​​​​​​​Suriye'de ikinci bir Amerikan devleti kimin işine yarar?

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, "İdlib'de süren Bahar Kalkanı Harekâtı, planlı şekilde devam ediyor. Mehmetçik, orada kendisine verilen görevi büyük bir özveri ile yerine getiriyor." dedikten sonra Erdoğan-Putin zirvesiyle ilgili olarak "Amacımız siyasi çözüm ve barıştır" diye konuştu. Tayyip Erdoğan da Rusya ziyaretinden beklentisinin sorulması üzerine "Bölgede süratle ateşkesi sağlayabilmek." dedi.

Türkiye "siyasi çözüm, barış ve ateşkes" isteyecek idiyse çatışma sürecine nasıl gelindi? Üstelik Erdoğan, ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey'nin "Türkiye'ye mühimmat verebiliriz" açıklamasına işaret edilerek Türkiye'nin bu yönde bir talebinin olup olmadığı sorusu üzerine "Ben, Sayın Trump'a bu tür taleplerimizi ilettim." ifadelerini kullandı.

Yani ateşkes isteniyor ama çatışmalar sürerse mühimmat ihtiyacı olacak.

***

Erdoğan, bir taraftan da "Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini sürekli fitneyle, yalanla iftirayla lekelemeye çalışan her kim olursa olsun açık ve net söylüyorum, haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir" dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise Suriye probleminin sahada kazanılacak bir problem olmadığını belirterek uyarılarda bulundu. Amerika ve Rusya'nın birbirleriyle çatışmadan bu savaşa bizzat müdahil olabileceğini söyleyen Karamollaoğlu, "Biz sadece kullanılmış oluruz, şehit veririz." dedi.

Karamollaoğlu, "Bizim teklifimiz şu gelinen noktada eğer Suriye içinde özellikle İdlib'i kastederek söylüyorum bir güvenli bölge oluşturulabilirse ancak bu güvenli bölge Türkiye'nin de, İran'ın da Suriye rejiminin de hatta Rusya'nın da dahliyle oluşturulacak bir güvenli bölge… Zaten oluşturulmuştu. Türkiye'nin de 18 tane gözlem noktası vardı. Bu bölgenin huzur içinde kalabilmesi için biz bunu somut temellere oturtmaya, buradaki insanların hayat güvencesini teminat altına almaya belli bir süreçte de burada bulunan silahlı güçlerin silahsızlandırılmasına imkân verecek bir ortam oluşturmak mecburiyetindeyiz" diye konuştu.

Karamollaoğlu, bu değerlendirmeyle Soçi'de varılan mutabakatı hatırlatmış oluyor ama sorun şu ki Türkiye, söz verdiği gibi İdlib'deki silahlı grupları silahsızlandırmak için hiçbir çaba göstermedi. Çatışmalar da bu yüzden çıktı.

Karamollaoğlu, "Bugün Türkiye'yi hedef noktasına getiren ana unsur izlenen yanlış politikalardır. BOP ile başlatılan sürecin gönüllü ortağı olan bu iktidar, coğrafyamızın harap olma sürecinde aktör olmuştur.  Tekrar ediyorum BOP'u anlamak bugün yaşanan hadiseleri anlamak olacaktır. Bu projeyi anlamadan kimse Türkiye'nin nasıl hedef haline geldiğini anlayamaz!" dedi ve Türkiye ile İran'ın karşı karşıya getirilmek istendiğine dikkat çekti.

***

Türkiye, daha doğrusu, Erdoğan, Soçi'de verdiği sözü tutmuş olsaydı, Hayat Tahrir el Şam örgütünün İdlib'e hâkim olarak bölgedeki Rus-Suriye birliklerine saldırmasına, dolayısıyla onların da bölgedeki Türk birliğine hava saldırısında bulunarak Mehmetçikleri şehit etmesine yol açılmamış olurdu.

Heyet Tahrir El Şam, tıpkı PKK'ya PYD veya Suriye Demokratik Güçleri denilmesi gibi El Kaide'den El Nusra'ya dönüşen, İŞİD unsurlarının da katılmasıyla son şeklini alan örgütün adıdır. Dolayısıyla bir Amerikan örgütüdür, ABD adına vekâlet savaşı sürdürmektedir. Bu örgüt, İdlib'deki çatışmanın asıl sebebidir. Çünkü örgüte ABD'nin verdiği görev, "Sünni İdlib Özerk Bölgesi" kurmaktır.

Bunun Türkiye'ye ne faydası olabilir? Suriye'de ikinci bir Amerikan devleti kimin işine yarar? Bu örgütü himaye etmek, vatana hizmet mi olur?

Sonuçta, Türkiye'ye sağduyu hâkim olacaktır ama nice şehitler verildikten sonra…

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları