Yeniçağ Gazetesi'nin bugünkü manşeti...
EKONOMİNİN ÜZERİNE BOMBA YAĞMASIN!
İktisatçılar, hükümete İsrail’in İran’a saldırarak başlattığı kaosun zaten sıkıntıda olan Türk ekonomisine ağır yara açmaması için gerekli tedbirleri alması çağrısı yaptı
PLANLAR İYİ YAPILMALI
İsrail’in İran’a saldırmasının ardından İran’ın cevap vermesi ve sıcak savaşın bölgeye yayılma ihtimali, dünya piyasalarının yanı sıra, iç piyasayı da vurdu. Ardından BİST 100, dünyanın en çok kaybeden borsası oldu, petrol, döviz ve altın fiyatları tırmandı. Piyasalardaki bu depremin ekonominin geneline yayılarak enflasyonu ve cari açığı tetiklemesi ihtimaline karşı iktisatçılar, ekonomi yönetimine uyarı üstüne uyarı yaptı. Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, “Orta Doğu’daki son gelişmeler, içinde bulunduğumuz dünyada ekonomi yönetimlerinin planlarını her şeyin iyi gideceğine göre yapmaması gerektiğine dair görüşümüzü bir kez daha teyit etti” dedi.
ENFLASYON FIRLAYABİLİR
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Alagöz de “Özellikle borsadaki yüksek değer kayıpları, Türkiye’deki firmaların bundan olumsuz etkileneceğini, Türkiye ekonomisinin de bu süreçten zararla çıkacağını açıkça ortaya koydu” dedi. Alagöz, dış ticaretin yavaşlaması, ihracatın gerilemesinin ekonomik büyümeye daha da darbe vurabileceği uyarısında bulundu. Alagöz, savaşın uzaması halinde enerji fiyatlarında ciddi artışlar yaşanabileceğini söyledi. Bu durumun Türkiye’de üretim maliyetlerini artırarak enflasyonu kısa vadede yukarı yönlü baskılayacağına işaret etti.
GÜÇLÜ PROGRAM ŞART
Bir yandan savaş diğer yandan Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının Türkiye için büyük tehdit olacağına vurgu yapan TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde ekonomi profesörü Fatih Özatay da böylesi bir krizle ancak güçlü ekonomik programla baş edilebileceğini belirterek, “1990 yılındaki Körfez Savaşı'nda Türkiye'nin risk primi arttı, faizi arttı, döviz kuru arttı ama güçlü bir ekonomi programı uygulanıyordu ve etkileri geçici oldu, 1,5 ay sonra her şey eski haline döndü. Bilemediğimiz şey: Bu kriz geçici mi olacak yoksa derinleşecek mi? Ne kadar uzun sürerse, Türkiye'ye etkileri olumsuz olacaktır" dedi.
EKONOMİ YÖNETİMİNE UYARI: CANAVAR TIRMANABİLİR
Piyasada İsrail-İran savaşının Türkiye ekonomisinde enflasyonu yukarı çekeceği endişesi başladı. Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Alagöz, savaşın uzaması halinde enerji fiyatlarında ciddi artışlar yaşanabileceğini söyledi. Bu durumun Türkiye’de enflasyonu kısa vadede yukarı yönlü baskılayacağına işaret etti.
Alagöz, “Türkiye ekonomisinin bu süreçten zararla çıkacağı açıkça ortada” dedi. Prof. Hakan Kara da petrol fiyatlarındaki yükselişe karşı, ekonomi yönetiminin önlem alması gerektiğine dikkat çekti.
İsrail’in İran’a saldırmasının ardından İran’ın cevap vermesi ve sıcak savaşın bölgeye yayılma ihtimali , dünya piyasalarının yanısıra, iç piyasayı da vurdu. Ardından BİST 100, dünyanın en çok kaybeden borsası oldu, petrol , döviz ve altın fiyatları tırmandı. Piyasalardaki bu depremin ekonominin geneline yayılarak enflasyonu ve cari açığı tetiklemesi ihtimaline karşı iktisatçılar ekonomi yönetimine uyarı üstüne uyarı yaptı. Hazine eski Müsteşarı iktisatçı Dr. Mahfi Eğilmez’den sonra Merkez Bankası eski başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara da İsrail’in İran’a yönelik saldırılarına yönelik değerlendirmesinde, küresel risklerin ekonomi politikalarında her zaman hesaba katılması gerektiği konusunda hükümetui uyardı. Kara, "ekonomi yönetimlerinin planlarını her şeyin iyi gideceğine göre yapmamaları gerektiğini" petrol fiyatları üzerinden hatırlattı. İsrail’in İran’a yönelik saldırılarıyla Orta Doğu’da başlayan gerilim, küresel piyasaları sarstı. Altın ve petrol fiyatları uçarken, risk primleri yükseldi, borsalar sert düştü. Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Merkez Bankası eski Başekonomisti Prof. Dr. Hakan Kara, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: “Ortadoğu’daki son gelişmeler, içinde bulunduğumuz dünyada ekonomi yönetimlerinin planlarını her şeyin iyi gideceğine göre yapmaması gerektiğine dair görüşümüzü bir kez daha teyit etti.”Kara’nın bu mesajı, jeopolitik risklerin ekonomi politikaları üzerindeki etkisini bir kez daha gösterirken, petrol fiyatlarındaki yükselişle yatırımcıların güvenli limanlara yönelmesi ve gelişmekte olan ülkelerdeki kırılganlıkların artması da bekleniyor.
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Alagöz, “Özellikle borsadaki yüksek değer kayıpları, Türkiye’deki firmaların bundan olumsuz etkileneceğini, Türkiye ekonomisinin de bu süreçten zararla çıkacağını açıkça ortaya koydu” dedi.Prof. Dr. Alagöz, borsadaki değer kaybının yüzde 5’i aşması halinde borsanın kapatılması durumu söz konusu olduğunu vurgulayarak, bu durumun yatırımcı güvenini zedeleyeceğine dikkat çekti. Prof. Alagöz, döviz kurunda yaşanabilecek sıçramaları önlemek amacıyla Merkez Bankası'nın faiz artışına gitme ihtimalinin gündeme gelebileceğini ifade etti. Anadolu Ajansı piyasa anketinde bu savaş sonrası Merkez Bankası’nın faizi sabit tutacağı beklentisi hakim oldu.
Bölgedeki istikrarsızlık nedeniyle Türkiye'nin özellikle Orta Doğu ülkeleriyle olan ticaretinin sekteye uğrayabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Alagöz, dış ticaretin yavaşlaması ihracatın gerilemesinin ekonomik büyümeye daha da darbe vurabileceği uyarısında bulundu.
İran’ın dünya genelinde petrol üretiminde yedinci sırada yer aldığına dikkat çeken Prof. Dr. Alagöz, savaşın uzaması halinde enerji fiyatlarında ciddi artışlar yaşanabileceğini söyledi. Bu durumun Türkiye’de üretim maliyetlerini artırarak enflasyonu kısa vadede yukarı yönlü baskılayacağına işaret etti. Ekonomi servisi
‘KÖRFEZ SAVAŞININ ETKİLERİNİ 1.5 AYDA ATLATTIK’
İsrail- İran savaşı nedeniyle Avrupa'daki doğal gaz fiyatları ise güne yüzde 4 yükselişle başladı. BBC Türkçe'ye konuşan ekonomistlere göre, iki ülke arasındaki krizin büyümesi ve diğer ülkelerin de dahil olması ihtimallerine bağlı olarak, altın ve petrol fiyatlarında yükseliş devam edebilir.İsrail ve İran arasındaki çatışmanın Basra Körfezi bölgesine yayılması durumunda enerji arzının düşeceğinden endişe ediliyor.İran'ın Hürmüz Boğazı'nı kapatması dünya genelindeki petrol akışının yüzde 20'sini etkileyeceği belirtiliyor. JP Morgan yayımladığı bir notta, Hürmüz Boğazı'nın kapatılması halinde petrol fiyatlarının varil başına 120-130 dolar seviyesine yükselebileceği uyarısında bulundu.BBC Türkçe'ye konuşan Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Aykut Lenger Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasının petrol fiyatı üzerinde baskı oluşturacağını söyledi.
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde ekonomi profesörü Fatih Özatay da 1990 yılındaki Körfez Savaşı'nın etkilerini hatırlatarak bölgesel gerginliğin çözülmesi halinde Türkiye ekonomisi üzerindeki etkinin de "geçici" olabileceğini kaydetti ve şöyle dedi: "Körfez savaşında Türkiye'nin risk primi arttı, faizi arttı, döviz kuru arttı ama güçlü bir ekonomi programı uygulanıyordu ve etkileri geçici oldu, 1,5 ay sonra her şey eski haline döndü."
"Bu tür durumlarda petrol ve altın gibi göstergeler hemen sıçrıyor ancak henüz bilemediğimi şey: Bu kriz geçici mi olacak yoksa derinleşecek mi? Ne kadar uzun sürerse, Türkiye'ye etkileri olumsuz olacaktır."
1990 KÖRFEZ KRİZİNDE TÜRKİYE EKONOMİSİ TARIMLA YÜZDE 9.1 BÜYÜDÜ
1990 yılının ikinci yarısında 2 Ağustos’da Irak’ın Kuveyt’i işgali ile baş gösteren Körfez Krizi pek çok ülkeyi, özellikle petrol ithal eden ülkelerle gelişmekte olan ülke ekonomilerini önemli ölçüde etkileyen ekonomik dengeler yeni bir değişim sürecine girmişti. Petrol fiyatları 1990 yılı içinde varil başına $ 15’a kadar indi, sonra krizin patlak vermesinin ardından ortalama fiyatlar Ekim’de ve Aralık’ta 26 dolara çıktı. Turgut Özal’ın Cumharbaşkanlığı, ANAP’ın iktidarı döneminde Körfez Krizi sırasında Türkiye ekonomisine genel olarak bakıldığında 1990 yılı büyüme hızı %9.1 dolayında gerçekleşti. Dönemin büyüme hızının bu denli yüksek olmasının nedeni olarak tarımsal gelirin artışı ve 1989 yılında konjontürel olarak gerçekleşen düşük oranlı büyüme sayılabilir. 1991 yılının en belirgin özelliği ise ithalatın önemli ölçüde artması sonucunda çok yüksek seviyede seyreden iç talebin karşılanması olmuştu. Kamu açıklarının azıltılmasına yönelik önlemlerin yetersizliği, kalıcı mali refomların gerçekleştirilememesi ve en önemlisi bütçe açıklarının büyük ölçüde iç borçlanma ile kapatılmaya çalışılması enflasyon oranının %50’lerin üzerine çıkmasına yol açmıştı. Irak’ın Kuveyt’i işgalinin başladığı 1990 yılının son çeyreğinde gerçekleşen ihracat önceki dönemlere göre önemli bir artış göstermesine karşın ithalattaki artış hızını yakalayamamıştı.
EKONOMİ SERVİSİ