Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Ege'deki adaları Yunan'a bırakmışız, öyle mi?

Asıl konuya geçmeden sıcak gündem İdlib'le ilgili birkaç cümle söyleyelim.

Erdoğan'ın söylediği gibi, İdlib'te savaş an meselesi. Ama bu savaş Türkiye ile Suriye arasında kalmayacak ve Rusya'yı da kapsayacak gibi görünüyor. Pentagon da aynı değerlendirmeyi yaptı. Tabi ki savaştan kaçınmak halen mümkün. Ama sahadaki aşırı gergin askeri pozisyonlar, askeri-politik resim silahların patlayacağına işaret ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib'te Suriye ordusuna karşı başlayacak harekatın (ki bu bir savaştır) nihai ve siyasi hedefini açıklamalıdır. Suriye ordusunu Suriye toprağı İdlib'ten çıkarmak ve bunu 6 aylık geçici süre için imzalanmış Soçi Mutabakatı'na dayandırmak doğru değildir.

İktidar, ABD tarafından Suriye'de savaşa itildiğini ve girdiğinde arkasına dönüp baktığında yalnız kalacağını görmeli. Bu Saddam Irak'ının Kuveyt'e girmesinin önünün açıklamasına çok benziyor ve dikkat diyorum.

Bu hafta boyunca Türk ve Yunan Millî Savunma Bakanlık heyetleri arasında Atina'da Ege'de güven artırıcı önlemler başta olmak üzere karşılıklı iş birliğini geliştirmeyi amaçlayan görüşmeler yapıldı. Fotoğraflar güzel, tam bir barış havası var!

Muhtemelen benzeri kısa bir süre sonra Ankara'da yapılacak. Benzer görüşmeler geçen yıl da yapılmıştı.

O zaman da yazmıştık. Bunlar ipe un sermekten farklı olmayan istikşafi görüşmelerin bir parçası. Ama milim ilerleme yok. Olmaz da. Çünkü mevcut statüko Yunan lehine.

Yunanistan Ege'de uluslararası anlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş adalarımızı işgal etmiş, devlet uygulamaları yapıyor, adaları silahlandırıyor, asker konuşlandırıyor. Bu konu gündemde değil ama iki tarafın heyetleri güven artırıcı önlemleri görüşüyor. Yersen.

Yunanistan, dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde karasularını 6 mil ama hava sahasını 10 mil kabul ediyor. Ve özellikle Türk heyetler Atina'dayken Türk savaş uçaklarının 10 millik hava sahasını ihlal ettiği haberlerini manşetlere çıkarıyor.

Halbuki egemenlik üç boyutludur, hacimdir yani. Nasıl karasal alanda vatan toprağının altı, üstü hava sahası o devletin egemenliğindeyse karasularının altı, üstü ve üstündeki hava sahası da o devletin tam egemenliğindedir.

Yani 6 millik karasuyun varsa hava sahasının genişliği de 6 mildir. Yunan bu yalanıyla ortalığı ayağa kaldırıyor, Türkiye'yi hukuksuzlukla suçluyorlar ama biz Yunan'dan halen güven artırıcı önlem bekliyoruz. Çok bekleriz.

Ege ve Doğu Akdeniz'de Yunan böyle oyunlar oynuyor ama Türkiye de karar ve uygulamalarıyla Yunanistan'a adeta ortam yaratıyor, ekmeğine yağ ve bal sürüyor.

Bakın aşağıdaki fotoğraflar Ortaokul 8. sınıf öğrencileri için Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabından.

Fotoğrafları 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Balkanlar ve Kıbrıs Araştırmaları Merkezi  Başkanı Gözde Kılıç Yaşın gönderdi. Sn. Yaşın, hukukçu ve Balkanlar konusu yanında Ege ve Doğu Akdeniz ile Kıbrıs konularında Türkiye'nin bir elin parmağı kadar sayıdaki önde gelen uzmanlarından.

cahit-dilek-tablo-2.pngcahit-dilek-tablo-2-001.png

Çocuğuna ders çalıştırırken görüyor rezaleti. Çünkü tam da kendisinin uzmanlık konusu. Ders kitabında Lozan Anlaşmasının hükümleri anlatılırken yazılan İmroz ve Bozcaada dışındaki adalar Yunanistan'a bırakılacak ifadesi, Gözde hanımı çıldırtıyor tabi ki. Çıldırmamak da elde değil ki. Gökçeada'yı İmroz diye yazmakta neyin nesi?

Kitaba koyulan bir cümleyle Ege Yunan gölü yapılmış olmuş bitmiş. Bu doğru olsaydı Ege'de şimdi Yunanla sorunumuz olur muydu? Güven artırıcı önlemleri görüşmeye, istikşafi görüşmeler yapmaya gerek olur muydu? Karasuları hava sahası sorunları olur muydu? Olmazdı.

Bu kitabı yazan, inceleyen, editörlük yapan, basımını ve ders kitabı olarak okutulmasına karar verenler ne diyecek bu duruma? Milli Eğitim Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı ne diyecek? Bu Türkiye'nin kabul ettiği hukuksal bir sonuç mu? Milli politikamız bu mu?

Gözde hanım o kadar üzgün ki. Bakın nasıl isyan ediyor ve ciddi uyarılar yapıyor:

İki ada hariç Ege'deki adaların Yunanistan'a bırakıldığını ders kitaplarımıza yazar, Türk çocuklarına bu yanlış bilgiyi öğretirseniz neyin mücadelesini, nasıl vereceğiz? Hem İmroz da nedir? Niye Gökçeada yazılmamış? Editörlerin gözünden kaçacak denli önemsiz bir konu mu? Ege'de anlaşmalarla Yunanistan'a devredilmemiş Türkiye'ye ait adaların Yunanistan tarafından işgal edildiği bugün tüm yetkilerce kabul ediliyor. Sadece işgalin "ne zaman" gerçekleştiği konusunda anlaşmazlık var. Uluslar arası anlaşmalarda ismen sayılarak Yunanistan'a -ve İtalya'ya- bırakılan adalar dışındaki adalar Türkiye'ye aittir. Hangi devlet çocuklarına tarihlerini ve hukuki zemini oluşturan antlaşma hükümlerini yanlış öğretir? İş davayı takibe gelince koca insanlar bu yüzden afallıyor, işin doğrusunu kim bilir diye araştırmaya başlıyorlar... Oğluma doğrusunu öğretmek için bu sınıfın ve lise sınavlarının bitmesini mi beklemeliyim yoksa üniversite sınavlarına dek müfredat böyle mi olacak? Size yanlış öğretiyorlar dersem "devlet" fikrini zedelemeden nedenini nasıl anlatırım? Yunanistan'da böyle bir ders kitabı hangi tepkilere yol açar?

Evet yanıt bekliyoruz… Yanıtlayacak haliniz varsa.

Milli Eğitim Bakanlığı cephesinde bu rezalet yaşanırken Dışişleri Bakanlığı cephesinde de benzer sıkıntılar var. Üst düzey bir diplomatın benzer konularda ABD'de verdiği konferansta kullandığı bazı ifadelerin ne anlama geldiğini de başka bir yazıda anlatırız.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları