Yeme düzeni

Bu nasıl bir anlayış? Olup bitenden hiç ders almıyoruz. Kaç yıldır bu ülkede tv kanalları "İstanbul depremini" konuşuyor.

Konuşuyor da ne oluyor?

Kocaman bir hiç..

Bakıyorsunuz insan hayatı gene hiçe sayılmış. Sıcağı sıcağına depremle ilgili pek çok karar alınsa da ilerleyen zaman içinde her şey eski haline geri dönüyor.

Alın size örnek.

İYİ Parti Milletvekili Prof. Dr. Ümit Özdağ açıkladı. "1999 depreminden sonra (1999-2003) İstanbul Valiliği İl Afet Kurulu, İstanbul'da olası afet sonrası için 493 toplanma ve çadır alanı oluşturdu."

Peki, sonra ne oldu dersiniz?

Olası depreme karşı bu alanlarda gerekli düzenlemeler yapıldı, artan nüfus göz önünde bulundurularak

yenileri mi eklendi?

Kesinlikle hayır.

Tam tersine Özdağ'ın ifadesine göre  "oluşturulan deprem toplanma alanlarının 3/4'ü gökdelen, AVM

ve konuta dönüştü"

İşte zihniyet kirlenmesi denilen şey budur.

Önceki gün haber kanalları 5,8'lik sarsıntıdan kaçmak için insanların can havliyle sağa sola savrulduğunu

gösteriyor. Toplanma merkezlerinde kimse göremiyoruz.

Neden?

Çünkü insanların haberi yok.

Bu sebeple de AVM'lerin önünde toplanıyorlar. Kaldı ki toplanma merkezi sayısı çoğalacağı yerde

azalmış. Bu anlamda Prof.Dr. Ümit Özdağ'ın açıklamaları ile İstanbul Belediye Başkanı İmamoğlu'nun

açıklaması örtüşüyor. İmamoğlu: "1999 depreminden sonra 470 toplanma alanından 77'si kalmış"

diyor.

İşte kötü yönetim diye tam da buna denir.

AVM'lerin önünde toplansan ne olur? Sanki AVM'lerin depremde yıkılmayacak garantisi var…

Yazık..

***

YEME DÜZENİ

İnsan üzülüyor ve sormadan edemiyor: Sahi bunları yapan bizim insanımız mı?

Bu ülkenin okullarından mı mezun oldular?

Her biri bu ülkenin, bu halkın evladı mı?

Bunlarda hiç mi Allah korkusu yok?

Peki, vatandaşlık duyguları bu kadar mı tükenmiş?

Sayıştay raporlarının basına yansıyan manzarası ister istemez insana bu soruları sorduruyor.

Doymak bilmeyen bir yeme düzeni var karşımızda. Bütün devlet kurumlarında derin bir ahlaki çürüme almış başını gidiyor.

Örneğin hastane yönetimleri…

Bir ahtapot gibi yahut bir kene gibi, milletin parasına kancayı atmış, SGK üzerinden hazineyi emdikçe emiyor.

Kişi izinliymiş ama olsun. Onlar sırf fazla para almak için ameliyat yapmış gösteriyor..

Yıllarca check-up üzerinden SGK'nın milyonlarca lira zarara uğratıldığı Sayıştay raporlarına yansıyor.

İhaleler düşük verene değil, yüksek verene teslim edilmiş.

Tam bir yeme yarışı var.

"Devlet malı deniz" diyen hazineye delik açmış. Oradan çekiyor.

Kimse hakkıyla kazanmak istemiyor. Haksız kazanmaya odaklanmış, vicdanı, irfanı, ahlakı, bütün değerler sistemini çiğneye çiğneye paraya koşuyor.

Çok çirkin bir insanlık manzarası.

Bunları yapanların hemen tamamı okumuş kimseler.

Devleti de biliyorlar, helalı haramı da biliyorlar.

Görülen o ki, bu ülkeye ne düzeni getirirsen getir, nasıl bir rejim kurarsan kur, hangi dini, ahlaki eğitimi verirsen ver, insan kalitesi bu olduktan sonra yapacağımız hiçbir şey olmaz.

Halk, hazinenin kendisine ait olduğu bilincine varmadıkça, yönetim denetleyemez. Devleti

başkasının sanan bir halk, kendi kendini de yönetemez. Öyle ise boşuna demokrasi bekliyoruz.

 

Yazarın Diğer Yazıları