“Yelda Ongun: “Türkiye’nin daha fazla sığınmacıyı kabul edebilecek olanağı yok”

“Yelda Ongun: “Türkiye’nin daha fazla sığınmacıyı kabul edebilecek olanağı yok”
Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Yelda Ongun, "Türkiye’nin ekonomik, sosyolojik ve güvenlik açısından hiçbir şekilde Suriyeli ‘geçici göçmenleri’ kabul edebilecek olanağı yok" dedi.

BERKAY BİGEÇ / YENİÇAĞ

Rusya’nın hava desteğini de alan rejim güçlerinin saldırılarını arttırmasıyla İdlib’deki gelişmeler farklı bir boyuta taşındı. Suriye rejim güçleri Türk askerlerine ateş açtı. 7 numaralı gözlem noktasının bulunduğu Serakib yakınlarındaki saldırıda 8 şehit verilmişti.

Bu gelişmelerin ardından Başkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı, Avrupa Birliği ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yelda Ongun Yeniçağ’ın sorularını yanıtladı.

Ongun’un açıklamaları şöyle;

 “ZORLAYICI DİPLOMASİ”

Türkiye son yıllarda (2016’dan beri) sürdürdüğü “zorlayıcı diplomasi” uygulamasında devam ediyor. Bunun birkaç nedeni var.

Birincisi; yapılan resmi açıklamalara göre İdlib’te yaşayan Suriyeli sivillerin dört milyon civarında olduğu , hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada “bir milyon daha yola çıktı” dedi. Hatırlayacak olursak, en baştaki Suriye politikasında kırmızı çizginin 150.000 olduğu söyleniyordu şimdi resmi rakamlara göre 3 Milyon 800 bin gayri resmi rakamlara göre 5 milyon 300 bin. Dolayısıyla artık Türkiye’nin ekonomik, sosyolojik ve güvenlik açısından hiçbir şekilde Suriyeli “geçici göçmenleri” kabul edebilecek olanağı yok. Kontrolden çıkan göç politikasının (insani değerler bir yana), diğer taraftan mevcut iktidara oy kaybettirdiği yerel seçimlerde görüldü.

İkincisi; Suriye’de sahada ve masadaki yerini korumak/güçlendirmek.

Üçüncüsü; son dönemde ABD’den en yetkili ağızlardan yapılan Türkiye’ye destek babında açıklamalar da cesaretlendiriyor. Daha dün ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo “ NATO müttefikimiz Türkiye’nin yanındayız” açıklamasını yaptı. Aslında bu destek açıklamalarının Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmak için yapıldığını bilmek gerek. Tabii ABD bu açıklamaları yaparken PYD/YPG’ye tırlar dolusu verdiği desteklerin de devam ettiği açık bir şekilde biliniyor. Türkiye ilk başlardaki Suriye politikalarına devam ediyor mu diye sordunuz. Türkiye’nin 2011’de Suriye politikası Esad’ın kısa süre içerisinde devrileceği varsayımına dayanıyordu. 2016’dan itibaren Türkiye kendi güvenlik kuşağını kurdu. ÖSO’yu destekledi ve halen destekliyor. Gelinen noktada Esad karşıtlığı halen devam ediyor. Suriye konusunda ve Türkiye’de yaşayan “geçici göçmeler” konusunda olumlu bir sonuç almanın yolu halbuki Esad ile uzlaşmaktan ve diplomatik ilişki kurmaktan geçiyordu.

“PYD ÇEKİLMİŞTİ, HTŞ ÇEKİLMEZ”

İdlib’deki en güçlü terör örgütü HTŞ. Bu terör örgütünün sayısının 30.000 civarında militanı olduğu söyleniyor. Türkiye ya gözlem noktalarını geri çekecek ya da içeri girecek. Ama bu çok riskli. PYD geri çekilmişti ama HTŞ çekilmez.

“8 ŞEHİT HABERİ DE UKRAYNA ZİYARETİ İLE AYNI GÜN GELDİ”

Putin’i takip edenler onun aslında iyi bir stratejist olduğunu, ağır ve emin adımlarla ilerlediğini görürler. Fevri davranmaz. Nitekim Suriye politikasında da bunu gördük. Rusya bölgede en etkili ve tüm taraflarla iletişim kurabilen bir oyuncu. Şunu da biliyoruz ki Suriye Rusya ve İran’a danışmadan hareket etmez. Suriye konusunda Türkiye ve Rusya arasında özellikle  15 Temmuz sonrasında başlayan ve Suriye’de aynı safta yer alan bir durum söz konusu olmuştu.

Türkiye biliyorsunuz Rusya’nın bilgisi dahilinde ve TSK’nın en yıpratılmaya çalışıldığı dönemde bölgede Zeytindalı, Barış Pınarı gibi askeri harekatları düzenledi. Şimdi gelinen noktada İdlib mutabakatı çöktü. Bakalım Astana sürecinin hasarları ne olacak. Ben Putin’in diplomasi masasını yıkacağını düşünmüyorum zira Rusya’nın ekonomik durumu ambargo devam ettiği için iyi değil. Türkiye-Rusya arasında enerji , nükleer santral, S-400 vs pek çok alanda ekonomik ilişkiler mevcut. Zaten uçak krizi sonrası tekrar normalleşen ve sonrasında yakınlaşan ilişkilerde Putin’in uçak krizini unuttuğunu düşünmemeliyiz, Putin ekonomik çıkarlarını hatırladı. Ancak Rusya bunu elinde koz olarak tutacaktır. 

Son dönemde Türkiye’nin ABD ile yeniden yakınlaşması, Erdoğan’ın Ukrayna ziyareti, Ukrayna ordusuna  200 milyon TL hibe edileceği açıklaması, tüm bunlar Rusya’nın hoşuna gitmeyen gelişmeler oldu. Zaten 8 şehit haberi de Ukrayna ziyareti ile aynı gün geldi. 

Bölgede saflar yeniden belirlenirken, ben Türkiye ve Rusya arasındaki köprülerin tamamen atılacağını   düşünmüyorum.

ABD, Türkiye’yi adeta Suriye ile çatışmaya itecek kadar destek veriyor. Türkiye ABD’nin açıklamalarına temkinli yaklaşmalı , ABD’nin Suriye’nin bütünlüğünden yana olmadığını unutmamalı, ABD’nin Suriye’deki planlarının Türkiye’nin aleyhine olduğunu göz önünde bulundurmalıyız bu bağlamda Suriye’deki en önemli oyuncu olan Rusya’yı karşımıza almamalıyız.