Türkiye teyakkuza geçmeli...

Korku ve duyarsızlık tarihin hiçbir döneminde bu kadar çatışmadı herhalde...

Ve de tarihin en büyük felaketlerinde bile toplumun bir bölümü, psikolojileri bozulacak düzeyde bu kadar paniğe kapılmadı, aynı zamanda toplumun bir başka kesimi de virüs, salgın, hastalık ve hatta ölümü bile dinlemeden bildiğini okumadı...

Oysa dünya, yaşamla ölüm arasındaki pervasızlığın güzergahında, bir bilinmeyene doğru hızla sürüklenirken, farklı kültürlerde salgına karşı verilen tepkiler devletleri çaresiz bırakıyor, insanlığı saran tehdidi büyütmeye devam ediyor...

Konu dehşet verici bir virüs, ürkütücü bir salgın ve kahredici ölümler olunca, biraz bilinçli olan toplumlar, kendine çekidüzen veriyor, yaşama ve çevreye karşı duyarlı olmak zorunda kalıyor... İşte bu yüzden sokaklar yalnız dünyanın birçok ülkesinde...

Devletlerin Corona virüsüne karşı uyarıları bilinçli, duyarlı, eğitimli ve tehlikenin farkında olan uygarlıkları ürkütüyor, onları etkili önlemler almaya zorluyor...

Salgının başladığı Çin'de, tüm kentlerde ölüm sessizliği var...

Amerika'da caddeler bomboş, Danimarka'da sokaklarda kimse yok.... Fransa'da sokağa çıkmayın çağrılarına toplum olumlu tepki veriyor ve zorunlu olmadıkça kimse başını pencereden bile çıkartmıyor...

İtalya'da ise insanlar artık sokağa çıkmaya korkuyor...

İn cin top oynuyor İtalya kentlerinin sokaklarında...

Hayalet şehir tanımlaması dünyanın birçok ülkesinde karşılık bulabilir ama, İtalya, son 2 ay içerisinde binlerce ölüm ve onbinlerce Corona vakasıyla bu tanımlamayı ne yazık ki iliklerine kadar hissediyor...

Bilimin uygarlığı zirveye çıkartmaya çalıştığı dünyada, teknolojik devrim Doğu'dan Batı'ya, Afrika'dan Amerika'ya kadar insanları özellikle cep telefonu ve internet üzerinden kendine bağımlı hale getirirken, ne yazık ki toplumsal bilinci ayakta tutması gereken duyarlılık kültürü farklı tepkiler veriyor, işte o zaman da ortaya bilimle- tıpla çatışan vahametler, çaresizlikler ve pervasızlıklar da çıkıyor...

Psikoloji bozan virüs...

Corona virüsü yayıldıkça toplumun psikoloji de bozuluyor...

İşte bu durum dünyanın birçok ülkesinde kendilerini ve çevrelerini salgından korumaya çalışan insanları sert önlemler almaya zorluyor, ve bazen saldırgan hale de getiriyor...

Çin'in Wuhan kentinden  tahliye edilerek geçen ay Ukrayna'ya getirilen kişiler, 14 gün boyunca karantina altında kalacakları Noviye Sanjari bölgesine sevk edildiğinde olayı protesto eden halk polisle çatışmıştı...

Önceki gün Ukrayna'da, minibüste öksüren bir kişi salgından korkan diğer yolcuların saldırısına uğradı...

Suudi Arabistan'dan Lübnan'a giden uçakta, yolculardan ikisi maske takmayı reddedip öksürünce kavgaya tutuştu.

İran'da da toplum gergin...

Bandarabbas eyaletinde, diğer eyaletlerden gelen araçlar, virüs bulaştıracakları düşüncesiyle şehre sokulmak istenmedi. Şehre girmeye çalışan araçlar kızgın kitle tarafından taşlandı...

Ve Türkiye... Konya'nın Beyşehir ilçesinde, göl kenarında balık tutan iki Afgan'dan biri, 'siz buraya corona virüs mü getiriyorsunuz' diyen U.G, tarafından bıçaklanarak ağır yaralandı.

Geç kalan yaptırım...

Evet; coronanın yarattığı gerginliği anlatan bu olaylar sadece medyaya yansıyanlar...

Salgın dünya genelinde vakka sayısını artırırken, kurbanların sayısını hızla yükseltirken ve toplumun bazı kesimlerinde korku, panik, gerginlik artarken tepkiler de giderek sertleşmeye başlayacak...

Peki, dünyanın birçok ülkesinde milyonlarca insanı eve kapatan, insan yaşamı, çevre ve ulusların geleceği için duyarlı olmaya zorlayan salgın bazı bölgelerde yukarıda sıralanan kavgaya- çatışmaya sahne olurken, Türkiye'de günlerdir durdurulamayan pervasızlık- duyarsızlık- bilinçsizlik ve zavallılığa ne demeli?..

Ne kadar tuhaf değil mi, dünyanın her tarafında virüsü hisseden evine saklanırken, Türkiye'de güneşi gören dışarı kaçıyor...

Önceki gün başta İstanbul olmak üzere, havaların güzel olduğu Türkiye'nin birçok bölgesinde, yüzbinlerce insan salgına - ölümlere aldırmadan piknik alanlarına koştu ve yan yana oturarak mangal yaktı, keyif yapmaya çalıştı... Tek kelimeyle, "bize birşey olmaz" cehaletinin toplumsal olarak dışavurumu...

Asker uğurlamalarındaki şatafat, balık tutmaya çalışanların duyarsızlığı ve sahillere koşan insanların ilgisizliği ne yazık ki önlenemezken, devletin 65 yaş üstü insanlara getirdiği sokağa çıkma yasağına da uyan yok...

3 bin liradan fazla para cezası ve yargılamayla karşı karşıya olunmasına rağmen, insanların dün de sahilleri, yeşil alanları doldurması, son bir hafta içinde bine yakın vaka ve 21 ölüm olayına karşın bitmeyen cehaleti utanç verici biçimde gözler önüne serdi...

Bu ülkede AVM'lerin, işyerlerinin, fabrikaların, şirketlerin, restoranların ve berberlerin kapatılmasının hiçbir yararı yok...

Sosyal mesafenin korunamadığı, insanların salgınla ilgili uyarılara duyarsız kaldığı bir ülkede, coronanın daha fazla yayılmaması için çok daha sert önemlerin uygulanmasını da zorunlu kılıyor bu manzaralar...

Evet; madem yurttaşlar, yaşlılara getirilen sokağa çıkma yasağına, işyerlerinin kapatılmasına rağmen ve de yayılan salgına - ölümlere rağmen ısrarla sosyal mesafeyi korumadan sokaklarda pervasızca dolaşıyorlar, o halde bunun ilk sebebi de çok açık biçimde ortada duruyor;

Umre gezisini baştan engellemeyen, İran kapısını kapatmayan, birçok ülke ile havayolu trafiğini çok önceden durdurmayan hükümet insanların sokaklara çıkmaması konusundaki yaptırımlarda da ne yazık ki geç kaldı...

Türkiye'de vaka ve ölüm sayısı katlanırken; devlet, toplum sağlığı ve ulusun geleceği için gaflete düşmemeli, duyarsızlığa karşı gerekeni bir an önce yapmalı ve "daha etkin" biçimde teyakkuza geçmeli...

Umarım hem devletteki dikkatsizlik ve hem de yurttaşlardaki pervasızlık İtalya'da olduğu gibi, Türkiye'de de bir büyük felaket yaşatmaz...

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları