​​​​​​​Korona virüs ve akıllı telefonlar!

Korona virüsün küresel ölçekte hayatı nasıl değiştirmekte olduğuna dair iki önemli makale yayınlandı.

Birincisi Financial Times'da "Korona Virüs Sonrası Dünya" başlığı ile yayınlandı ve ve İsrailli Yuval Noah Harari'ye ait.

Harari, yazıya "Evet, bu fırtına geçecek, insanlık hayatta kalacak, çoğumuz hala hayatta olacağız  ama farklı bir dünyada yaşayacağız. Çin yetkilileri, insanların akıllı telefonlarını yakından izleyerek, yüz milyonlarca yüz tanıyan kamerayı kullanarak ve insanları vücut sıcaklıklarını ve tıbbi durumlarını kontrol etmeye ve bildirmeye zorlayarak, sadece şüpheli koronavirüs taşıyıcılarını hızlı bir şekilde tanımlamakla kalmıyor, aynı zamanda hareketlerini ve temasa geçtikleri kişileri de belirliyor." diye başlıyor ve özetle şu bilgileri veriyor:

"Şimdiye kadar, parmağınız akıllı telefonunuzun ekranına dokunduğunda ve bir bağlantıyı tıkladığında, hükümetler tam olarak parmağınızın neyi tıkladığını bilmek istiyordu. Ancak korona virüs ile birlikte hükümet parmağınızın sıcaklığını ve cildinizin altındaki kan basıncını bilmek istiyor.

Her vatandaşın günde 24 saat vücut ısısını ve kalp atış hızını izleyen biyometrik bir bilezik takmasını talep eden varsayımsal bir hükümeti düşünün. Elde edilen veriler devlet algoritmaları tarafından istiflenir ve analiz edilir. Algoritmalar, daha siz öğrenmeden önce bile hasta olduğunuzu bilecek ve aynı zamanda nerede olduğunuzu ve kiminle tanıştığınızı da bileceklerdir. Fakat bu sistem korkunç bir gözetim sistemine meşruiyet veriyor! Örneğin, CNN bağlantısı yerine bir Fox News bağlantısını tıkladığımı biliyorsanız, bu size politik görüşlerim ve hatta kişiliğim hakkında bir şeyler öğretebilir. Ama video klibi izlerken vücut sıcaklığım, kan basıncım ve kalp atışımın nasıl değiştiğini izleyebiliyorsanız, beni neyin güldürdüğünü, neyin ağlattığımı ve beni gerçekten çok sinirlendiren şeyi de öğrenebilirsiniz.

Öfke, neşe, can sıkıntısı ve sevginin tıpkı ateş ve öksürük gibi biyolojik fenomenler olduğunu hatırlamak çok önemlidir. Öksürüğü tanımlayan aynı teknoloji, gülmeleri de tanımlayabilir. Şirketler ve hükümetler toplu olarak biyometrik verilerimizi toplamaya başlarsa, bizi kendimizden bildiğimizden çok daha iyi tanıyabilirler ve o zaman sadece duygularımızı tahmin etmekle kalmaz, aynı zamanda duygularımızı manipüle edebilir ve bize istedikleri her şeyi satabilirler. Bu bir ürün de olabilir, bir politikacı da!

Diğer taraftan ne yazık ki, şu anda kolektif bir felç uluslararası toplumu yakaladı. ABD yönetimi küresel liderliği bir kenara bıraktı. Amerika'nın büyüklüğünü insanlığın geleceğinden çok daha fazla önemsediğini çok açık bir şekilde ortaya koydu.

Küresel dayanışmayı seçersek, bu sadece korona virüse karşı değil, 21. yüzyılda insanlığa saldırabilecek tüm gelecek salgınlara ve krizlere karşı bir zafer olacaktır."

***

CFR'nin yayın organı Foreign Affairs'de ise Kurt M. Campbell ve Rush Doşi imzaları taşıyan "Korona virüs Küresel Düzeni Yeniden Şekillendirebilir" başlıklı yazıda ise "Korona virüs krizinin ortadan kaldırılmasında şimdiye kadar, Washington küresel liderlik yapamadı, testi geçemedi. Pekin ise ABD'nin hatalarından da yararlanıp hızlı bir şekilde hareket ederek, kendisini küresel lider olarak konumlandırmak için boşluğu dolduruyor. Kendi sistemini kurmaya, diğer ülkelere maddi yardım sağlamaya ve hatta diğer hükümetleri örgütlemeye çalışıyor. ABD şu anda pandeminin acil maddi taleplerini karşılayamasa da, biyoteknolojideki gücünü kullanarak bir aşı geliştirebilirse küresel liderliğini sürdürebilir. Nihayetinde, koronavirüse karşı mücadele, ABD-Çin işbirliği gerektiriyor. Böyle bir adım Çin'in gücüne katkı yapmanın aksine, ABD liderliğine olan inancı geri getirmenin bir yoludur." deniliyor. 

Paylaşmak ihtiyacı hissettim.

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları