​​​​​​​FETÖ'yü tanıdığım gün

Balat'ın sembol isimlerinden biri terzi Orhan'dır -Esen-. Aslında Biga kökenlidir ama babasının uzun yıllar görev yaptığı Erdek postanesinden dolayı hep bu şirin ilçenin adıyla anılır; Erdekli.

Allah daha uzun ömür versin bugün seksenlerinde. Telefonla görüşmelerimizde hep eski günleri anarız.

Bu girişten sonra babası Kâzım Amca'ya gelmek istiyorum. Bu PTT emeklisinin üç evladından biri adaşım Japon Burhan'dı. Aynı takımda futbol oynadık. İkimiz de öğrenciydik ama arkadaşımın yüz hatları Japon'a benzerdi. Taraftar ayırt etmede bu yakıştırmalara sığınmıştı; ben talebe, o Japon.

Gelelim babaya

Kâzım Amca iki konuda ihtisaslaşmıştı. Biri İstiklal Mücadelemizdi. İsminin verildiği Kâzım Karabekir idi. Diğerleri de Mustafa Kemal öncelikli olmak üzere bütün kurtuluş ekibi. Diğer uzmanlığı olan ise dini konulardı.

Beni yakaladığı an bu konularda konuşmaya bayılırdı. Hangi camide cuma günü kimin vaazı var bilirdi. Ara sıra bunları dinlemeye birlikte giderdik. Günlerden bir gün bana "Haydi Şehzade Camii'ne gidiyoruz" dedi. Ben de onaylayınca yola koyulduk. "Kim var" deyince "Erzurumlu bir vaiz, Fetullah Gülen" dedi. Peşinden ilave etti; "Çok methettiler. İlk defa dinleyeceğim." Kâzım Amcanın yürüyüş temposu ve bir dolmuşla camiye ulaştık.

İçerisi tıklım tıklım. Adamın şöhretinin ne kadar büyük olduğunu anladım. Kürsüye çıktığı an hayran bakışların arttığını gördüm.

Ve başladı

Vaizimizin özel talep edildiği fısıldandı. Konuşmaya başlayınca, şaşırdım. Sanki gözlerindeki musluğu açmıştı.

Anında cebinden çıkardığı koca mendille yüzünü gözünü silmeye başladı. Konu Uhud Savaşı idi. Bunu zamanımıza çok iyi uyarladı. Vaaz bitince camide ilk kez alkışlara şahit olduk.

Dışarı çıktığımızda ilk soruyu Kâzım Amca sordu; "Nasıl buldun?" Ben de "kızmaca yok" diyerek başladım; "Ağlayan baba." Kızmasını beklerken, "haklısın" karşılığını verdi.

Yayılışı

Gülen'in İstanbul'daki şöhreti de çabuk tırmandı. Hatta benzerleri türedi. Mesela Şehremini'ndeki Hilmi Baba. Adamcağız aslında PVC bayisi idi. İlginçliklerinden biri kartıydı.

Aynen şunu yazdırmıştı:

"HİLMİ BABA PVC BAYİİ." O da kısa sürede epey mürit yakaladı. Çünkü konuşurken o da bir yandan ağlıyordu.

İlk görüşte teşhis

Buraya kadar tamam da, sonrası yaşadığınız gibi. Türkiye'yi uçurumun kenarına kadar taşıdı. Fetullah Gülen'in "alttan oymaları"nı neden sonra öğrenebildik. Müttefik saydığımız Amerikan gizli servislerinin büyük katkılarıyla bu hale getirildik.

Dergiler, gazeteler, radyolar, televizyonlar ve de 200'e yakın ülkede okul açmak "ağlayan baba" kafasıyla mümkün mü? Hele hele geniş bir para ağı kurmak...

Bazıları

Bakıyorum da hâlâ ekranlara çıkıp, hoca efendi diyen gazeteciler mevcut. Daha düne kadar dünya hâkiminin poposundan ayrılmayanlar, velinimetlerini sattılar. En acıtanı da bunların iftiralarına bakılıp birtakım insanların cezaevlerine tıkılması.

Hız kesmedi

Öte yandan, geçmiş olsun dileklerinin ardı arkası kesilmiyor. Başta Turgay Renklikurt hocam sıkça aramakta. Bunlardan biri de Prof. Dr. Mithat Baydur. Teklifi çok şıktı; "Hemen yanına bir asistanımı yollamak istiyorum."

Doğrusu bu isteğine sadece teşekkür edebildim. Sağ olsun, var olsun.

Her yerde o

Hangi yana çekerseniz fark etmiyor. Tamamında "Asiye Nasıl Kurtulur" var. Yani FETÖ'den temizlenme çabası. İnsanın aklına tarihteki "ölümden sonra yaşatmak" olayları geliyor. Anlayacağınız bu FETÖ cezası ölse de ABD birkaç yıl daha yaşatır.

HaberTürk'te Nedim Şener'in ne kadar bağrı yanık kaldığını anladık. Bu nedenle kimseyi konuşturmuyor. Doğu Perinçek yine başköşede ahkâm kesti. Prof. Dr. Yaşar Hacısalihoğlu, itiraf etmeliyim ki müthişti. Bu kez her cümlesini beğendim. Öte yandan etrafınıza bakarsanız üç grup insana tanık olursunuz:

* Şaşırdıklarımız.

* Bilmediklerimiz.

* Mücadelenin sonunu bekleyenler...

GÜNÜN SÖZÜ

İnsan duygularına değil, yaptıklarına hâkim olur. Johann Lavater

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları