​​​​​​​100 milyar destek paketinin kaynağı

Türkiye'de insanların hep kafasında şöyle bir algı var:

Devlette ve bankalarda sınırsız para var.

Her zaman kasası para doludur, istediği zaman istediği yere verir kullanır.

Gerçekten böyle mi?

Mesela önceki gün Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan koronavirüs ekonomik tedbir paketinin maliyeti 100 milyar lira. Bunun bir bölümü devlet tarafından karşılanacak. Diğer bölümü ise başta kamu bankaları olmak üzere tüm bankalar tarafından sağlanacak.

Önce devletin kasasına bakalım. Yaklaşık 15 milyar doları bulan bu paket için devlette yeterince kaynak var mı?

Devletin bütçesi de tıpkı bizim bütçemiz gibidir. Gelirimiz ve giderimiz. Gelirimiz 10 lira, giderimiz 15 lira ise bütçemiz 5 lira açık verir. Bu 5 lira açığı ne ile kapatırız? Türkiye'nin bütçe gelirleri 2019'da bir önceki yıla kıyasla yüzde 15,5 artarak 875,8 milyar lira, bütçe giderleri de yüzde 20,3 yükselerek 999,5 milyar lira oldu. Böylece merkezi yönetim bütçesi açığı, geçen yıl yüzde 69,9 artarak 123,7 milyar liraya çıktı.

Ortada gelirden daha çok harcanmış bir para var. Bu açık nasıl kapatılacak?

Ya borç alırız ya da bir şey satarız. Devlet borç almayı tahvil ile yapıyor. Bir şey satmayı da elindeki tesisleri, fabrikaları özelleştirme adı altında.

Şu anda devletimizin fazla satacağı bir şey kalmadı. Öyle büyük para getirecek her şey son 15 yılda satıldı. PETKİM, Telekom, TÜPRAŞ ve daha birçok tesis satıldı.

Geriye kalıyor devlet tahvili ile borç bulmaya. Bunun için iki yolu var. Biri iç piyasadan diğeri dış piyasadan.

Yabancılar bir süredir Türkiye'ye gelmiyor. Üstüne üstlük bir de mevcutta da ne varsa yani borsa, tahvil ve benzeri satıp gidiyor.

O halde yurtdışı bacağı düşük bir ihtimal.

Geriye kalıyor iç piyasa. İç piyasada geçmişte gördük ki, devletin vatandaşlara çıkarttığı döviz bazında borçlanmaya halk ilgi göstermedi. Çünkü faizi düşük tuttu. Yurtdışında yabancılara sen 7 teklif ederken, kendi vatandaşına 3 verirsen elbette beğenmez ve almaz.

Geriye kalıyor bankalar ve fonlar. İşsizlik fonu, bireysel emeklilik gibi fonlara satmak.

İşsizlik fonundaki para hızla eriyor. Bu fon işsiz işçileri finanse etmekten çok patronları ve kamu bankalarını finanse etti. Yani kasada para var ama ne kadarını kullanabilir o tartışmalı konu.

Bireysel desen zaten insanlar girmiyor tam tersi kriz nedeniyle çıkıyor.

Bankalar

Geliyoruz en önemli noktaya: Bankalar!

Bu sorunun yanıtı aynı zamanda yazımın girişinde de sorduğum sorunun da yanıtı. Bankaların sonsuz parasız var mı?

Elbette yok! Bankalar da tıpkı bir basit bir işletme gibidir. Banka sahibi bir sermaye koyar. Bu sermayeye karşılık para toplar ve bu parayı ihtiyacı olan üzerine faiz koyup satar. Tabii ki bunu yaparken de vatandaştan para toplar.

Kamu bankaları özellikle inşaat sektörüne son dönemde büyük kaynak aktardı. Sektörü ayakta tutmak için diğer bankalar yüzde 1,7 ile konut kredisi verirken onlar faizi 0.99 düşürdü. Gerçi bu kredi konut ihtiyacı olan dar gelirliden çok yatırım amaçlı yapılan lüks konutların alımlarında kullanıldı.

Kamu bankalarına sürekli sermaye aktarılıyor ve güçlendiriliyor. Krizde kamu bankaları inşaat sektörüne kredi hariç doğru iş yapıyor. Özellikle sıkışan vatandaşa ve esnafa düşük faizle kredi vermesi doğru bir hareket. Ama kamu bankalarının da kasasındaki paranın bir sınırı var.

Bu nedenle son pakette hükümet özel bankaların da elini taşın altına koymalarını istiyor.

Özel bankaların üst düzey yöneticilerinden hiç ses çıkmadı. Daha önce hemen atlayan CEO'lardan bile ses çıkmadı.

Sonuç olarak soruyu tekrar soralım: 100 milyar liralık ekonomik destek paketinin kaynağı nereden bulunacak!

Bilen biri varsa ortaya çıksın anlatsın. Çünkü bu ülkenin aklı başında ekonomistleri bulamadı.

Devletin her şeye zam ve yeni vergiler getirerek bulabileceğini söyleyenlere de ben bir soru sormak istiyorum:

Vatandaşın yeni vergiye ne parası ne de tahammülü var!

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları