Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Akıncı gibiler unutulmaya gelmez!

Mustafa Akıncı, Kıbrıs'ta aldığı oylarla cumhurbaşkanı sıfatı kazanmış bir zattır.

Mustafa Akıncı, Annan Planı'nı KKTC halkına kabul ettirmek için cansiperane çalışan kişilerdendir.

Türkiye'deki birileriyle birlikte Akıncı, "Yes be annem", "Zamanı geldi baharda Avrupa" sloganları atmıştı.

Sonuçta Annan Planı'nın Kıbrıs Türk halkı tarafından yoğun propaganda ve manipülasyon altında yapılan referandumda yüzde 64,9 oranında "Evet" oyu verildi. Kıbrıs Türkleri Rumlarla "birleşmeyi" istedi. Rum kesimi yüzde 75 oranında oyla buna "hayır" dedi.

Fikirleri bizzat adadaki Rum halkı tarafından referandumla öldürülmüş olan bu zat bu kez KKTC Cumhurbaşkanı sıfatını aynı halktan aldı.

Bu şahıs bir süre önce, Kıbrıs Türk'ünün hukukunu savunmayı bir kenara bırakmış Türkiye'nin YPG'ye yönelik operasyonunu eleştirerek şunları söylemişti: "1974'te, biz adına 'Barış Harekâtı' desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi 'Barış Pınarı' desek de akan su değil kandır."

Sanki kendisini Suriye'de hesaba katan birisi varmış gibi "barıştan" yana olduğunu açıklıyor.

Bu zata göre, kan dökülmemesi uğruna Kıbrıs'a Nikos Sampson'un el koymasını, Suriye'de PYD/PKK'nın etnik temizlik yapmasını görmezlikten gelerek "barış  ve diyalog" sloganı atıyor.

Bu zihniyet Kıbrıs'ta "çözümsüzlük çözüm değildir"le başlayan "bir adım önde olmak" gafletiyle sonuç almaya çalışan bir siyasetin çocuğudur. Kıbrıs'ın asli sahibine dönmesini yutulmak, Rumlarla birleşmesini kurtulmak olarak nitelendiriyor.

Siyasetin bitik, ahlaken de yitik olan bu zat gündemde kalabilmek uğruna Türk Milletine karşı sivri ve tahrik edici cümleler kuruyor.

KKTC Cumhurbaşkanı sıfatıyla verdiği mülakatta adil federal çözüm içeren bir anlaşmaya tez zamanda ulaşılmazsa, adadaki Türk ve Rum toplumlarının bölünmüşlüğünün kalıcı hale geleceği" uyarısında bulunmuş. 'Türkiye'ye katılmak korkunç olur. İkinci bir Tayfur Sökmen olmayacağım' demiş.

Bunları söyleyen 1571 yılından bu yana uğruna binlerce şehit verilen Kıbrıs'ın Kuzey kısmının sözüm ona formel Cumhurbaşkanı'dır.

Akıncı, Türkiye olmasaydı, o barış harekâtı yapılmasaydı ne kendisinin ne oturduğu makamın ne de KKTC diye bir varlığın olmayacağını bilemeyecek kadar şaşkındır.

Akıncı'nın bağlanmayı "korkunç" olarak nitelediği Türkiye ve Türk Milleti onun bugün oturduğu makamının da varlık sebebidir. Türkiye'nin ve Türk Milletinin verdiği şehitler olmasaydı Akıncı gibiler belki kanlı bir küvette ceset belki de Muratağa, Sandallar ve Atlılar köylerinde yaşandığı gibi yaşanacak bir katliamdan sonrası kanlı bir çukurda çoktan kemik haline gelmiş olurdu. 

Damadının Rum olması ya da kızının 2015'te Rum yönetiminin moda dergisine kapak olması bizim ilgilendiğimiz hususlardan değildir.

Soru şudur: Böyle bir zatın binlerce Mehmetçiğin kanı pahasına elde edilen KKTC devletinin başına nasıl geçtiğidir. Onu oraya kimin çıkarttığı, ona oyu kimin verdiği ve onu orada kimin tuttuğudur?

Nitekim bu adamın her durumda Rumlarla birleşmek istemesi, Türkiye'nin garantörlüğünü ve Türkiye'yle KKTC'nin birleşmesini istememesinin nedeni Türkiye karşıtı olmasıdır. Bunlar Nikostan  daha fazla Megalocu, Rum'dan daha çok Pan Heleniktir.

Tayfur Sökmen vatanından koparılan Hatay'ı emperyalist Fransız vesayetinden kurtararak vatanının ayrılmaz bir parçası olan Türkiye'ye bağlayan bir kahramandır.

Akıncı'nın, dediği gibi Tayfur Sökmen olmayacağı değil olamayacağı doğrudur. Ama bu zat şartlar oluşursa Selanik'i otuz bini aşkın askerle, kurşun sıkmadan Yunanistan'a teslim eden Arnavut Hasan Paşa olabilir!

Akıncı, Üsküp'ü, Manastırı, Selanik'i kurşun atmadan düşmana teslim eden zihniyetin temsilcisidir. Bu türlerin sayıları sanıldığından fazladır. Bu zihniyet sahipleri ellerine fırsat geçtiğinde gözünü kırpmadan Rumlara adayı da Türk halkını da teslim eder. 

Akıncı gibiler unutulmaya gelmez!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları