Yeni kabine, yeni program şart

İç ve dış sorunlar birbirine girmiş durumda. Türkiye gittikçe ağızı büzülerek kapatılan bir çuvala benziyor. Çuvalın ağzı daraldıkça ister istemez korkuyoruz.

İçide bulunduğumuz manzara hoş değil.

Ekonomi verileri alarm veriyor. İktidar istediği kadar "pik yapıyoruz" diyerek herkese umut aşılamaya çalışsın, gerçekler öyle söylemiyor.

Ülkede gittikçe derinleşen güven sorunu var.

Resmi verileri kimse inandırıcı bulmuyor.

Mesela, TÜİK'e kim inanıyor?

İşsizlik sayıları, enflasyon verileri pek çok uzman tarafından güvensiz bulunuyor.

İktidarın siyasal söylemleri kurumlardan farklı değil. Bir bakıyorsunuz bugün dünyaya meydan okuyor, siz de ben de umutlanıyoruz. İçimizden "aferin" diyoruz, lakin çok geçmeden tam tersi oluyor. Örneğin Akdeniz'de "kesinlikle geri adım atmayız" diyor, sondaj gemisini geri çağırdıktan iki gün sonra "diplomasiye fırsat tanımaktan" söz ediyor.

Türkiye ekonomisi, artan işsizliği, tarımdaki kayıpları ve eğitimdeki başarısızlıklarıyla kötü durumda.

Hele etrafımız hepten güvensiz.

Dışarda adeta bir kuşatma var.

Akdeniz'i hep birlikte görüyoruz.

Suriye'de resmen küçük bir Kürdistan kurulmak üzere. Gazetelerde okudunuz, haberlerde dinlediniz. ABD'li politikacılar, Suriye'deki PKK/PYD yetkililerine Türkiye'den bir saldırı olmayacağını söylüyor. Güvence veriyor. Peki bunu kime ve neye dayanarak yapıyor. İktidara sorarsanız böyle bir güvencede söz vermediler. Peki ABD neye göre bunun garantisini veriyor?

Irak'a bakın. "Topraklarımıza Türkiye'den izinsiz müdahale var" diyor

Mısır'la darbecileri bahane ederek ilişkilerimizi koparmışız.

Bütün bunlar yetmemiş gibi Ermenistan, işgal ettiği Karabağa'a PKK'lıları, yerleştiriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri Girit Adası'na savaş uçağı indirerek Yunanistan ile elele Türkiye'ye gözdağı veriyor.

Fırsat bu fırsat Çin işgal ettiği Doğu Türkistan'da onlarca yeni toplama kampı açarak asimilasyon  çalışmalarını hızlandırıyor. Evrensel çıkarları sebebiyle ABD karşı çıkıyor. Avrupa'dan bir kaç ülke ses yükseltiyor. Türkiyedeki yönetim ticari ilişkileri nedeniyle dolar alabileceğini varsayarak kendisi ses çıkarmadığı gibi çıkaracak olanlara da izin vermiyor. Baş Turancı ve milliyetçiler ise tüm bu olup bitenleri sadece seyrediyor.

Kısacası Türkiye kıskaca alınmış durumda.

Bu kıskacın pek yok yumuşak karnı var ama ikisi özel bir önem gerektiriyor. 

Birincisi, şüphesiz içinde bulunduğumuz ekonomok koşullar. Gücümüzü kırıyor. Ülkenin hareket alanını daraltıyor. Borçlanacağımız veya borçlu olduğumuz ülkeler karşısında ister istemez elimizi kolumuzu bağlıyor.

İkinci en büyük tehlike, Ümit Özdağ Hoca'nın da dikkat çektiği, dinci cemaat ve tarikatların iç isyan başlatacak dereceye gelmelerinin yanında silahlanmaları ve  ülke içinde taban tutmalarıdır. Buna PKK'nın öteden beri var olan gücünü de eklediniz mi sıkıntının derinliği ve boyutu ortaya çıkar.

Türkiye açısından en önemli silahlı güç Yunanistan değil.

Kim ve neresi peki?

Suriye'de ABD tarafından silahlandırılan ve her an Türkiye'yi vurmak için bekletilen ağır silahlarla donatılmış PKK/PYD ordusudur. Yarın (Allah göstermesin) Türkiye'de bir isyan çıktığında biliniz ki, saldırı buradan gelecektir.

Öyle ise?

İktidardakilerin bir an evvel silkinip aklını başına toplaması lazım. Gün, sen ben kavgasını aşmaktadır. Söz konusu vatandır. İktidar, muhalefeti de hesaba katarak yeni bir kabine, yeni bir program ve yeni bir strateji belirlemek zorundadır.

Yazarın Diğer Yazıları