Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Hüseyin Macit <br>YUSUF

Hüseyin Macit
YUSUF

​​​​​​​Türkiye teröre teslim mi olsun?

PKK terörü, Türkiye'nin bütünlüğünü tehdit etmiş,onbinlerce kardeşimizin hayatına mal oldu. Türkiye, son yıllarda PKK terörü yanında İŞİD'le de mücadele etmiştir. Türkiye, kış aylarında sınırlarımız içerisindeki dağlarda/mağaralarda ve Suriye ile Irak'taki kamplarda konuşlanan, baharda ise dağdan inerek veya sınırlarımızdan sızarak ülkemize gelen bu kahpe teröristlerle savaşmıştır. Bugüne kadar düzenlenmiş tüm sınır ötesi operasyonların amacı ve hedefi sözkonusu terör odaklarını sınırlarımızdan uzaklaştırmak, sınır güvenliğini sağlamak, sınırlarımızın yanında bir terör devletinin kurulmasını önlemek  ve teröristlerin bir daha kolay kolay içimize kadar gelerek masum insanlarımıza, kahraman mehmetçiklerimize saldırmalarını önlemeye yönelikti. Bu kahpelerin köklerinin kurutulması için son hareketler yapılmaktadır. Yakın zamanda gerçekleşen "Fırat Kalkanı", "Zeytin Dalı Harekâtı",  "Pençe Harekâtları" ve en son  "Barış Pınarı" ile halen yürütülen  "Bahar Kalkanı Operasyonu" sınır ötesinde terör odaklarını tamamen ortadan kaldırmaya ve sınırlarımızdan öteye püskürtmeye yönelik harekatlardır. Türk Silahlı Kuvvetlerimizin planladığı ve gerçekleştirdiği bu operasyonlardaki kayıplarımız, şehitlerimiz bizi üzmekte, kahretmektedir. Ancak vatan topraklarını korumak için de maalesef bunlar olacaktır. Türk askeri Suriye'de ne yapıyor? Irak'ta işi ne? Libya'ya neden gitti  soruları bana göre yersizdir. Ülkemiz sınırlarının ve Mavi Vatan'ın korunması için Türk askeri ne gerekirse onu yapacak, nerede olması gerekirse orada olacaktır. Savaşlar kötüdür; mümkünse önlenmelidir. Ancak diplomasinin bittiği yerde, mütteffiklerimizin verdiği sözler tutulmadığı ve havada kaldığı sürece silaha sarılmak zorunluluktur. Yoksa düşman gelip bizi hap gibi yutacak, Atatürkün bize emanet ettiği Cumhuriyet yıkılacaktır.                                                                                                          

Sinsi planlar devrede

Emperyalizmin Türkiye'yi bölmek parçalamak için yüzlerce planı devreye koyduğu unutulmamalıdır. Emperyalizm bıkmadan usanmadan Türkiye üzerindeki sinsi oyunlarını sürdürmektedir. ABD ve Avrupa Birliği dost değildir. Yıllardır Türkiye'yi hedef alan terör odaklarına, PKK, PYD, YPG ve İŞİD'e silah ve para yardımı yapmakta, gerektiğinde bu kahpeleri askeri kamplarda eğitmektedir. NATO içindeki sözde mütttefikler adeta kuyumuzu kazmaktan çekinmemektedir. Rusya'nın bunlardan farkı yoktur. Rusya da bölgedeki çıkarları için gözümüzün yaşına bakmamaktadır. En son İdlib'te verdiğimiz kayıplar, şehitler Rusya'nın bilgisi dahilinde gerçekleşmiştir. Önceki günkü CHP Grup toplantısında Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Putin'le bugün Moskova'da gerçekleşecek buluşmasında sormasını istediği sorular yerindedir:

1) Sayın Putin birliklerimizin yerini sizlere bildirmemize rağmen askerlerimizi niye şehit ettiniz?

2) İlk saldırının ardından uyarmamıza rağmen neden ikinci kez askerlerimizi vurdunuz?

3) Yaralıların ve şehitlerin Türkiye'ye getirilmesi için uçaklara neden izin vermediniz? 

4) Sayın Putin savaş hukukunda yaralıları vuran ambulanslar vurulmaz. Siz yaralılarımızı almaya gelen ambulansları bile neden vurdunuz?

Türk-Rus ilişkilerinin geleceği için bu ve benzer sorulara yanıt alınmalıdır. Rusya ve Türkiye, Soçi mutabakatına uymalı ve bölgede ateşkes sağlanarak terör odakları belirlenen bölgenin dışına çıkarılmalıdır.

Türkiye, yıllardır Esat Rejimi'nin zulmünden kaçan Suriye'lilere kucak açmıştır. Türkiye, Afganistan'dan kaçan mültecilere de kucak açmıştır. Türkiye, dünyada en çok mülteci barındıran ülkedir. Yaklaşık 40 milyar dolar harcanmıştır. Bunun karşılığında ise Avrupa Birliği mülteci anlaşması çerçevesinde verdiği hiçbir sözü yerine getirmemiştir. Avrupa Birliği, Türkiye'nin terörle mücadelesinde ve mültecilerin barınmasında yardım etmezken şimdi de Türkiye'nin haklı olarak aldığı mültecilerin Avrupa'ya geçmeleri  için sınır kapılarımızın açılması kararına tepki göstermekte, Türkiye'yi suçlamaktadır. Yunanistan sınırlarında biriken onbinlerce mülteciye sis bombası, tazyikli su ve kurşunla yanıt vermektedir. 3 mülteci kahpece öldürülmüştür. Sınırı geçenler dövülmekte ve işkence görmektedir. İnsan hakları ayaklar altındadır. Uluslararası hukuk çiğnenmektedir. İnsanlık ölmüştür.                                                                                                                                  Türkiye, bütün bunlara rağmen Atatürk'ün 'yurta sulh cihanda sulh' sözlerini kendine hedef seçmeli, diplomatik yollardan sorunlara çözüm bulmayı denemeli ancak yola gelmeyenin de başını ezmesini bilmelidir. Başka Türkiye Cumhuriyeti yoktur ve bunu korumak için gereken yapılmalıdır.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları