Yazık oldu ülkeme

Türkiye'nin sorunu liyakat. Yani ehil ellerin işin başında olmaması.

Türkiye'nin 16 yıllık sorunu sonunda patladı.

Her sektörde liyakat sahibi insanları uzaklaştırdılar. Yerine garip garip adamları kadınları getirdiler.

Şans onlardan yanaydı çünkü hiçbir şey yapmasalar dahi Türkiye'de işler rayında gidiyordu. 2008 yılına kadar özellikle ekonominin mükemmel olmasında tek neden 2002 krizinde alınan tedbirlerdi.  2008 krizi oldu ve Türkiye'yi teğet geçti. Çünkü 2002'de devreye sokulan yasalar özellikle bankaların güçlü olmasını sağladı.

Zaten ondan sonrası da bizim felaketimizin ilk temellerinin atıldığı yıl.

Amerika'nın kendi şirketlerini kurtarmak için devreye soktuğu parasal genişleme sonucu Türkiye'ye adeta ucuz para yağdı. Bu AKP'yi bozdu. Şımarttı. Amerika'dan gelen milyar dolarlık serseri paraların kendileri için geldiğini sandı.

AKP bu paraların verdiği güçle aynı zamanda halkı korkuttu: Ben gidersem istikrar da gider.

Bu korku ile seçimleri rahat rahat aldı.

Alınan her seçim AKP'nin liyakati daha da ayaklar altına almasına neden oldu.

Ekonomi, milli eğitim, dışişleri, tarım ve daha birçok konuda eğitimli yetişmiş insanları çöpe attı. Yerine yandaşları koydu.

Düşünün daha 3 gün önce Amerika'ya pazarlık için gönderdiğin heyette İngilizce bilen insan yok.

Artık bunlar tartışmanın da bir anlamı yok.

Türkiye şunu çok iyi anlamalı, ortada bir ekonomik model yok! Ortada büyük bir çöküntü var.

Türkiye'nin saçma sapan düşman yaratma politikalarından bir an önce vazgeçmeli. Bugün dolar, bu hale geldiyse, ülkede işsizlik patladıysa enflasyon aldı başını gidiyorsa bu AKP'nin bir ekonomi politikasının olmamasından ve beceriksizliğinden kaynaklanıyor.

"Amerika bize ekonomik savaş ilan etti, her şey Papaz yüzünden oldu" gibi iddiaları bir kenara bırakıp kendi gerçeklerimizle yüzleşmemiz lazım.

Nedir bu gerçeklerimiz?

Türkiye tek kuruş, sanayiye yatırım yapmadı, üretime yatırım yapmadı ve sadece inşaat sektörüne büyük projelere para gömdü. Aşırı derecede borçlandı. Özel sektörün kontrolsüzce borçlanmasına izin verdi. Borçla büyüdü, başkalarının parasıyla yatırım yaptık, başkalarının parasıyla ev aldık, başkalarının parasıyla AVM yaptık, başkalarının parasıyla tatil yaptık.

Komplodan bahsediliyor. Ülkenin dış borcu 400 milyar doların üzerinde. Milli gelirin neredeyse yüzde 60'dan fazlası.

Cari açık 60 milyar dolara ulaşmış ve mili gelirin yüzde 7'sinden fazla. Allah aşkına ne komplosu, bırakın bu yalanları lütfen artık halkı da kendinizi de aldatmaktan vazgeçin. Ortada büyük bir başarısızlık büyük bir beceriksizlik var.

Vatandaşta artık aklını başına toplamalı ayağını yorganına göre uzatmalı.

Öyle, on iki ay taksitle tatillere gitmek. 150 liraya bir kahvaltı yapmak ve benzeri bırakın artık. Türkiye böyle bir ülke değil, Türkiye bu parayı kazanmıyor kazanmadığın parayı harcayamazsın. Sonra seni borç bağımlısı yapan hükümete "aman istikrar bozulmasın" diye oy veriyorsun.

Türkiye yanıyor, bu yangının sorumlusu AKP olduğu kadar sorgulamayan, bilinçsizce, aman düzenim bozulmasın aman konut kredi ödemelerim borçla da olsa çevrilsin diyerek bu iktidara onay verenlerdir.

Hükümet halen özeleştiri yapmıyor, yani ortaya çıkıp da ben beceriksizim ben liyakat önem vermedim, işi ehil insanlara teslim etmedim demiyor.  Aynı özeleştiriyi de vatandaşlarda yapmıyor ben ve ehil olmayan ve ekonomiyi bilmeyen ülkeyi borçla yönetip, borç batağına çeviren bir iktidara oy verdim, gerçeğiyle yüzleşmiyor.  Bu gerçekle yüzleşmediğimiz sürece Türkiye daha çok büyük uçurumlara sürüklenecektir.  Şu anda yaşanan kriz, 3 günde 5 günde geçecek gibi değil enkaz bunun etkisini 4 -5 yıl belki de 10 yıl göreceğiz.

Yıllardır bu köşede yazıyorum, yıllardır vatandaşı uyarıyorum; aman borçlanmayın aman kazanmadığınızı harcamayın cebinizdeki 20 lirayı bile saklayın.

Kötü günlerde daha bitmedi. Önümüzdeki günlerde yenileri geliyor. Hem de daha ne kötü günler. Dolardaki bu artıştan dolayı büyük zam fırtınasıyla karşı karşıya vatandaş.  Üretmeyen, her şeyi ithal eden bir ülkede fiyatların dövize endeksli olmasından daha doğal ne olabilir ki.  Yediğimizi ekmeğini ununu bile yurtdışından dolarla alıyoruz.

Görün bakın Eylül'de başımıza gelecekleri.

Yazarın Diğer Yazıları