Koronavirüs salgını hayatımızı olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Dünyada hergün binlerce insan bu illete yakalanmakta ve birçok insan da hayatını kaybetmektedir. KKTC'de vaka sayısı 94'tür ve 2 turist yanında ilk kez bir KKTC vatandaşı önceki gün vefat etmiş, kayıp sayısı 3'e çıkmıştır. Güney Kıbrıs'ta 494 vaka vardır ve 12 kişi hayatını kaybetmiştir.

Koronavirüsün dünyaya yayıldığı Çin'de ölümsüz geçen önceki günün ardından dün iki hasta yaşamını yitirdi, Covid-19'un merkez üssü Wuhan'da yasaklar kaldırıldı. Salgınla mücadelede özellikle sözde çağdaş gelişmiş ülkelerin tavrı birçok insanı şok etmiştir.

Salgın nedeniyle hergün binlerce insan ölürken dünyanın topyekün bir dayanışma ve yardımlaşma içerisine girmesi yerine, özellikle ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinin ortaya koydukları çarpık performans pes dedirtmiştir.

ABD'nin koronavirüs ile mücadele eden İran, Küba ve Venezuela'ya yaptırımlarına devam etmesi, Avrupa Birliği ülkelerinin birbirlerine sağlık malzemesi ihracını yasaklaması, başka ülkelere ait tıbbi cihaz ve malzeme dolu gemi ve uçakları yağmalamaları, yardımlaşmayı reddetmeleri, koronavirüs ile mücadelede ise bazı kendini bilmez doktorların hastalar arasında ayırımcılık yapmaları ve utanç verici, iğrenç ve ırkçı fikirler ortaya koymaları, Fransız doktorların koronavirüs aşısının Afrika'da denenmesini istemesi gibi insanlık dışı olaylar birçok kişiyi çileden çıkarttı!

ABD'li film yönetmeni Oliver Stone, salgına karşın İran ve Venezuela gibi ülkelere ekonomik yaptırım uygulamaya devam eden ABD yönetimine eleştirilerde bulundu. Stone, ABD yönetimini "insanlık terbiyesinde noksanlık"la suçladı. Stone, yönetime "ciddi ahlaki yüzleşme" çağrısı yaptı ve politikalarda acil değişiklik yapılmaması durumunda çok sayıda hayatın tehlikede olduğu yönünde uyarıda bulundu.

Kovid-19 salgınının başlamasından bu yana kendilerinden başkasını düşünmeyen Batılı ülkeler şimdi de içlerindeki ırkçılığı dışarıya vurmaya başladılar. Fransa'da 2 doktorun Kovid-19 aşılarını Afrika'da test etmek istemeleri sosyal medyada yoğun tepkilere neden oldu. Dünyanın dört bir yanından ırkçı Fransızlara tepki yağdı. Sosyal medya ağlarında "Irkçılıkları yine hortladı", "Sömürgecilik bitmedi" ve  "Benciller" gibi tepkiler yükseldi.

Rumlar gerginlik peşinde 

İnsanlığın salgına karşı büyük bir sınav verdiği bu hassas dönemde, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi bilinen gerilim yaratan, kriz çıkaran ve düşmanlık dolu tavrından, siyasetinden geri kalmamıştır.

Güney Kıbrıs, Anavatan Türkiye'nin Kıbrıs etrafında ve Doğu Akdeniz'de büyük bir kararlılıkla sürdürdüğü sondaj çalışmalarını engellemek üzere daha önce Avrupa Birliği ve ABD'den yardım talebinde bulunmuş ve sonuç alamamıştı. Rum propaganda mekanizması, medyayı kullanarak yeniden gerginlik yaratma peşine düştü.

Rum propaganda mekanizmasının telkinleriyle Fileleftheros gazetesi, Türkiye'nin ciddi bir koronavirüs salgınıyla karşı karşıya olmasına rağmen bölgedeki hedeflerinden vazgeçmediğini ve 2020 yılı içerisinde yeni sondajlar yapılacağını iddia etti. Fileleftheros gazetesi, "Denizlerdeki Fırtınayı Sürdürüyor" başlığı altında verdiği haberinde, Türkiye'nin, koronavirüs salgınıyla mücadele etmesine rağmen Doğu Akdeniz ve özellikle Güney Kıbrıs'ın sözde Münhasır Ekonomik Bölgesindeki (MEB) doğal gaz sondaj planlarından vazgeçmediği iddiasında bulundu.

Bilindiği üzere Rum yönetimi, Türkiye ve KKTC'nin defalarca yaptığı, işbirliği ve sondaj faaliyetlerini karşılıklı askıya alma tekliflerini reddetmişti. Anavatan Türkiye uzunca bir süreden beri Akdeniz'deki sondaj ve sismik araştırmalarını Fatih, Yavuz, Barbaros ve Piri Reis gemileriyle sürdürmektedir. Yakında Kanuni gemisi de sondajlara başlayacaktır. Türkiye, 2020 yılında yapılacak sondaj programını aylar önce duyurmuş iken, Rum Yönetimi kontrolündeki medyanın, dünyanın önemli bir salgınla mücadele ettiği dönemde, gerginlik yaratmaya çalışması Rum-Yunan ikilisinin çirkin yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. Kıbrıs'ta işler yürümediğinde, sarpa sardığında, berbatlaştığında 'bu işin dingili koptu' diye serzenişte bulunulur. Hakikaten salgınla mücadele sürecinde yaşanan gelişmeler karşısında dünyanın dingili kopmuştur ve salgın sonrasında yeni kurulması muhtemel yeni düzen beni insanlık adına oldukça endişelendirmektedir.