Hüseyin Çimşir 5'inci vitese takınca!

Öncelikle ve özellikle Sosa'ya hakimiyet ve hareket alanı olarak tahsis edilen kesimde, yani ikinci bölgede bu oyuncuya genç ve dinamik yeteneklerin yardımcı olması gerekiyordu. Çünkü Obi Mikel ve Ndiaye gibi, kariyerleri yüksek ama enerjileri düşük yardımcılarla ikinci bölgeden üçüncü bölgeye geçiş ve katkı zor oluyordu. Bir önceki Gaziantep maçında da bu belgelenmişti zaten.

Malatya maçında Sosa'ya baş yardımcı olarak Abdulkadir Parmak tahsis edilip de, bu oyuncu hem hücum hem de savunmada daha önce de defalarca sergilediği performansı ortaya koyunca, kaptanın hem işi kolaylaştı, hem de endişesi azaldı. Bu da kaptanın yeteneklerini tekrar takımın dümenine taşımasına yetti de arttı bile. Siz bunu bir de Abdulkadir Ömür'ün geri dönüşü ile Hüseyin Türkmen'in hemen arkasında yerinde müdahalelerini de ekleyin bakalım. Savunmanın sağında da önümüzdeki yıllarda sırtından çıkarmayacağı kesin olan Serkan'ın yer almasını da ilave edin.

İşte o zaman geçtiğimiz yıl sezonun değil ise bile, Türk futbolu adına gönüllerin şampiyonu sayılan Trabzonspor'da kalede Uğurcan ile birlikte Hüseyin, Serkan ve 2 Abdulkadir ile birlikte 5 yerlinin yerlisi futbolcunun yeniden aynı karede yer almasının yarattığı heyecan galibiyet için yetti de arttı bile. Öyle ki, Novak'ın hücuma çıkma cesareti geri geldi, Sosa'nın ayaklarındaki ayar bozukluğu ortadan kalktı, Nwakeame'de herkesin beklediği döktürmeleri ardı ardına sıralamayı bile başardı.

Anlaşılan o ki, Trabzonspor'a, Gaziantep maçından sonra öyle veya böyle bir el değdi. Değmesi de gerekiyordu. Hüseyin Çimşir'in isim bazlı 11 oluşturma yerine "Nerde hareket orada bereket" doğrusu üzerine kurulu bir kadroyu maçın başında sahaya sürmesi şarttı. O da kendini de sıgaya çekip eksiğini gördü ve gerekeni yapıp bana göre her maçın ilk 11'inde olması gereken 5 Trabzonlu ile maça başladı. Sonuç ortada değil mi?

O ki Hüseyin Çimşir'den söz eyledik, genç hocanın camianın özellikle sosyal medya üzerinden yapılan ve rahatsızlık yaratan eleştirilerle ilgili ifadelerine katılmamak mümkün değil. Ama sevgili Hocam; önce "Kem söz sahibine aittir" dedikten sonra, bir de Mevlana'nın; "Bir söze bakarım söz mü diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye"  söylemini sakın unutma.

İstersen bir de buna ünlü tarihçi İsmail Hami Danışmend'in; "Büyük fikri küçük kafaya sokma Yarabbi" diye eylediği duayı da ekleyebilirsin. Onun için, küçük beyin ve dar hesaplı asosyal kimselerin ellerine geçirdikleri sosyal medya denilen garabete takılıp kalma, hatta tek kelime bile okuma.

Sen 5 yerlinin yerlisine, "nasıl yeni ilaveler yapabilirim" hesabı ve hedefi içinde ol, bu sana şampiyonluk için yeter de artar bile. Hani genelde 5 vitesli olan otomobillerin bazılarında 6'ıncısı da yer alıyor yaaa!

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları