Yeni Anayasa ve İstanbul Barosu
Yeni Anayasa gündemde iken çok önemli bir seçim var.
63 bin 500 üyesi olan İstanbul Baro Başkanlığı seçimi.
İstanbul Barosu tam 146 yıllık bir kurum.
3 ayrı yüzyıla yayılan bir geçmişi var.
Osmanlı Devleti’nin ilk kanunuesasi olarak adlandırılan Temel Kanun.
Yani 1876 Anayasasına da imza atan İstanbul Barosu 1921, 1924, 1962 ve 1980 anayasalarını yaşayan tarihî bir kurum.
Yeni başkan 19-20 Ekim tarihindeki genel kurulda seçilecek.
Yeni Anayasa’nın gündemde olduğu günümüzde çok değerli bir anayasa hukuku uzmanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da İstanbul Baro Başkanlığına aday.
Kaboğlu’nun yönetim kurulu diye saray kaynaklı çamur atmalar, iftiralar sosyal medyada ile yandaş medyada haber yapılınca anladım ki AKP iktidarı panikte.
İbrahim hoca 2008 yılında da AKP’ye hedef oldu.
“Azınlık ve Kültürel Haklar” adlı bilimsel raporu nedeniyle “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasıyla hakkında dava açıldı.
686 sayılı KHK ile Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan ihraç edildi. Ancak yargılama sonucu beraat etti
27. Dönem CHP milletvekilliğinde ise AKP tarafından paspas gibi çiğnenen anayasa hükümlerine sahip çıktı. Hukuki değil siyasi infaz sonucu hakları yenen herkesin gönüllü avukatı ve sözcüsü oldu.
Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023’te yapılacak erken seçimde 3. kez aday olamayacağını hukuken anayasaya dayanarak ısrarla öne sürdü.
Ancak Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi anayasanın çiğnenmesine göz yumdu.
Sonuçta demem o ki;
Avukat Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu tarihî İstanbul Barosu’na başkan adayı.
1974’te mezun olduğu Ankara Hukuk Fakültesi’nden bugüne aralıksız tam 50 yıldır Türk Hukuk sistemine katkı sağlayan anayasa hukuku uzmanı Kaboğlu’nun başkan seçilmesi AKP ve MHP’nin yeni anayasa dayatmalarına karşı çok güçlü bir hukuksal engel olacaktır.
Kaboğlu’na neden aday olduğunu sorunca özetle şu yanıtı verdi:
-“Türkiye son yıllarda bir tür anayasasızlaştırma sorunu yaşıyor.
2017 anayasal kurgusu, demokratik anayasa hükümlerinin yanında otoriter anayasa hükümlerinin konulmuş olması hatırlanmalı.
Parti Başkanlığı yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme bağlamında yapılan uygulamalar ve büyük ölçüde keyfi bir alana kayılmış olması hayati önemde.
Bu açıdan dünya ölçeğinde birçok ilki bağrında barındıran İstanbul Barosu açısından son derece önemli bir durumla karşı karşıyayız.”
Sorum: Ne vaat ediyorsunuz?
-“Seçim demek, vaatler demek. Umarım güzel, demokratik bir seçim olur. Hak eden kazanır.
Özellikle stajyerlik aşamasında ciddi sorunlar başlıyor.
İlk 5 yıl diliminde yer alan yaşları 25-35 civarında olan avukatlar ciddi bir yoksullaşma gerçeğiyle karşı karşıya bulunuyorlar.
Genç avukatlar şöyle sorguluyorlar: Baro var mı yok mu?
Genç Avukatlar Meclisi oluşturacağız.
Baro var, haklarınız var, sorunlarınıza sahip çıkacağız diyeceğiz.
Bu konuda baroya temel bir görev düşüyor. 24 saatte 1200 avukat ‘Kaboğlu'nu göreve çağırıyoruz, sorumluluk üstlenmeye çağırıyoruz’ dedi.
Bu anayasal yıkım karşısında, “Ben değil, biz” diyerek, katılımcı bir yöntemle, kolektif olarak İstanbul Barosu'nun sahip olduğu bu büyük tarihsel kimliği, niceliksel gücünü niteliğe dönüştürerek Türkiye'nin anayasal bir devlet olmasına katkıda bulunmak için yola çıkmaya karar verdik.”
İstanbul Barosu Başkanlığına aday olan tüm avukatlara başarılar diliyorum.