye'ye gelip de bazı marjinal gruplarla birlikte ben KKTC Cumhurbaşkanı'nın toplantılar yapmasını maalesef üzüntüyle izliyorum ve bunu kendisine de söyledim." ifadelerini kullanmıştı.

Rauf Denktaş şimdi hayatta değil ama Erdoğan'ın "marjinal" dediği "grup", bugün AKP'ye destek veriyor!

Denktaş ise Erdoğan'ın bu aleni tepkisinden bir yıl önce; 2003 yılında, kendisine yönelik suçlamalar karşısında bana şöyle demişti:

"Bu suçlamalar maksatlıdır, beni sindirmek içindir, korkutmak içindir. Bilmedikleri bir şey vardır; hak ve hürriyet müdafaasında bir insan haklı olduğunu biliyorsa, halkı da kararlı ise ve kendisini destekliyorsa, bu gibi suçlamalarla ne sindirilebilir, ne susturulabilir. Bunu bilmiyorlar."

***

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Akıncı'yı kastederek "Ben böylesine dürüst olmayan bir siyasetçiyle ne Türkiye'de ne de başka bir yerde çalışmadım. Bunları önümüzdeki günlerde de açıklayacağım." dedi.

Akıncı, Türkiye'nin de yıllardır savunduğu ama şimdi vazgeçmiş göründüğü "Kıbrıs'ta federal çatı" için çalışıyor!

AKP iktidarı, yıllardır, ABD güdümlü dış politika uyguluyor. "Direnenleri iftiralarla zayıflatmak siyaseti" ise Ergenekon, Balyoz ve Askeri Casusluk suçlamaları ile AKP döneminde uygulandı. Kimse "FETÖ yaptı" diyemez. AKP yol vermese, bütün devleti teslim etmese, FETÖ, iftira siyaseti uygulayabilir miydi?

Dürüstlük konusunda uzlaşma sağlamak ise Türkiye için iyi bir başlangıç olurdu ama Türk Silahlı Kuvvetleri'ne iftira siyaseti başlatmak üzere, 2009'da gece yarısı, askerlerin sivil mahkemelerde yargılanması için yasa geçiren imza sahiplerini sorgulayan İlker Başbuğ hakkında suç duyurusu yapmak, dürüst bir politika mıdır? 

***

Bir notum da İrlanda seçimlerinden... BBC, haberi "İrlanda genel seçimlerinde bir zamanlar IRA'nın siyasi kanadı olarak adlandırılan milliyetçi ve solcu Sinn Fein birinci parti oldu." diye verdi…

Türkiye'de ise milliyetçilik, 50-60 yıldır sağcılık zannediliyor! Almanya'nın Volksstimme gazetesi ise ülkede açılması planlanan Türk okulları konusunda "Ankara, okulları AKP'ye yakın Maarif Vakfı aracılığıyla açmak istiyor. Okullar yoluyla Almanyalı ikinci ya da üçüncü kuşak Türklerin okul çağındaki çocuklarının da Erdoğan'ın otokrat ve milliyetçi sistemine bağlanması öngörülüyor." diye yazdı.

Alman gazeteciler, Erdoğan'ın, milliyetçiliği ayaklarının altına almaktan söz ettiğini, "dindar ve kindar bir nesil yetiştirmek" istediğini, Türkiye'nin nüfus yapısını Suriyelilerle değiştirirken Arapça eğitim-öğretimi, yer yer dört yaşına kadar indirdiğini, Diyanet İşleri Başkanı'nın ise "Kur'an kursuna bir tuğla koyanın, cennette bir evi olur" diyerek, cennetten tapu dağıtmaya soyunduğunu görmüyor!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları